Altımızdan kayan toprak

Abone Ol

Çanakkale Zaferimizi dünyanın gündemine getirmek için

yollardayız. Yurt içinde ve yurt dışında bir ayda, yaklaşık 20 bin kilometre

yol kat ettik. Halen devam etmekteyiz. İnsanlarımızla haşır neşir olduk, dert

aktardık, dert dinledik.

En büyük dertlerden bir tanesi olan toprağımızın el

değiştirmesi olayını geciktirmeden okuyucularımızla paylaşmam gerektiğini

düşünüyorum.

Önce yabancıya toprak verilmesi ile ilgili bir tarihi olayı

hatırlayalım. Filistin e İsrail in yerleşmesi neticesini doğuran, toprağın el

değiştirmesi olayını yazacak değilim. O artık herkesin bildiği klasik ve

uğursuz bir olay. Ben 1400 yıl öncesinin bir olayını aktarmak istiyorum:

Peygamber Efendimizin, vefatından 5 yıl önce, Hendek Gazası

günlerinde müjdelediği bir takım fetih olayları vardır. Bunlardan birisi de

İran ın tümden Müslümanların olacağı müjdesidir.

Efendimizin vefatının üzerinden henüz 3-4 yıl geçmiştir.

Hazreti Ömer in halifeliğinin ilk yıllarıdır. İslam orduları, ünlü Sahabi Sad

Bin Ebi Vakkas kumandasında İran kapılarına dayanmıştı. İran ın fethiyle

sonuçlanan Kadisiye savaşı öncesi süreç yaşanmaktadır. Halife Hazreti Ömer in

emri ile İran Kisrası na elçiler gönderilmiş, kendisi ve halkı İslam a davet

edilmiştir. Elçiler heyetinde ashaptan Numan Bin Mukarrin, Yüsr Bin Huveyte,

Kays Bin Zürare, Eşas Bin Kays ve Asım Bin Amr gibi şahıslar vardır. Elçiler

İran Kisrası Yezdi Cürd e İslam ı tebliğ ve telkin etmişlerdi. Sözün sonunda

da:

-İşte ordularımız kapınıza dayandı. İslam ı kabul ederseniz,

size bir takım ilim adamlarımızı bırakır gideriz. Siz de İslam ı öğrenip tatbik

etmeye başlarsınız. İslam ı kabul etmeyip cizye vermeye razı olursanız, yine

ülkenizi size bırakır gideriz. Şayet bunları kabul etmezseniz sizinle

savaşırız. Bu toprakları feth ederiz. Savaş kuralları gereği hakkınızda işlem

yaparız

Dediler. Yezdi Cürd son derece hiddetlendi. Baldırı çıplak

ve karnı aç olan bu Araplar nasıl böyle küstahça teklifler yapma cüretini

gösterebilirlerdi Ateş püskürerek cevap verdi:

-Geleneklerimizde elçi öldürmek bulunsaydı sizi şimdi hemen

öldürürdüm. Bu ne küstahlık Siz bizim topraklarımızı istiyorsunuz ha!

Dedikten ve bazı hakaretlerden sonra, adamlarına emretti,

bir küfe toprak getirtti. Şöyle dedi:

-Toprak mı istiyorsunuz, alın size bir küfe toprak. En

ulunuz kimse bu küfeyi sırtına yüklensin götürsün. Arkanızdan başkumandanım

Rüstem i ve ordularımı Kadisiye ye gönderip sizin hepinizi orada hendeklere

gömdüreceğim! Hadi defolun gidin!

Hemen Asım Bin Amr ileri atıldı:

-Bu heyetin eşrafı ve ulusu benim. Bu küfeyi ben götüreceğim!

Diyerek toprak dolu küfeyi sırtlandı ve geri hareket

ettiler. Asım Bin Amr yolda arkadaşlarına şöyle diyordu:

-Müjdeler olsun! Yemin ederim ki, Allahü Teala bize onların

mülk ve saltanatlarının anahtarlarını vermiş bulunuyor.

Dedi.

