Allah, Savaşın Diyor

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Kur’an, her Müslüman için hayat kitabıdır. Kur’an’da savaş anlamına gelen “kıtal” 13, “mukatele” kelimesi ve türevleri 57 yerde kullanılır. “Katl” kelimesi ve türevleri ise toplam 170 yerde ifade edilir. “Harp” kelimesi ve türevlerinin geçtiği ayetlerin sayısı ise 11’dir. Barış anlamındaki “silm” kelimesi -diğer anlamları hâriç- 6 yerde geçer. “Cihat” kelimesi ve türevleri ise 41 yerde kullanılır. Bunlardan da anlaşılıyor ki, hak-batıl mücadelesinin zorunlu eylemlerinden birisi olan savaşın sebebi, amacı, hukuki kuralları ve ahlâkı, Kur’an’da çok geniş bir şekilde ele alınmıştır. Cihat ve kıtal, İslam ümmetinin üzerine yazılmış temel farzlardan biridir. Bundandır ki, Kur’an’da, Allah yolunda cihada çağrıldıkları zaman ağır, gönülsüz davranan müminler kınanmakta, Allah yolunda savaşa çıkmadıkları takdirde acı bir azaba uğrayacakları, kendilerinin götürülüp yerlerine başka bir toplumun getirileceği ihtar edilmektedir. İki mümin grup savaşa tutuştuklarında bunlar barışa çağrılır. Bu çağrıya uymayan “baği” tarafla, Allah’ın emrine teslim oluncaya kadar savaşılır. Adil kıtal; peygamberlerin ve müminlerin cehalete ve zulme karşı yaptığı savaşlardır. Zulüm kıtali; İslam’a, hak ve adalete, peygamberlere karşı yapılan savaştır. Kur’an’da İnkârcı Siyonist Yahudiler, zulüm kıtalinin öncüsü ve tek uygulayıcısı olarak gösteriliyor ve onların bu yüzden lanet ve zillete müstahak hale geldikleri belirtiliyor. Müminlerin, özellikle Siyonizm’le mücadele etmeleri, bu zulüm şebekesinin, insanlık için tehdit olmaktan çıkarılması bir Müslümanlık ve insanlık görevidir. Bu tehdit, kınamalardan ibaret tepkilerle yok edilemez.

CİHAT VE KITAL

Cihat ve kıtal; Allah’ın adını yüceltmek, insanların Müslüman olmalarının önündeki engelleri kaldırmak ve yeryüzünden fitne ve zulmü yok etmek için yapılır. Allah yolunda her çeşit mücadelenin ve bu arada İslam düşmanları ve kendi düşmanlarımızla savaşın adı olan cihat, Allah’ın müminlere kesin emridir. Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat edenlerin dereceleri çok yüksektir, mükâfatları boldur. Müminler, dünyayı, içindekileri, meskenleri cihattan çok severlerse, Allah onlara ceza verir. Cihat emirle, kıtal siyasi irade ile yapılır. Şuurlu bir topluluğu, cihada hazırlayacak, onlara vazifelerini verecek, ordu içinde adaleti sağlayacak, hiçbir kimsenin cihat dışında kalmasına müsaade etmeyecek, ordunun her bir ferdinin derdiyle ilgilenecek olan emir sahibidir. Onun için at binenin kılıç kuşananındır. Erbakan Hocamızın “at sahibine göre kişner” sözü, emir sahibinin sorumluluğunu özetleyen veciz bir sözdür. Şanı yüce Allah, cihat emri ile müminleri imtihan etmektedir. Bu imtihan; müminlerden kimin Allah yolunda cihat ettiğini, kimin çeşitli bahanelerle bu önemli farzdan kaçtığını ortaya çıkarmak içindir. Cihat ve kıtalin temel gayesi; hakkı tebliğ ve hakkın tebliğine mani olan, bütün engelleri ortadan kaldırmaktır. Bunun için, bu çalışmaların meyvesi “fetih” olarak tanımlamıştır. Müslümanlar, hiçbir zaman işgalci olmamışlar, hep fetheden olmuşlardır.

