Necati Daştan… Emekli Hakim…
15 Temmuz 2023 tarihli Doğu Gazetesi’nde son derece ilginç bir makalesi yayınlandı.
Makalenin başlığı şöyle; “Adli Tatil Bir İsraf mıdır Yoksa İhtiyaç mı?”
Esasen meslekten biri olarak, alternatif bir ‘Adli Tatil’ önerisi yapıyor, Necati bey.
Malum, her yıl Temmuz ayı sonunda ‘Adli Tatil’ başlıyor, ülkemizde… Her yıl ortalama 45 gün adalet tatile giriyor
Bu yıl Adli tatil 20 Temmuz'da başladı. 31 Ağustos 2024'te sona eriyor.
Yargıda toplu izin anlamına gelen Adli Tatil boyunca adliyelerde görev yapacak nöbetçi mahkemeler, tutuklusu olan ve acil nitelik taşıyan davalara bakıyor. Diğer davalara ise yeni adli yıla kadar ara veriliyor.
Yüksek yargı organları Danıştay ile Yargıtay’da nöbetçi heyetler görev yapıyor.
Danıştay’da görev yapacak nöbetçi heyet, esastan karar veremeyecek ve yalnızca "yürütmenin durdurulması" taleplerini karara bağlayabiliyor.
Yargıtay’da da ceza ve hukuk olmak üzere iki nöbetçi daire görev yapıyor bu süre içinde. Nöbetçi ceza dairesi, tutuklu sanıklarla ilgili dosyalara bakıyor.
Peki, emekli Hakim Necati Daştan’ın Adli Tatil önerisi ne?
Çok farklı bir önerisi var emekli Hakim Necati Daştan’ın… Okuyalım;
“45 gün boyunca zorunlu işler haricinde bütün mahkeme işleri durur. Şöyle söyleyeyim Hakim Eğer adli tatilci değilse ve adli tatil içerisinde dosyanın bütün delileri toplanmışsa hakim karar veremiyor maalesef!
Peki şöyle bir mantıkla baktığımızda adaletin iş yükünün azami derecede olduğu mahkemelerin tıkandığı bir dönemde 45 günlük bir tatil israf değil midir?
Konuya girmeden önce bir hikâye anlatmak istiyorum;
Askeri kışlanın birinde bir bank’a sürekli nöbet yazılırmış her gün oraya bank’ın başına askerler gider ve akşama kadar nöbet tutarmış.
Bir gün o kışlaya genç bir teğmen tayin olmuş teğmenin garibine gitmiş burada ne varmış ki acaba burada nöbet tutuluyor. (Acaba bu bank’ın kutsal bir manası mı var diye düşünmüş!)
Kışlanın bütün tarihini araştırmış; 25 sene önce bank boyandığı gün oraya bir nöbetçi koymuşlar, başka askerler oturup da kıyafetleri boyu olmasın diye! Hiç kimse de sorgulamadan o nöbeti devam ettirmiş ve 25 yıllık bir adet haline gelmiş.
Şimdi adli tatilin çıkış sebebine bakalım; Cumhuriyetin ilk yıllarında insanlar tarlada çalıştığı için ve ekinlerin hasat zamanı olduğu için mahkemeye gelmeleri ulaşım vasıtalarının güçlüğü de dikkate alındığında, insanların duruşmalara gelmesi zor olduğu için o dönemi tatil yapmışlar.
Sonradan da bu durum avukatların kolayına gelmiş ve uzun tatil yapma fırsatları yakalamışlar…”
‘HAKİM YARDIMCILIĞI’ MODELİ!
Necati Daştan esasen alternatif bir modeli de ortaya koyuyor. Şöyle ki;
“Zamanla hakimlerin de toplu izin kullanımına dönüşerek bir adli tatil kültürü oluşmuş.
Ancak günümüzde artık buna ihtiyaç kalmamıştır. Türk toplumu tarım toplumu olmaktan çıkmış ulaşım vasıtaları son derece hızlanmış ve artık insanlar için tarlaya bağımlı olmaktan kurtulmuşlardır.
Peki bugün için Adli Tatil’in mahiyeti nedir?
Şöyle söyleyelim; adli tatil tepeden tırnağa israftı. Çünkü eğer o mahkemenin Hakimi adli tatilci ise o kalem personeli yaklaşık 5-6 kişilik personel tamamen atıl durumda beklemektedir.
