Alfabe Devriminin Kavramlar Üzerindeki Etkileri

Abone Ol

Bu hafta da Malezya İslam Partisi PAS ın büyük kongresi

nedeniyle bulunduğumuz Cevhere (Johora) Eyaleti nden yazıyoruz.

Ümmetin uzak coğrafyası, Osmanlı sevdalısı, minyon tipli

nazik ve kibar insanlar yurdu Malezya hâlâ eski günleri anıyor, arıyor.

Adalar ülkesi, sular altındaki yemyeşil tabiat ve bitki

dolu çevre zaten insanların ruh halinin sanki toprağa yansımış hali.

Duydukları Osmanlı özleminden anladık ki, eskiler hiç

unutulmuyor. Hâlâ Birinci Dünya Savaşı konuşuluyor. Hilafet sevgisi o kadar

ileri ki, hâlâ savaş günlerinde bayrağına nasıl sahip çıktıklarını

anlatıyorlar. İngiliz sömürgecilere karşı vatanlarını savunurken kendi yurtlarını

değil hilafet toprağını sahip çıkış hikâyeleri Malezya da Türk şehitliği

Osmanlı izleri

Köprünün altından çok sular aktı. Ülke güya özgürlüğe

kavuştu, ama başka sorunlar vardı. Bizim yaşadığımız günler, burayı da

bekliyordu. Devrimler Harf devrimi.

Ülke güya esaret altında sömürü ülkesiyken bile, bölgenin

diğer ülkeleri Kamboçya, Vietnam, Endonezya, Filipin ve Malezya hep birlikte

Arap alfabesi kullandıklarından birbirlerini anlıyordu.

Latin alfabesine geçişle birlikte 300 milyonluk nüfus,

bir anda birbirlerine yabancı oluverdi. Pek çok lehçe ve yerel dilin olduğu

bölgede en geçerli dil maalesef İngilizce.

Latin alfabesine geçince kelimeler bütünüyle değişime

uğramış. Mesela eski dilde kullanılan nimet kelimesi, intikam anlamına gelen

yani tam aksi bir kelimeyle değişerek nikmet olmuş. Latin harfine geçişin

kavramlar üzerindeki etkisi açısından son derece dikkat çekici bir durum.

Görüldüğü gibi alfabe devrimiyle sadece yazı değişmiyor,

kavramlar da tahrifata uğruyor. Kutsal kavramlar zihinlerde bulandırılıyor.

Şimdilerde Latin alfabesi hevesindeki ülkelerin aydınları inşallah bu yanlışa

fırsat vermezler.

Malezya ya ilişkin notlarımıza haftaya devam edelim.

ZORUNLU AÇIKLAMA

İyi niyetli olduklarına inandığım bir takım meçhul

kimseler, sanal ortamda bir kampanya yürütmekteler.

Bu köşede yayımlanmış olan her bir yazıya eleştiri

getirmek herkesin hakkıdır. İsmet sıfatı yalnızca Peygamberlere mahsustur.

İnsaf sınırları içinde ve kardeşlik hukuku gözetilerek

yapılan yapıcı eleştirilere minnet duyulur. Tenkitler yapıcı değil, yıkıcı

olunca anlamı kalmıyor. Yersiz mecralarda yapılan, eleştiri sınırlarını aşan ve

iyi niyetle bağdaştırılması zor olanların makul karşılanması beklenemez.

 Gelelim kampanya

konusu yazıya; bu köşede vefat eden ilahiyatçı bir Prof. Hocamızla ilgili

teşvik edici olacağı düşüncesiyle olumlu maruf yönleri paylaşılmıştı.

O günkü cümlelerimizi tekrarlıyoruz. Bizzat yaşadığımız,

gördüğümüz, bildiğimiz ve imrenip tasvip ettiğimiz yönlerini yazdık. Hataları

olabilir, biz iyi yönlerini paylaştık. Batıl ve yanlış düşüncelerini tasvip

etmek mümkün değil.

Hak, hukuk ve adalet kavramlarına saygısını vurguladık o

kadar. Yanlışlarına sahip çıkma gibi bir durum söz konusu değildi, halen de

öyle.

Kendilerini ifşa etmediklerinden, sanal kardeşlerime

yine de teşekkür ediyorum. Bilelim ki birbirimizle uğraşmaktan çok daha önemli

işlerimiz var. Enerjimizi doğru yerlere harcayalım. Aksi halde kendimize yazık

ederiz.