Davamız İslam ve Cihat

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Bizim tek davamız vardır; o da İslam’dır. Günümüzde bu dava Millî Görüş olarak ifade edilmektedir. Hakikate göre İslam ve insanlık tarihi Hz. Âdem’in yaratılmasıyla başlar. Kâinatın oluşumu, insan varlığının ortaya çıkması, dinlerle ilgili ileri sürülen diğer görüşlerin hepsi, insanlığı ifsat için kurgulanmış yalandan başka bir şey değildir. Hz. Âdem, ilkel değil, okuryazar, medeni bir insandı. Hz. Âdem’den peygamberimiz Hz. Muhammed’e kadar gelen bütün peygamberlerin insanlara tebliğ ve teklif ettikleri tek hak din, İslam’dır.

İslam dininden başka insanların yöneldiği bütün dinler, nefsine uyanların, inkâr yolunu seçenlerin hurafeleridir. Bu hurafeciliği başlatan ise kovulmuş şeytandır. Hz. Âdem, eşi Havva ve çocukları İslam’ca bir hayat sürmüşlerdir. Habil ile Kabil olayına kadar aralarında İslam dışı bir olaya şahit olunmamıştır. Kabil, insanlık tarihinde; şeytan gibi Allah’ın kendisi için uygun bulduğu ilahi murada karşı çıkarak batıla yönelen ilk insandır. Kabil bütün uyarılara ve hakikate rağmen, hakkı olmayan bir şey için kavga ve savaş başlatan ve ilk cinayet işleyen insan olmuştur. O günden bugüne insanlar arasında bir hak batıl mücadelesi süregelmiş ve kıyamete kadar devam edecektir. Hak olan İslam’ın gayesi; bütün insanlığın dünya ve ahiret saadetidir. Batıl olan din ve düzenlerin gayesi ise insanları ifsat ederek dünya ve ahiret saadetlerine mâni olmaktır. Hak ıslah eder, batıl ifsat eder. İnsanlık ne zaman peygamberlerin tebliğ ettiği İslam yolundan yürümüşlerse huzur bulmuşlar, barış ve saadet ortamında yaşamışlardır. Ne zaman da kuvveti üstün tutan Firavunların, nefislerine esir olanların yolundan yürümüşlerse zulme ve sömürüye muhatap olmuşlar, cehalet ve sefalet içinde yaşamışlardır. Zamanımızda fert ve toplumların yaşadığı bunalım ve sefaletin temelinde, batılın ve fesadın önderliğini yapan Siyonizm’in, müşrik ABD ve Avrupa’nın, kurduğu ve yürüttüğü faizci yeni dünya zulüm düzeni bulunmaktadır. İnsanlık yaşadığı bu kriz, sefalet ve zulümden, Millî Görüş’ümüz olan İslam’ın hak ve adalet anlayışına göre kurulacak adil düzen ve yeni bir saadet dünyası ile kurtulabilir.

MİLLÎ GÖRÜŞ

Millî Görüş, milletimizin temel görüşüdür. Milletimizin hiçbir ferdi, bu mefhumun kastettiği mananın dışında değildir. Millî Görüş; sevgi ve şefkattir, müstakim olan orta yoldur. Millî Görüş; ikrah değil, telkin ve ikna ile insanların hidayetine, saadetine, şuurlanmasına sebep olmaktır. Millî Görüş; maneviyatçı olmak, nefis terbiyesini esas almak, hakkı üstün tutmaktır.
Millî Görüş; hidayet, feraset, dirayet sahibi olmaktır. Millî Görüş; bütün peygamberler ve Hz. Muhammed efendimiz, din ve düzen olarak İslam’a nasıl inanmış, nasıl yaşamış, nasıl ve kimlere karşı, niçin cihat etmiş ise onlar gibi inanmak, onlar gibi yaşamak, onlar gibi cihat etmektir. Millî Görüş; İslamsız saadet olmaz gerçeğini idrak etmek, şuurlu Müslüman olmak, hayrı ve şerri, marufu ve münkeri bilmek, cihat şuuruna sahip olmak, hayrın hâkimiyeti, şerrin yok edilmesi için çalışmak ve mücadele etmektir. Millî Görüş; adil düzedir, hakkı üstün tutan medeniyettir. Milletin aslı, özü ve kimliğidir: Milleti var eden zihniyettir. Milletin kurtuluş tohumudur. Milleti aslına döndüren römorkördür. Millî Görüş; işbirlikçi yönetimlerin daha fazla yıkım yapmasına varlığı ile engel olan jandarmadır. Millî Görüş; Haim Nahum’un Türkiye’nin işsiz bırakılması, aç bırakılması, borca esir edilmesi, İslam’dan uzaklaştırılması, bölünmesi, yumuşak lokma yapılması, bu lokmaların Büyük İsrail’e vilayet yapılması doktrini ve planına engel olan kalkandır. Millî Görüş; halkın şuurudur. Yaşanılabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünyadır. Böyle bir anlayış ve şuura sahip olan, iman kardeşliğini özümsemiş, kendisi için değil kardeşi için yaşayan, güzel ahlak sahibi topluluğa da Millî Görüşçü denir. Millî Görüşçü, Kur’an’la hayat bulan, sünnet ile yol yürüyen, İslam’la şereflenip izzet bulan bir kimsedir.

GAYE

Hak bir davaya inanmış kadroların gayesi, bütün insanlığın saadetidir. İnsanların hayırlısı insanlar için faydalı olandır. Bu da kendiliğinden olmaz. Allah, kendi yolunda saf bağlayarak, sağlam bir bina gibi dayanıklı, tek bir kadro olarak cihat edenleri sever. Birbirlerine merhameti, vefası, sevgisi ve şefkati olmayan bir topluluğun, göreceli cihadı ile hiçbir zafere ulaşılamaz. Kur’an ve sünnette tanımlanan bir ümmet ve dava kardeşi olmadan, cihat olmaz.

GÖREV

Bizler, Allah’ın kullarıyız, mükellefiz. Görevimiz; nefsimizi, ferdi, toplumu, kurumları İslam’la ıslah etmek, hakkın hak anlayışının hâkim olduğu “Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünya” kurmak ve bugün Siyonizm ve işbirlikçileri tarafından Gazze’de ve dünyanın dört bir yanında yürütülen ifsadı ve zulmü engellemektir. Bu ise öncelikle ben Müslüman’ım diyenlerin şuurlanmasını ve cihat için kıyamını gerekli kılmaktadır. Bu da kadroların Kur’an’la eğitilmesine bağlıdır.

BİZ

Millî Görüş; bir ıslah hareketidir. İfsat için çalışan hiçbir harekete benzemez. Biz Millî Görüşçüler, siyaset değil, cihat ediyoruz. Bunun için şuurlu Müslüman olmanın eğitimini yapmak zorundayız. İslamsız saadet olamaz, şuurlu Müslüman olmak gerekir. Şuurun alameti ise cihattır. Cihat ise iyinin, doğrunun, güzelin, faydalının, adaletin hâkim olması için çalışmaktır. Adil Düzen cihatsız olmaz. Cihat için ittifak etmek, ihlaslı olmak, ittika etmek, iyi ahlak ve ihsan sahibi olmak, istişare ile iş görmek, itaat etmek, sadakat göstermek gerekir. Sorumluluğumuz büyüktür. Bu sorumluluğun altından sadece samimiyet ve cihat ile kalkılabilir. Çünkü Allah bizi, bu cihadı yapalım diye seçmiştir. Selam hidayete tabi olanlara…