Ahmed Şara’nın oyun arkadaşları ve Trump

Abone Ol

Müslüman toplumların liderlerinin trajikomik hâlleri bizi yadırgatmıyor. Alışkınız bu görünüm ve tutumlara. Müslümanlar adına olan bu tür tutumların yadırgatıcılığı ve aşağılayıcılığının sonu gelmeyecek. Uzun bir süredir bu böyle. Gücün, çıkarın, fikren teslim olmuşluğunun etkisi denilebilir. Ne denilirse denilsin, Müslümanlar için vahim bir durum.

Trump, bu konuklarını ağırlarken kişilerin konumlarına göre davranıyor. Avrupalı liderler karşısında sıralanırken tutumu bir gözdağı görünümlü olsa bile onların bir ağabeyi gibi. Kimi ülkelerin başkanlarını ağırlarken oturtacağı koltuğu tutması, oturtması da anlamlar içeriyor. Bu kareler dünya kamuoyuna bilinçli olarak da sunuluyor. Tuttuğu koltuğu onlara bir bağış ya da benim sayemde burada oturuyorsunuz demeye getiriyor. Diyaloglarda kimi göndermeler hem tehdit hem de uyarı içeriyor. Ardından da gene aşağılama bakımında övgüler düzüyor.

Suriye’ye oturtulmuş Başkan Ahmed Şara, tam anlamıyla böyle bir prototip. Daha önce bildiğimiz el-Kaide lideri Usame b. Ladin onların arzuladığı çizgide kalabilseydi ya da bir büyük olayın içinde adı geçmeseydi onun da bir yerlere başkan olması kaçınılmazdı. Yeri geldiğinde kuklalarını ortadan kaldırır, istediğini terörist olmaktan çıkarır, bir ülkenin başına geçirebilir. Ahmed Şara, daha öncekiler gibi tam anlamıyla buna uygun bir tip.

Geçmişe ait militan ve savaşçı Ahmed Şara’nın yerine eli ayağı düzgün bir kişilik olarak çıkabiliyor. Fakat burada ilginç olan ise Amerika’ya götürülürken hakkındaki olumsuz olan bütün kararlar yok sayılıyor. Dahası Orta Doğu bölgesinde görev yapmış, bacaklarını kaybetmiş olan Must ve Siyonist Joe Wilson ile bir karede görüntüleniyor. Bir diğer kare de Orta Doğu’daki çatışmalarda aktif olarak yer alan komutanlarla basketbol oynaması. Bu fotoğraf kareleri sembolik bir anlamın ötesindedir. Burada iken karşı takımda oynamış şimdi ise aynı takımın oyuncusudurlar.

Trump ile olan görüntüsü ise tam anlamıyla yanı başında duran bir askeri, bir görevlisi konumunda olması. Görevini tamamlamış, artık yeni dönemde onların bir emir eri gibi duruyor. Zaten Suriye’deki eylemler sırasında İsrail’e ya da Siyonizm’e dönük bir tek hamlesine rastlanmadı. Bütün dikkatler Beşşar Esad üzerinde olduğundan kimse o ayrıntılara dikkat etmek bile istemedi. Orada baş belası İran korumalı bir Esad dururken emperyalizme, Siyonizm’e, İsrail’e kim bakacak, kim laf edecekti ki. Türkiye’deki muhafazakârlar adına Suriye’de mücahit Ahmed Şara bir başarı elde edince muratlarına ermiş oldular!.. Koşa koşa Emeviye Camii’ne gittiler, halılar döşediler, namazlarını kılıp döndüler. Fakat süreç onlara, niyet ve arzularına rağmen emperyalizmin istediği düzlemde oluştu. Başa geçtiğinden beri bugün en büyük başarısı, ülkesinden İran’ı kovması, İsrail’e tehdit edecek olan silah ve mühimmatların Lübnan ile Filistin’e geçişini engellemiş olmasıdır. Emperyalizm ve Siyonizm’in himayesine girişi, onlar için bir başarı oldu.

Amerika tarafından İranlı Süleymani’nin öldürülmesi de hem bir başarı hem de cihatlarının bir sonucuydu.

Bundan böyle Suriye halkı tam anlamıyla uysal, herhangi bir yanlışlığa düşmeyecek bir teslimiyet içinde. Ahmed Şara’nın ödüllendirilmesi de bunun bir sonucu. Fotoğraf karelerinde görüntüleri bunu kanıtlıyor ya da teyit anlamında güçlendiriyor.

Komşu ülkelerle ilişkileri de bundan böyle belirlenmiş bir biçimde olacak. Zaten içten içe iyice kuşatma altında hareket edebilme karşı çıkabilmesinin ne gücü ne iradesi ve ne de niyeti var. Şimdi elan aynı takımın birer oyuncusudurlar. Bu takım atak değil olmayacak, sürekli savunmada olacak ya da verilen görevi harfiyen yerine getirecek.

Bir diğeri de Trump ısrarla övgülerde bulunuyor. Ahmed Şara’nın koltuğunu tutmadı ama aile içindeki bir bireymiş gibi davrandı. Kendisine armağan getirilmiş olan parfümü önce kendine sonra da Şara ile yayındakilere sıkması bağlılık seremonisinin bir gösterisi.

Şimdi biz bu olup bitenlere nasıl bakacağız, bundan sonra asıl sorun budur.