Ahmet Türk’e ev hapsi veren sistem, Mehmet Çalık’a neden merhametsiz?

Abone Ol

Devlet Bahçeli, 2017’de Ahmet Türk için “Hasta biri tutuksuz yargılanmalı” demişti. Bugün Mehmet Murat Çalık ağır hasta ama hâlâ cezaevinde. Peki, hukuk neden birine işliyor da diğerine işlemiyor?

Adalet, devletin temeli ise; o temel herkes için aynı sağlamlıkta olmalı. Bugün Türkiye’de bu temel yer yer sarsılıyor. Çünkü adalet, ne yazık ki isimlere, partilere ve kimliklere göre çalışıyor gibi bir izlenim doğuyor.

Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, sağlık durumu ciddi olan bir tutuklu. Kanser geçmişi var, lenfoma şüphesiyle ameliyat oldu, 3,5 ayda 18 kilo kaybetti. Hastaneye kaldırıldı, ardından yeniden cezaevine gönderildi. Üstelik hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı da yok.

Oysa bu ülke daha önce benzer bir tabloyu farklı yaşadı. Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, 2017 yılında sağlık sorunları ve yaşı gerekçe gösterilerek tahliye edildi. Üstelik bu tahliyeye dönemin en sert muhalefet figürlerinden biri olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli destek vermişti. Bahçeli, “Ahmet Türk hasta, tutuksuz yargılanmalı” diyerek insani bir çağrıda bulunmuş ve bu çağrı karşılık bulmuştu.

Bugün aynı Bahçeli sessiz. Aynı devlet yapısı, aynı hukuk sistemi ise bu defa neden susuyor?

Üstelik Ahmet Türk’ün 8 yıl süreli yurt dışı çıkış yasağı olmasına rağmen, daha geçen hafta “silah bırakma töreni”ne katıldığını gördük. Mahkemeler ne çabuk karar verdi? O süreçte tüm hukuk mekanizması adeta saat gibi işledi. Peki, Mehmet Çalık söz konusu olunca neden bu hız, bu hassasiyet ortada yok?

Burada mesele sadece bir kişinin ismi değil; bir hukuki prensibin varlığı ya da yokluğu. Düşüncesine, kimliğine, partisine bakmaksızın hasta bir insanın tedavisini dışarıda, uygun koşullarda görmesi hem hukuken, hem ahlaken, hem de inancımız açısından bir zorunluluktur.

İnsan hasta olduğunda, dünya gerçekten yerinden oynuyor. Bunu şahsen yaşamış biri olarak söylüyorum:
Doktor bana, “o malum hastalık açısından bir şüphe var, kontroller yapılması gerekiyor” dediği anda bile insanın dünyası başına yıkılıyor. Sadece o ihtimalin varlığı bile hayatın tüm anlamını silip süpürüyor.
Elhamdülillah, yapılan muayeneler sonucunda hastalık çıkmadı. Ama o kısa süreli belirsizlik bile insanın ne kadar kırılgan olduğunu, her şeyin nasıl bir anda anlamını yitirdiğini gösteriyor. Bu nedenle hasta bir insana, kim olursa olsun, adalet ve insaf da buna göre davranmak gerekir.
Allah kimseyi hasta etmesin.

Kur’an bize şöyle emreder:
“Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adil olun; bu, takvaya daha yakındır.”
(Maide Suresi, 8. Ayet)

Adalet, sadece “bizden olanlar” için değil; herkese eşit uygulandığında anlamlıdır. Bugün Ahmet Türk’e gösterilen insani ve vicdani refleks, Mehmet Çalık için neden işletilmiyor?
Adalet terazisinin ayarı bozulursa, önce adalet yıkılır; ardından devlet.

Son sözüm şudur:
Devlet Bahçeli’nin önümüzdeki hafta partisinin TBMM grup toplantısında kürsüye çıkıp,Ağır hasta bir insan hakkında henüz yargı kararını vermemişken, kimse onu suçlu ilan edemez! Derhal ev hapsine çıkarılmalı!’ diye haykıracağına inanmak istiyorum.
Çünkü adalet, sözle değil; tutarlılıkla anlam kazanır.