Aile iletişiminin üslubu olur mu? (1)

Abone Ol

Ailede iletişimin sağlıklı ilerleyebilmesi için kendine

özgü bir üslup kazanması gerekir. Şöyle ki; her sistemin kendi içinde bir

işleyişi vardır. Bu işleyiş, mekanizmanın gidişatını belirler. Aile de bir

sistemdir ve kendi içinde ilerleyen, kendi içinde güncellenmesi gereken yanları

vardır.

Çevrenize baktığınızda mutlu evlilikler, iyi anlaşan

çiftler görüyorsanız, emin olabilirsiniz, bu ailelerin mutlaka ortak bir dili

vardır. Evde kendine has bir üslup gelişmiştir. Kâğıt üzerinde yazmayan,

birilerinin adını koymadığı; fakat yaşam içinde su gibi akıp giden tatlı bir

akışkanlıkla seyreden hoş hava vardır.

Hep yaptığım bir evlilik tanımı var; psikolojik açıdan

bakıldığında, evlilik, birbirini seven iki kişinin, birbirlerine olan

bağlılıklarını, bir törenle, yasal hale getirmesi demektir.

Demek ki, bir ilişkinin evlilik olması için nelere

ihtiyacımız var İlk olarak birbirini seven iki insana bu iki insanın

birbirine bağlı olmasına ve törenle yasal hale getirme işlemine Kadın ve

erkek evlenince, artık aynı evi paylaşan, hatta aynı hayatı paylaşan hayat

arkadaşlarına dönüyor.

Dil ise; iletişim in olmazsa olmazlarındandır ve

insanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya

işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, anlamına gelir. Tanımından yola çıkarak

bakacak olursak, sadece sesle ilgili olduğunu düşünmekten öteye geçerek, genel

bir tutumu, davranış bütününü, muhatapların birbirini anlayabilmesi ve

hissedebilmesi sürecini de kapsadığını fark etmemiz gerekir.

Ailede ve dolayısıyla evliliklerde sağlıklı ilişkinin

gelişmesi için önemli bir noktayı bilmekte yarar var sanırım. Ortak dil

üretebilmek.

Aile ilişkilerimizde ortak dil yakalayamıyorsak işler

zorlaşıyor; ama birbirimizin dilinden anlıyorsak cennetten bir köşeye dönen

günler yaşıyoruz ev halkımızla.

Birbirinin dilinden anlayan, evde ortak söylem

geliştirmiş ilişkilerde sorun az yaşanır. Kişiler birbirine duyguca uzaksa,

içsel olarak birbirlerini hissetmiyorlarsa, eşlerini ta yüreklerinin derininde

hissetmiyorlarsa evlilik kendi üslubunu üretememiş demektir.

Evlilikte, ilişkinin daha sağlıklı ilerleyebilmesi için

yapılabilecek bir sürü yöntem var tahmin edebileceğiniz gibi. Dilerseniz bir

iki tanesini sizler için anlatayım bugün. Yazı uzun sürecek gibi görünüyor

gerçi ama sorun değil, devamını sonraki yazıya aktarırız merak etmeyin.

Okuyun ve uygulayın lütfen olur mu

Öncelikle hemen söyleyeyim; evlenen insanların Sen ,

Ben çekişmesine girmemesi, girmişse vazgeçmesi gerekir.

Sen ben çekişmesi

Sen ben çekişmesi olmayan evlilik var mıdır ki Var, az

da olsa var... ve sen ben çekişmesine giren insanlar da bu işten acilen

vazgeçsinler.

Niye mi

Çünkü evlilik Sen den ve Ben den farklı bir süreç

olarak yaşanır. Evlenen insanların hayata artık Biz gözüyle bakması gerekir.

Ne hayallerle ne ümitlerle başlanıyor evlilik hayatına

değil mi Dünyanın evlenmeye hazırlanan ilk çifti kendileriymiş gibi

hissediyorlar çoğu kez. Kendilerinden önce kimse evlenmemiş gibi. Kendilerinden

önce kimse bu coşkulu duygulara kapılmadı sanki! Derken zamanla dengeler

değişiyor. Sular bulanmaya, algılar farklılaşmaya başlıyor. Ve Sıkıntılı

günlere merhaba!

Peki, ama peri masalı gibi başlayan bu güzel günler, ne

oluyor da bozuluyor Evliliği bitiren belli başlı hatalar var sevgili okurlar!

Bireysel destek çalışmalarında ve aile danışmanlığı

yaptığım çiftlerde çok dikkatimi çeken bazı hatalardan bahsedeyim sizlere.

Böylece sizler de kendi istediğiniz önerileri alır yerleştirirsiniz

hayatlarınıza.

Sıkıntılı günlere yelken açmak

Genellikle çiftler sıkıntılı günlere yelken açtıklarında,

bu zorluğu fark ettiklerinde, işleri düzeltebilmek için tek tek her şeyi gözden

geçirmeye başlıyor. İğneden ipliğe her türlü yaşanmışlık tek tek mercek altına

yatırılıyor. Ve yaşananlara bir anlam yüklenmeye çalışılıyor. Değişen

duygulara, sertleşen davranışlara gerekçe olabilecek anlamlar. Neden böyle

oldu dan başlayan; Niye ben e kadar uzanan kocaman bir yol gibi. Oysa ne

kadar uğraşsanız da hatayı başlatan doğru adresi bir türlü bulamazsınız.

Bulamayacağınıza göre zihninizi yormanızın anlamı da yok anlaşılacağı üzere.

Lütfen kendinizi, eşinizi ve sorun yaşadığınız

çocuklarınızı mercek altına yatırmayın. Çünkü ne olduğunu anlamak için sarf

ettiğiniz bu çaba dönüp dolaşıp sizin, evliliğinizdeki detaylara gömülmenize

neden oluyor. Ve temel yaşam ilkesi Herhangi bir şeyde yok olmak istiyorsan

detaylarına dal ve boğul ! Kendinizi, eşinizi ve evlatlarınızı boğacağınız bu

adımı atmayın Attıysanız da Olan oldu Peki bunu nasıl toparlayabilirim e

odaklanın.

Nasıl toparlayabilirim deki yaklaşım biçiminiz, sizi

çözüme yöneltirken; Ne oldu da böyle olduk a odaklı çaba, detayda boğulmanıza;

somut veriler bulamadıkça ev halkınızı suçlama alışkanlıkları geliştirmenize

neden olur. Bu nedenle lütfen birbirinizi suçlayarak olaylara bakmamaya

çalışın. Karşınızda suçlu varsa, kendinizdeki neye göre işlerin yoluna

girmesini sağlayacaksınız Öyle ya! Suçlu zaten o! Ben ne yapsam boş gibi bir

gizli düşünce, kendimizi değiştirme ihtimalimizi net olarak yok eder. Sütüm

kara diyen insanlar olabilmek önemli evlilik ilişkisinde. Üstelik eşiniz de

kendisinin kabahatli olduğunu düşünmediğine göre! Eyvahlar olsun gitti evlilik!

(Devamı bir sonraki yazıda...)

NOT: 1) 21 Mayıs Perşembe günü saat 14.00 de Samandıra

Genç Gelecek Merkezi nde söyleşi yapacağız. Yakınlarda olan herkesi beklerim.

2) 22 Mayıs Cuma günü saat 13.00 de Kocaeli Kitap

Fuarı nda Nesil Yayınları standında kitaplarımı imzalayacağım. Ardından Saat

14.00 da Fuarın Konferans Salonunda Mutlu Olma Yolları konulu seminer

vereceğim. Herkesi beklerim.