Çok değil, bundan 12 yıl öncesinde yedi düvel Suriye’ye saldırmaya hazırlanırken, ülkemizdeki siyasi iktidar da büyük bir şevkle en ön sıradaki yerini almıştı.
İktidarın yandaş takımı ise Suriye’deki kıvılcımların yangına dönmesini engellemeye çalışan Millî Görüşçülere saldırıyordu.
Boş durmuyorlardı anlayacağınız!
Söyleyebilecekleri en ağır sözleri seçen bu ekibin ağzından çıkan hakaretlerden ve iftiralardan uzunca bir destan çıkar ama işin sonunda “Reisleri” de Millî Görüşçülerin ilk gün dediği noktaya geldi.
Toprağın altına giren milyonlar elbette geri gelmeyecek.
Bu milyonların elbette bir vebali olacak.
Tecavüzlerin, bölünen-parçalanan bir İslam coğrafyasının da elbette vebali olacak…
Toprağın altına girmese de denizlerde, okyanuslarda boğulan Aylan bebeklerin de veballeri eklenecek vebal yüküne…
Boynuzlu koçun boynuzsuz koçtan hakkını alacağı o gün hesaplar görülecek.
Umulur ki tövbe edesiniz…
Umulur ki tövbeleriniz kabul olsun.
Ama ağzınızı açıp “Esetçi” diye iftira attığınız o pürü pak insanlara, Millî Görüşçülere yalvarın ve helallik dileyin.
Hesabınız, yükünüz ağırlaşmasın.
12 yıl önce söyledik, dinlemediniz. Bari bugün dinleyin.
Açın ellerinizi, Suriye’de işlenen vahşetteki veballerinizden tövbe edin ve dediğimiz gibi Millî Görüşçülerden de helallik isteyin.
Gerisini Allah bilir…
Nokta
Bizim “Esetçi” olmadığımız anlaşılırken sizin de katillerle iş tuttuğunuz anlaşılmış oldu.
Millî Görüş, hâlâ bu ülkenin kutup yıldızı
Fiilen, Erbakan Hoca’mız ile yaklaşık yarım asır öncesinde vücut bulan Millî Görüş, bizim düşüncemize göre bu topraklara Sultan Alparslan ile ayak basmıştır.
Erbakan Hoca’mızın tariflerini bilenler bilir, o tariflere göre Millî Görüş’ün kökü epeyi derinlerde, sağlam yani.
Anlayacağınız, asırlar öncesinden süzülerek gelmiş bir anlayıştan bahsediyoruz...
Elbette bu anlayışı özümseyenler vardır, alerji gösterenler vardır.
Hatta günümüzde bu anlayışı benimseyip hata içerisine düşenler de vardır.
Ama “esas bozulmadı” hâlâ.
Parçalara ayrılsa da, darbeler alsa da çekirdek sapa sağlam.
Her badireli olayın sonunda da bir kez daha başarı ile sınav veriyor.
Ez cümle!
Doğru anlayıp özümsedikten sonra başınızın her sıkıştığında sırtınızı Millî Görüş’e yaslayın deriz…
Spor medyasından Esad soruları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, A Milli Futbol Takımımıza destek için gittiği Berlin ziyareti dönüşü gazetecilerin sorularını cevaplamış.
Anacak ilginç olan, soruların en önemlisi dış politika ve soranlar da spor gazetecileri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci kez Beşar Esad’ı Türkiye’ye davet edeceğini açıklamış. Erdoğan, anlaşılan beklenenden daha önce davet gönderecek. Beklentimiz o ki zararın neresinden dönülürse kârdır. Kardeş iki ülke arasındaki buz dağları bir an önce erimeye başlasın…
Kayseri’deki olayları doğru okumak gerekir…
Geçtiğimiz günlerde Kayseri’de yürekleri ağızlara getiren olaylar yaşandı. Yılların getirdiği sorunların ilk kıvılcımı Anadolu’nun göbeğinde alev aldı, neyse ki çabuk söndürüldü.
Ancak, yapılan değerlendirmelere bakılırsa meseleye bakışta sorun var.
Olaylara yekten, “Dış güçlerin oyunu, provokatörler sahada” gibi yaklaşırsanız yanlış yaparsınız.
Birincisi provokasyon, uygun zemin olmadan baş gösteremez.
Öncelikle bu zemin sağlıklı hale getirilmeli, provokasyonlara açık kapı bırakılmamalı.
Yakından tanıdığımız için rahatlıkla yorum yapabiliriz, iktidarın yıllardan beridir en büyük oy deposu 3-4 ilden biri olan Kayseri’de, son seçimlerde sandıklardan çok büyük bir tepki çıktı.
Türkiye geneli iktidarın oransal olarak en büyük oy kaybettiği il Kayseri oldu.
Yani; ekonomik kriz, barınma krizi ve iyi yönetilemeyen dış politika dahi Kayseri’deki olaylarda etkili olmuştur.
Allah benzerlerinden muhafaza eylesin…