Toplumların helakine sebep olan en önemli etken, ahlaksızlığın yaygınlaşmasıdır. Dinler tarihi nice kavimlerin neden helak edildikleriyle ilgili çarpıcı örneklerle doludur. Allah (c.c.), ebedi mucize Kur an-ı Kerim de, sapıklaşan, azgınlaşan, ahlak kurallarını hiçe sayan kavimleri nasıl helak ettiğine dair misalleri önümüze koymuştur. Lut (a.s) un kavmi, Ad ve Semud kavimleri sapıklaştıkları, azgınlaştıkları için yerin dibine batırılmıştır. Toplumları birbirine bağlayan en önemli çimento, "ahlaktır" Zaten, yüce peygamberimiz iki cihan serveri Hz. Muhammed (sas) efendimiz de, "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" buyurmuş ve ahlak kavramının ne denli önemli olduğunu vurgulamıştır.
Zaman zaman bu köşede yaptığımız medya eleştirilerinde, televizyon ekranlarının toplumun ahlakını bozma yönünde çok olumsuz etkiler yaptığına dair yazılar kaleme alıyoruz. Kötülüğü özendiren, ahlakı bozan, gayri meşru ilişkilere meşruiyet kazandırmaya çalışan bu tür yayınlarla toplumun temeline dinamit koyanlar, aslında "ahlaksızlığın sıradanlaştırılması" boyutuyla zihinleri dönüştürüyorlar. Çok izlenen bir magazin veya Televole programında, birbirini aldatan, daldan dala konan bir mankeni ve sanatçı müsveddesinin hayatını didik didik ederek zihinlere, "aldatma-aldatılma kavramlarının" hayatın gereği olduğunu enjekte etmeye çabalıyorlar. Yaşını başını almış bir vatandaşın karısını terk edip, başka birisiyle yaşamaya kalkışmasını, "Aşk" kavramının güzelliğini iğdiş ederek sunmaya çalışıyorlar. Sıradan bir aile ortamında bile su gibi içki içilmesi, hayatın normal seyrinde kabul edilmesi gereken bir davranış gibi takdim ediliyor. Şiddet, ihanet ve türlü türlü kepazelikler senaryo kılıfıyla önümüze getiriliyor Reyting uğruna insanların kafalarını kurcalayacak ve ahlaksızlığa prim verecek konular senaryolaştırılıyor.
Televizyon ekranlarında bu konuda yaşadığımız son örnek gerçekten iğrenç ve ahlaksızlığın senaryo oyunlarıyla hangi boyuta ulaştığını göstermesi açısından çok çarpıcı. Birkaç gündür medyada bu konu tartışılıyor Tartışılan konu; Kanal D ekranlarındaki Binbir Gece dizisindeki garip senaryo Abesle iştigal diye bir tabir vardır Yapılan aslında bu Bir tarihlerde rahmetli Adnan Menderes in, "Gün gelecek Türkiye, küçük Amerika olacak" diye bir söz söylediği ifade edilirdi. Olduk işte Kültürel renklerimizi parça parça eden, ahlakımızı yozlaştıran, her türlü kötülüğü, fuhşiyatı senaryo kılıfıyla hayatımıza boca eden Hollywood endüstrisinin çöplük yönü, artık daha ekstrem, daha aykırı boyutlarıyla bizim dizilerimizde de boy gösteriyor. Dizi senaristlerimiz artık, toplumsal hayatımıza ilişkin konuları değil, seyredilir özellik taşıyacak nitelikte arızalı ilişkileri ekranlara getirebilmek için kalem oynatıyor. Yanında çalıştırdığı insanlara kem gözle bakan iğrenç insanları daha da özendirecek konuları kurcalıyorlar Utanma yok, arlanma yok Allah (c.c.) korkusu yok
Zaman zaman bu zihniyetteki vatandaşların medya gruplarında, güya teşhir etmek amacıyla, "işyerinde taciz" türündeki haberleri okuruz Sizler dizilerinizde böyle kepazelikleri reyting unsuru olarak kullanırsanız, yaptığınız bu tür haberlerin inandırıcılığı ne olur
Bu bir senaryodur Bu bir kurgudur Bu bir dizidir Böyle diyerek işin içinden sıyrılmak mümkün değildir. Bu senaryo ve tartışma, kadın unsurunu cinsel obje olarak tepe tepe kullananların, artık hiçbir sınır tanımadıklarının göstergesi olmuştur. Feminizm kavramını rant unsuru olarak kullanan Kadın Dernekleri, çalışan kadınların haklarını savunan sivil toplum örgütleri, bu arsızlığa gerekli cevabı vermeliler