Bir memurun devlete maliyetini düşünürseniz bir kalemdeki 6 personelin devlete 45 günlük maliyetini bir hesap edin. Bunu bütün Türkiye'ye vurduğunuzda israfın boyutunu anlayabilirsiniz.
Oysa ki Adli Tatil olmadığı müddetçe duruşmalar daha hızlanacak davaların gecikmesi önlenecek davaların zamanaşımına uğramasının önüne geçilebilecektir.
Belki birçok davanın zaman aşımına uğraması adli tatil sebebiyle olmaktadır.
Mahkemeyi bilenler bilir 45 günün iş birikimini bir yılda eritmek gerçekten zor olmaktadır.
Ancak bunun için Adli Tatilin müstakil olarak kaldırılması yeterli değildir. Bu konu "Adalet ve toplum" kitabımda ayrıntılı olarak yazılmıştır, ilgilenenler detaylara bakabilirler.
Sadece şunu söylemek istiyorum; Adli Tatil ancak “Hakim Yardımcılığı” müessesesi ile kaldırılabilir.
Yani Adli Tatil kaldırılmalı ve Hakim izne gittiğinde Hakim yardımcısı dosyaya devam etmelidir.
Avukatlardan şöyle bir itiraz yükselebilir; Biz tatilimizi ne zaman yapacağız? Avukatlar da başka avukatları yetkilendirebilir, mazeret verebilir vs. bunun birçok formülü vardır.
Bu nedenle Adli Tatil kanaatimce bir israftır ve Türk Adalet sistemini tıkayan bir faktör olmaya başlamıştır.
Son olarak şunu söyleyeyim Adli Tatil kaldırılmadan ve Hakim yardımcılığı müessesesi sisteme sokulmadan yargıyı hızlandırmak mümkün değildir…”
***
Böyle bir öneri getiriyor, emekli Hakim Necati Daştan…
EMEKLİ HAKİM NECATİ DAŞTAN HAKKINDA…
Kısa da olsa emekli Hakim Necati Daştan’dan söz etmek isterim;
* Gümüşhane'den Erzincan’a göç etmiş esnaf bir ailenin oğlu…
* İlk orta ve lise öğrenimimi Erzincan'da tamamladıktan sonra üniversite hayatına Ankara Hukuk Fakültesinde devam etti.
* Erzincan Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalında yüksek lisans yaptı. Avukatlık ruhsatnamesi aldıktan sonra Hakimlik mesleğine girdi.
* Sırasıyla Mucur, Torul, Ordu, Kayseri, Gaziantep ve Erzurum hakimliklerinde bulundu.
* Bugüne kadar yayınladığı çok sayıda kitabı var. Bunların bir tanesi hukuk mesleği ile ilgili. Şiir, aforizmalar ve biraz kişisel gelişim biraz derleme bir diğeri meslek anıları…
* “Mesleğimizde hukuk alanı dışında kitap yazan Hakim, Savcı sayısı tahmin ediyorum 9-10 u geçmez.” kanaatinde. Bunu da, “Hakim, Savcılar çok fazla ortada gözüken bir meslek grubu değil. Mesleğin çok katı kuralları var, o nedenle belki gündemde olmak istememiş olabilirler.” diye açıklıyor.
* “Önce adalet ve toplum” isimli Gülnar Yayınları'ndan kitabı hakkında şunları ifade ediyor, Necati bey;
* “Bu kitabım 21 yıllık meslek hayatımda yaşadığım gördüklerimi, Türk Adalet sistemindeki gedikleri, kara delikleri yazdım. Bu konuda neler yapmamız gerektiğini, adalet olmadığında başımıza neler gelebileceğini tek tek izah etmeye çalıştım. Örneğin adaletsiz bir ekonominin nasıl tökezleyeceğini, adaletin ekonomiye neler kattığını anlattım. Adaletin arızalarını belirttim ve bunların bir an önce düzeltilmesi gerektiğini tüm mesleki birikimim ile ortaya koydum…”
* Esasen sıra dışı bir kişiliğe sahip Necati Daştan; mesela, Erzurum'da kitap okuma kulübü kurdu. 20'ye yakın kitap okundu ve çeşitli hocalarla meslek gruplarıyla bu kitaplar beyin fırtınası şeklinde mütalaa edildi.
***
Önerinin faydalı olması dileğiyle…