AKPnin milli irade gaspı

Abone Ol

Türkiye, 1983’ten beri yüzde 10 seçim barajıyla karşı karşıya. Gelişmiş ülkelerde böyle bir uygulama yok. 12 Eylül 1980’e kadar bizde de mevcut değildi. Darbeciler olağanüstü şartlar gerekçesiyle yüksek bir seçim barajı koymayı menfaatlerine uygun gördüler. Meclis’te bugüne kadar halk iradesini yok sayan bu haksız baraj uygulamasını gündeme getiren olmadı.

Yüksek seçim barajının yanlışlığını hep birlikte gördük. Oylar daha çok iki partide temerküz etti. Onlar da büyüklük kompleksinden kendilerini kurtaramadılar.

Bugünkü baraj sistemi sirk aynalarına benziyor. Cüceleri dev, devleri cüce olarak gösteriyor. Bunun en çarpık örneğini 2002’deki milletvekili seçimlerinde yaşadık. O seçimlerde halkın yüzde 55’inin oyu yok sayıldı. Halkın toplam yüzde 55’inin oy verdiği partiler parlamentoda temsil edilemedi. Peki, halkın oyunu yok saymak millî irade gaspı değil midir Daha sonraki seçimlerde de farklı haksızlıklar yaşandı.

Bu uygulamalar Anayasa’ya da aykırı. Anayasa, seçimlerde, “Temsilde adalet”i ve “Hazine yardımının partilere hakça dağıtılması”nı öngörüyor. Siyasî partileri “demokrasinin vazgeçilmez unsurları” olarak kabul ediyor.

Adaletsiz yapı, adaletsiz sonuçları ortaya çıkarıyor. Eğri cetvelle doğru çizgi çizilemediği gibi! Türkiye Ergenekon, Balyoz gibi yapılanmaları, hiçbir dönemde görülmeyen ölçüde rüşvet ve yolsuzluk şaibelerini yaşadı. Hepsi adaletsiz seçim sistemi yüzünden! Yapıyı, başta hakça ve âdil ölçüler üzerine kurarsanız bu arızaların hiçbiri olmaz.

AKP’deki Bu Telaş Niye

AKP’liler, yıllarca bu haksız sistemde milletin oyunun yarısını almakla övündüler. Yolda yürüyen iki kişiden birinin AKP’li olduğunu söyleyerek gezip dolaştılar. Adil olmayan yapının insanı nasıl bir büyüklük kompleksine düşürdüğünü hep birlikte gördük.

Hâlbuki âdil bir seçim sistemiyle iktidara gelselerdi, halktan oy almanın zorluğunu görürler; iktidar olmanın kendilerine sorumluluk yüklediğini fark ederlerdi. Halkın oyunun bir emanet olduğunu bilirler, bu emanetin ancak her konuda “adaleti sağlamak”la korunabileceğini kavrarlardı. O zaman dış politika, yabancılara aşırı toprak satışı, ihmaller sonucu yaşanan iş kazaları, rüşvet ve yolsuzluk operasyonları, sosyal hayatı AB normlarına göre düzenlemek gibi yanlışlıkların hiçbiri yaşanmazdı.

AKP’liler, kendilerini, “Bu barajları biz koymadık” şeklinde savunuyorlar. Peki, yüzde 50 oy almak size bu haksızlıkları ortadan kaldırma görevini yüklemiyor mu Sonra, ikide bir, “İleri demokrasi getirdik” diye efeleniyorsunuz. Siz demokrasiden ne anlıyorsunuz

Biz, demokrasiyi “âdil seçim” ve “sandık güvenliği” olarak biliyoruz. “Temsilde adalet”in ön şart olduğu, halkın oyunun muteber olup bir tekinin bile zayi edilmemesi gerektiği şeklinde öğrendik. “İleri demokrasi” sözünün âdil bir karşılığı olması gerekmez mi Darbe ürünü çarpık uygulamalar ve sandık hileleriyle ülkeyi düzlüğe çıkarabilir misiniz

Haksız bir seçim sistemi Türkiye’ye yakışmıyor. Demokrasilerde “millî irade”nin egemenliğini âdil, barajsız ve temsilde adaleti sağlayan bir seçim sistemiyle sağlayabilirsiniz. Ancak, o zaman halkın oyu zayi olmaz. Değilse, halkın oyunu ha askerî darbe ile yok saymışsınız, ha sivil darbe ile. Her ikisi de millî irade gaspı değil midir AYM’nin yüzde 10’luk seçim barajını gündemine alması, niçin AKP’nin telâşa kapılmasına sebep oldu

AYM’nin Baraj Gündemi

Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi ve Demokratik Sol Parti yüzde 10 seçim barajının Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne ayrı ayrı şikâyette bulundular.

Anayasa Mahkemesi’nin konuyu gündemine alıp görüşme takvimi başlatmasıyla birlikte bir telâştır, başladı. AKP dışındaki bütün partiler, bunu, “Seçim sistemindeki haksızlığı gidermek için atılmış bir adım” olarak değerlendirdi. AKP’liler, tabir yerindeyse isyanları oynuyorlar. Yok efendim, bu konu Meclis’in yetkisindedir, Anayasa Mahkemesi’nin kararı “yok hükmünde” sayılır, benzeri sözler ediyorlar.

İyi de kardeşim, apaçık haksızlık ortada dururken, halkın çoğunun oyunu almış bir parti olarak sen, 12 senedir armut mu topladın Bu iş TBMM’nin görevi ise, niçin gündeme getirip haksızlığı gidermedin Anayasa Mahkemesi açık bir haksızlığı gidermeye çalışırken niçin ciyak ciyak bağırıyorsun Sen, Anayasa Mahkemesi’ni itibarsızlaştırma hakkını nereden alıyorsun Hileli seçim sistemiyle elde ettiğin gücünden mi 2002’de olduğu gibi, yüzde 34 oy alarak yüzde 65’le parlamentoda temsil edilme fırsatı elinden gidecek, diye mi korkuyorsun Adil bir seçim sistemi oluşup adil bir tanıtma fırsatı sağlandığı zaman göreceğiz AKP’nin boyunun ölçüsünü

Bu millet, hileli bir seçim sisteminin âdil olmayan sonuçlarını görmedi mi Astronomik hazine yardımı alarak billboardlara yerleşenler, devlet TV’lerinde tekel oluşturarak muhalif partilere bir cümlelik bile tanıtma fırsatı vermeyenler, şehrin büyük binalarını amblem ve resimleriyle donatanlar, “Bizden başkası yok” mesajı vererek orantısız güç kullanmadılar mı

Lütfen, “Adalet mülkün temelidir” gerçeğini kabul edin. Anayasa Mahkemesi’nin seçim sistemindeki adaletsizliği giderip “temsilde adalet”in sağlanması konusundaki gayretlerine destek olun. Adında “adalet” olan parti, “adalet”i engelleyen pozisyona düşmemeli.