AKIL VE İZ?AN BAŞTA OLMAYINCA

Abone Ol

İz an sözcüğünün anlamını günümüz okuruna anımsatmada

yarar var. Bu bir deyim aynı zamanda. İz an: anlayış ve kavrayış anlamında.

Duygu ve güdülerle yaşanan bir süreçteyiz. Sağlıklı bir

ortamda değiliz. İnsanların bu denli kaygan ve tabansız bir düzlemde oluşu

düşündürücü. İrade ve kendi kendini denetim insanın elinden alınmış.

Denetimsizlik de bir sistem. Ve bu, sistemli bir yapılanma. Düşünceye dayalı

akleden, karar veren ve hükmeden bir insan karakterinden tamamen uzaklaşılıyor.

İnsanların akılları ellerinden alınmış içleri boşaltılmış gibi.

Aklı başındalığı hak getire. Sosyal medya denilen gayya

kuyusu ve belâsı insanların sağlıklı düşünme yeteneklerini de elinden aldı.

Hemen her şey parmaklarının ucunda. Akıldan gelen değil güdüden gelen bir

savrulma. Savurganlık denir buna.

Sosyal medya üzerinde kitlelerin dalgalandırıldığı bir

dönemi yaşıyoruz. Emperyalizm tarafından başlatılan bu dalgalar insanları

sürüler hâlinde savuruyor. Bunun en somut örneği yakın zamanda yaşanan,

emperyalizm güdümlü olan Arap Baharı diye tanımlanan dalga. Aslında bu hiç de

bir bahar değildi bu. Emperyalizmin Müslüman coğrafyada estirdiği bir bora, bir

felâket dalgasıydı. Böyle olmasına karşın ne yazık milyonlarca insan buna kapıldı.

Bu kapılış salt halk ile sınırlı olsa gene de bir anlamda normal

karşılanabilirdi. Bu, toplumun hemen her kesimini kuşattı. Yöneticilerinden

gazetecilerine ve toplumun önde gelen hemen bütün kesimlerine kadar etki altına

girdi.

Güçlü medya merkezleri bu fısıltıları büyük bir dalgaya,

ardından da bir fırtınaya dönüştürebiliyor.

Dalgalara kapılanların muhakeme gücü yoktur. Yorum yapma

yeteneğinden uzaktırlar. Güdülü olduklarından neden ve sonuçları onları çok da

ilgilendirmez. Nereye gidecekse gidilir, kalınacaksa kalınır. Unutkandırlar.

Dün olanlar dünde kalmıştır, sanki yaşanmamıştır. Bugünün içindedirler ve

sadece kim ne yöne gidiyor ise o yöne doğru gidiliyor. Onların iradeleri,

davranışları ve hatta yaşayış biçimleri güdenlere bağlıdır. İnsafı da onlara

kalmıştır.

Savrulurlar, uçurumlara doğru gittiklerinin bile farkına

varmazlar. Bazen de insan denetimini yitirir. Sınır tanımaz. Başını alır

giderler, dön dense dönmezler.

Kalp aklı ile asıl akıl buluşmayınca tek kanatlı kalınır.

Bu da onların dengesini bozar.

Akıl körelmesi düşünme yetisinin yitmesine neden olur.

Duygu körelmesine neden olur. Körü körüne savrulur.

Toplumun bilgeleri unutulur. Onlara kimse uymaz ya da

dinlemez. Bilgelik ve akıldanelik hayatın dışındadır. O kimselere akıl

danışılmaz, onlar, onlara göre dönemlerini tamamlamıştır. Bugünün

uzağındadırlar. Onların aklı bugün ermez. Böyle bir savruluş içindedirler.

Bir milleti kendi başına belâ etmenin en iyi yolu ve

yöntemi bu olmalı.

Bu tür kitlelerin aklı başında olmadığından acımasızlaşırlar.

Sınır tanımazlar. Yakıp yıkarlar. Ortamı kasıp kavururlar.

İnsanlık tarihinin en karmaşık, en karışık dönemini

yaşıyor. Dünyanın bir ucunda estirilen bir dalga bütün dünyayı sarar. Ya da

belli kesimleri etkisi altına alır. Bu insanlığın tsunamisidir. Bu gibi

durumlarda doğru ya da yanlış yoktur. Bir tek şey vardır savrulunulan yön.

Uçurumdan atlayan koyunların güdüsü gibi bu duygu içindedirler. Düşünülmeden

uçuruma doğru gidilir. Sonu belirsiz olan bir süreçtir bu.

Bilinçsiz tapınımlar yaşanır. Belli kişiler

putlaştırılır, bu putun etrafında âdeta raksedilir.

Uçurumda belki akılları başına gelir ama o zaman da iş

işten geçmiş olur. Bunu kim yaptı hayıflanmasının da bir anlamı olmaz.

Kendileri için hayat da ömür de bitmiştir, gerisi yoktur.

Zor zamandayız.

Zor durumdayız. Yalnız başımıza kalmış durumdayız.

Bizim için umutsuzluk yoktur. Işık bir yerde vardır ve

mutlaka bir gün yeniden ışıyacaktır.