Ülkenin en büyük kurumlarından biri olan ve kamu yayıncılığı yapan ZDF'nin, İsrail’e yönelik eleştirileri sistematik biçimde sansürlediğini ortaya konuldu. Alman ‘İtidal’ gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Tarek Bae, konuya ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
ZDF, Almanya’nın devlet televizyonuna en yakın kurumu. Mahkeme kararıyla da tahsil edilen zorunlu yayın ücretiyle finanse ediliyor ve yasal olarak özgür fikir oluşumunu desteklemek, toplumsal çeşitliliği yansıtmak, tarafsız ve objektif kalmakla yükümlü. Ancak bu ilke ile gerçeklik arasındaki fark oldukça çarpıcı.
Yapılan anketlere göre Almanların yüzde 73'ü İsrail’in Gazze'de soykırım yaptığını düşünürken sadece yüzde 13'ü İsrail’in eylemlerini haklı buluyor.
ZDF'nin kendi anketi bile halkın yüzde 61'inin hükümetin İsrail’e daha fazla baskı yapması gerektiğini düşündüğünü ortaya koyuyor. Bunlar toplumun çoğunluğunun görüşleri, yani ZDF’nin yansıtmakla yükümlü olduğu "makul gerçeklikler." Ancak yayınlar bu gerçeği yansıtmıyor.
ZDF ÇOĞULCULUK İLKESİNİ İHLAL EDİYOR
Bunun yerine ZDF eleştirileri sansürlüyor. Nitekim kurum içinden kaynaklar, sosyal medya hesaplarında "soykırım", "völkermord", "yıpratma savaşı" ve hatta " Filistin" ifadelerini içeren yorumların otomatik olarak gizlendiğini doğruladı. Konu gündeme geldiğinde ZDF, bu filtrelerin varlığını kabul ederek bunun "internet etiğini korumak" ve "ceza hukuku açısından doğabilecek sorunları önlemek" amacıyla yapıldığını savundu. Ancak defalarca yapılan denemeler, bu ifadeleri içeren yorumların hiçbir şekilde görünmediğini, buna karşın Gazze’deki acıları inkar eden ya da küçümseyen paylaşımların ise engellenmediğini ortaya koydu. Bu seçici tutum sorunu açıkça gösteriyor: "Suç" ihtimali yalnızca İsrail eleştirildiğinde gündeme getirildi. İsrail’in eylemlerini tanımlayan temel kavramların toptan engellenmesi, meşru görüşleri bastırıyor ve ZDF’nin çoğulculuk ilkesini ihlal ediyor.
TARTIŞMAYI SUÇ SAYMAK
Eksiklik yalnızca yorum bölümleriyle sınırlı değil. Gazeteci Fabian Goldmann, "Soykırım ifadesi sadece yorumlarda değil, ZDFheute’nin haberlerinde de neredeyse hiç yer almıyor." diyor.
"Oysa başlıca insan hakları örgütleri, BM uzmanları ve önde gelen hukukçular defalarca İsrail’in eylemlerini tanımlamak için en doğru ifadenin bu olduğunu dile getirdi."
Filistin Büyükelçisi Laith Arafeh, bu engellemeleri "üzücü" olarak değerlendiriyor ve bunun, Filistin halkının maruz kaldığı dehşetler üzerine yürütülmesi gereken hayati tartışmayı bastırdığını vurguluyor.
Arafeh ayrıca Uluslararası Adalet Divanının, İsrail hakkında soykırım soruşturması başlatılması için makul gerekçeler bulduğunu hatırlatıyor.
ÇALIŞANLARA YÖNELİK BASKI
Sansür, ZDF çalışanlarını da hedef alıyor. Bir personel, BM Özel Raportörü Francesca Albanese'nin İsrail'e yönelik soykırım suçlamasını alıntıladığı özel bir paylaşımı silmesi için baskı gördüğünü aktarıyor.
ZDF ise bu konudaki sorulara yanıt vermeyi reddediyor. Buna karşılık yayında "Büyük İsrail" haritasını gösteren bir kolye takmasına rağmen herhangi bir yaptırımla karşılaşmayan sunucu Andrea Kiewel’in durumu ise çarpıcı bir tezat oluşturuyor.
Filistin’i sembolik olarak yok sayan bu kolyeye rağmen Kiewel, "evim" diye tanımladığı İsrail’deki ikametinden ZDF’nin en popüler programlarından biri olan Fernsehgarten’ı sunmaya devam ediyor.
Bu asimetri her şeyi özetliyor: İsrail’e yönelik eleştiriler susturulurken, lehine olan milliyetçi semboller görmezden geliniyor.
SİYONİST İSRAİL’İN BASKILARINA BOYUN EĞİYORLAR
Bir başka çalışan ise ZDF’nin editoryal bağımsızlığının, İsrail’in Berlin Büyükelçisi Ron Prosor’un doğrudan baskılarıyla zedelendiğini iddia ediyor.
Prosor’un daha sert İsrail yanlısı yayınlar talep ettiği, sonrasında ZDF’nin metinleri değiştirdiği öne sürülüyor. Ancak kurum bu iddiaya da açıklık getirmedi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler, İsrail Büyükelçiliğinin Alman medya kuruluşlarına e-posta, mektup ve telefon yoluyla sistematik baskı uyguladığına dikkat çekiyor.
NETANYAHU’NUN TALİMATIYLA UYDURULAN HABER
Bunun en çarpıcı örneği, Kasım 2024’te patlak veren BILD skandalıydı. Almanya’nın en büyük gazetelerinden biri olan BILD, Hamas’a ait olduğunu öne sürdüğü bir "savaş belgesi" yayımlayarak ateşkesin yalnızca Hamas’a yarayacağını iddia etti.
Netanyahu da bu haberi, ateşkesi reddetmek için gerekçe olarak kullandı. Fakat New York Times, söz konusu belgelerin Netanyahu’nun talimatıyla uydurulduğunu ortaya çıkardı. Buna rağmen ZDF, Hamas’ın "psikolojik savaş" yürüttüğü iddiasını, kaynağı doğrulamadan tekrarladı.
Sahte olduğu ortaya çıktıktan sonra bile herhangi bir düzeltme ya da özür gelmedi. Sonuçta ZDF, Netanyahu’nun propaganda söylemlerini Alman kamuoyuna taşımış oldu.