Parkta, bir masada oturuyorum. Parkın köşesine lüks bir
otomobil geldi, durdu. Otomobilin içinde orta yaşlarda iki adam ve orta
yaşların biraz üzerinde bir kadın var. İki adamın ikisinde de güneş gözlüğü ve
ikisi de iyi giyimli. Şöyle bakınca adamlarla kadın tezat oluşturuyor.
Adamların üstü başı ne kadar düzgünse kadının üstü başı o kadar eski püskü.
Kadın araçtan normal bir şekilde indi. Hatta inerken adamlardan biri kapıyı
açtı. Otomobilden normal bir şekilde inen kadın, yürümeye başlayınca birdenbire
kamburlaştı. Kadın otomobilden inmiş değil de bir çizgi film karesinde iyi
insanlara büyü yapmak için şekilden şekle giren cadılardan biriymiş gibi
oluvermiş; kandıracağı insanı arayan bir havaya bürünmüştü. Caddede biraz
ilerleyince bir elini açmaya başladı. Olayın diğer iki kahramanı ise
sigaralarını yaktılar; etrafı kolaçan ediyorlar. Kadını caddede kalabalıkta
görünmez oluncaya kadar izledim. Bakalım sonuç ne olacak
Gideceğim yerdeki yolumun üzerinde pazar var. Pazarın
içinden geçerken bir de ne göreyim! Az önce lüks araçtan inen kadın pazarın
içinde dileniyor. Üstelik pazarın içinde zabıta ekipleri de var. Allah rızası
için deyince pazarda alışveriş yapan bazı kadınlar dilenen kadına bir-iki lira
veriyorlar. Zabıtalar ise yanından geçip gidiyorlar. Aynı yerde Suriyeli çocuklar
da avuç açıyor. Ortama şöyle bakınca ne o dilenen kadın ne de dilenen çocuklar
kimsenin umurunda değil. Herkes işine bakıyor. Sanki orada sadece pazarcı
esnafı ve pazardan alışveriş yapan insanlar var. Ötekiler ise bir alt sınıfmış
gibi Toplumun topluma dâhil olmamış tabakasıymış gibi Bir lira verince her
şey yolundaymış gibi bir durum var.
İkindiye doğru aynı parkın yanından geçmem gerekiyordu.
Parkın yanından geçerken lüks otomobili aynı yerde duruyor şekilde gördüm.
Otomobille park duvarı arasında ellerinde kebap dürümü üçü birlikte yiyorlar.
Neredeyse afiyet olsun diyecektim ki ben sabahleyin de yanlarından geçtiğim
için hatırlarlar polisiye bir olay yaşanabilir diye yanlarından geçip gittim.
Hikâyenin sonunu merak ettiğim için yine parka gidip onları görebileceğim bir
masaya oturdum. Biraz sonra bir zabıta yanlarına geldi; bir şeyler konuştular.
Zabıta uzaklaştı; iki adam ve bir kadın lüks otomobile binip gittiler. Bu arada
bana bir el dokundu dönüp baktım; gözleri bir çift zeytin gibi beş altı yaşlarında
Suriyeli bir kız çocuğu
Evet, ülkemizde yeterince yerli dilenci vardı şimdi bir
de bunlara Suriyeli dilenciler eklendi. Dilencilerin çoğu kendisi için
dilenmiyor. Bu konuda yapılan birçok haber ve araştırma bunu kanıtlıyor. Peki,
kendisi için dilenmeyen dilenciler kim için dileniyor Bu sorunun tek cevabı
var; mafya! Mafya kimsesiz insanları kullanıyor. Ki Suriyeliler zaten
kullanılmaya teşnedir. Peki, bu içler acısı durum nasıl düzeltilebilir
Devletimiz sorunun kaynağına inmiyor. Zabıta ekipleri bir
bakıyorsunuz caddelerden dilenci topluyor. Oysa dilencilerden önce o insanları
oraya getirenleri toplaması lazım. Dilencilerden önce dilendirenleri toplaması
gerek. Zabıtalarla o dilendirenler arasında paraya dayalı anlaşma var. Yoksa
zabıtalar denetleme yaparken o dilencilerin nereden, kimler tarafından oralara
bırakıldığını bilmiyor mu Bilmiyorlarsa daha büyük hata zaten. Ama biliyorlar.
Alan memnun veren memnun! Toplumumuzun ise umurunda değil. Normal toplum
yaşamının altında içler acısı bir yaşam sürüp gidiyor; bunu ne milletimiz ne de
devletimiz umursuyor. Çocukların masumiyetine art niyetli gölgeler eğilmiş
durumda. Aslında devletimiz sorunu çözüyor; günümüzde Türkiye de kimse aç
kalmaz; devletin yaptığı yardımlara ulaşım yollarını öğrendikten sonra.
Dilenciler de aç kaldığı için değil midesi büyükler için dileniyorlar. Devlet o
doymaz midelileri ortadan kaldırmalıdır.
Suriyeli çocuklara okuma yazma öğretmek yetmez o
çocukları sokaklarda kullananları bulmak ve imha etmek gerek!