Kisra Yezdi Cürd, başkumandan Rüstem i yanına çağırarak

elçilere yaptığı hakareti ballandıra ballandıra anlattı. Toprak dolu küfe olayı

için de:

-Bunların en ulusu en ahmakları imiş. Küfeyi gönüllü olarak

yüklendi!

Diye alaycı bir ifade ile kahkaha ile nakletti. Rüstem ise

son derece telaşlı bir ifade ile:

-Çok kötü bir iş yapmışsınız! Toprak vermek çok uğursuz bir

olaydır. Korkarım ki, bu bütün topraklarımızın elden gideceğinin işaretidir. O

ahmak dediğiniz adam da son derece akıllı bir hareket yaparak ve bunu düşünerek

seve seve küfeyi yüklenip gitmiştir. Cevabını verdi.

Kadisiye deki ünlü Sahabi Sad Bin Ebi Vakkas kumandasındaki

İslam ordularının, Rüstem kumandasındaki 4-5 misli kalabalık ve güçlü İran

ordusunu perişan ederek tüm İran ı fethetmiş olduğunu tarihler yazmaktadır. Bir

küfe toprak, bir ülke toprağının sembolü olduğunu da bu şekilde öğrenmiş

oluyoruz.

Hükümetin son toprak satış politikaları gereği, ülkemizin

arazileri süratle yabancılara gitmektedir. En güzel yerler, en stratejik

noktalar, en verimli araziler

Yetkililerin yakasından iki ellerimle tutup bütün gücümle

sarsıyorum:

Sırtında mı götürecekler tesellisini bir taraf bırakıp,

masa başından kalksınlar ve Türkiye yi dolaşsınlar. Güneydoğu ya gitsinler,

Güney e gitsinler, sahilleri dolaşsınlar, olanları gözleriyle görsünler.

Alanya ya, Manavgat a, Side ye, Kaş a, Kalkan a gitsinler. Topraklarının

satılması yüzünden yüzde ellisinden fazlasının, yabancıların kontrolüne çoktan

girmiş olan beldeleri görsünler. Gayrı menkul piyasasının nasıl İngiliz in,

Fransız ın eline geçmiş olduğunu görsünler. Gayrı menkul alımı ya da satımı

için vatandaşlarımızın, nasıl İngiliz e Fransız a Alman a başvurup olur almak

zorunda bırakıldığını gözleri ile görsünler. Buraların Müslümanların yaşadığı

bir yer olmaktan nasıl hızla uzaklaştığını görsünler. Yarın bir seçim olsa

buralarda kimin kazanacağını şimdiden endişe ile tahmin eden vatandaşları

dinlesinler.

Tekirdağ a, Kırklareli ne Edirne ye gitsinler. En verimli

arazi sahipleri ve köylülerle görüşsünler. Meçhul birilerinin verimli arazileri

4-5 misli fiyatla nasıl topladıklarını öğrensinler. Satın aldıkları bu verimli

arazileri, isimleri gizli tutulmak kaydıyla yine sahiplerinin işletmesine

bedavadan verip, zamanı gelince ortaya çıkmak üzere ne maksatla ve nasıl

bekleme devresine girdiklerini köylüden dinlesinler. Ben dinlerken dehşete

kapıldım.

Konu çok önemli ve acildir. Yezdi Cürd ün yaptığı mı daha

büyük ahmaklıktır, yoksa bugün toprak satarak borç ödemek, faiz ödemek ya da

lüks ithalat yapmayı kâr saymak mı daha büyük ahmaklıktır

Tarih mi bilmiyoruz

Tarihten ders mi almıyoruz

Bu ülkenin toprakları kimsenin babasının malı değildir.

Vazgeçin bu politikadan. Çok geç olmadan!

Bilge Lider Erbakan ın sözüne kulak verin:

Toprak kayıyor altımızdan toprak!...

SATIN, SATIN!

Tezgahlarda toprak dolu bir pazar,

Anlamadım bu nasıl bir iktisat

Tapu daireleri her gün yazar,

Borç birikti sat, faiz birikti sat!