KITALİN SEBEPLERİ

Kur’an’a göre düşmanla kıtal anlamındaki cihadın sebeplerini şöyle sıralamak mümkündür. 1. Düşman saldırısına karşı koymak: Haksızlığa uğratılarak ve “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için yurtlarından çıkarılan müminlere savaş izni verilmiştir. Savaş hazırlığı yapmak da, düşmanı caydırır. Barışa yanaşanlarla, savaşılmaz, onlara iyilikle ve adaletle davranılır. 2. Hıyaneti önlemek: Medineli Beni Kurayza Yahudileri, Müslümanlarla yaptıkları barışı bozarak Medine’yi kuşattıkları sırada Mekkeli müşriklerle iş birliği içine girmişti. Müslümanlar bu ihaneti karşılıksız bırakmadılar ve gereğini yaptılar. 3. Zulüm ve fesadı önlemek: Nerede bir zülüm ve fesat varsa, buna karşı savaşılır. Bu savaşın amacı, dünyanın her yerinde bütün insanların saadet içinde yaşayacağı adil bir düzeni, yeni bir saadet dünyasını kurmaktır.

4. Mazlumlara yardım etmek: Rabbimiz, “Size ne oldu da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla’ diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” buyuruyor.

SAVAŞ AHLAKI

Müslümanlar savaşı ahlak ile yaparlar. Düşmanca tutum içine girmeyenlere karşı savaşmazlar, iyilikle ve adaletli davranırlar. Zulmedenlerden başkasına düşmanlık yapmazlar. Barışa yanaşanların taleplerini geri çevirmezler. Amacına ulaşmış savaşa son verirler. Savaşta saldıranlara karşı aynı ölçüde karşılık verirler, aşırı gitmekten kaçınırlar. Kadınlara ve çocuklara dokunulmaz. Cihatta temel şartın; amacının davet, savunma ve uygulama açısından, İslam ve onun yüksek değerleri olmasıdır. Kur’an’da; müminlere savaş anında kâfirlerin boyunlarını vurmaları, onları sindirip savaşta galip gelince bağlayıp esir etmeleri, savaştan sonra esirleri ya bir iyilik ve ikram olarak veya fidye karşılığında serbest bırakmaları emredilmektedir. Allah dilerse Müslümanların çarpışmasına gerek kalmadan kâfirleri yener, helak eder. Yukarıda ifade edildiği gibi bu da, kulların imtihanıdır.

FİLİSTİN SAVAŞI

Savaşılması, boyunlarının vurulması emredilen kâfirler ve müşrikler; kendi halinde bulunan, kendi inancına göre yaşayan zararsız kâfirler ve müşrikler değil; hem inkâr eden, hem de Müslümanlara saldıran, İslam’a engel olan kâfirlerdir. Barışa yanaşanlar ile savaşmak yoktur. Onlara tebliğ ve davet vardır. Filistin’de yaşanan savaşın nedeni, İnkârcı Siyonist Yahudilerin barışa yanaşmaz tutumlarıdır. Filistin topraklarına sahip olmayı, orada kendilerinden olmayan insan bırakmama inançları bu savaşı körüklüyor. Öyleyse tarihte olduğu gibi, günümüzde de bu bozguncu İsrail ile savaşmak, insanlığa yapılacak en büyük iyilik olur. Çünkü İnkârcı Yahudilerin insanlık için düşündüğü hiçbir iyilik yoktur. Siyonizm’le mücadele Milli Görüş şuuruyla olur. Erbakan Hocamız, bu konuda yapılması gereken her şeyi söylemiş ve yapmıştır. Siyonizm’le mücadelenin bundan başka bir yolu yoktur. İslam’ı ve aksiyonunu tanımayan bir Müslüman, insanlığın hiçbir meselesini çözemez. Selam hidayete tabi olanlara…