Bilhassa son on - on iki senede unutulan, unutturulan,
gündeme getirilmeyen bir konu var: Bir nesil göz göre göre heba oluyor. Dünyada
gerçekten devlet gibi hareket eden her ülke, insanlarını maddî ve mânevî
korumayı ilke edinir. Bizde ise böyle bir ilke yok. Sanki bize has bir
kültürümüz, bir inanç manzumemiz, bir folklorümüz, bir tarihimiz, bir mâzimiz
yokmuş gibi davranılıyor. Gençlerimiz, bütün zararlı akımlara, kültürlere,
bilgilere karşı korunmasız vaziyette bırakılmış. Bu konuda söylenecek söz çok.
Az ve öz söyleyeceğim, anlayan anlar.
Şu cep telefonu, internet, sinema ve TV yayınlarının
tesirleri, doğru kullanılmadığında tahribatları hiç dikkate alınmadı. Oysa bazı
ülkelerin füze kalkanı sistemi kurmaları gibi, bu sanal dünyadaki tahrip
unsurlarına karşı gençlerimiz koruma altına alınmalıydı. Gençlerimiz şuûrlu bir
kullanıcı haline getirilmeliydi. Oysa öyle yapılmadı, meydan boş bırakıldı.
Gençlerimizi hedef alan komiteler de boşluktan daldılar, gençlerimizi kurşuna
dizercesine, mânen kurşuna dizdiler, ruhlarını âdeta domdom kurşunlarıyla
paramparça ettiler.
Cep telefonları akıllandı ama insanlarımız
akılsızlaştı. Geçenlerde yaşlı bir dost söyledi: Eskiden gençler yaşlıları
karşıdan karşıya geçirirlerdi. Şimdi ise biz yaşlılar gençleri karşıdan karşıya
geçirecek hale geldik. Çokça görmüşüm, otobüste, minibüste, tramvayda cep
telefonunun ellerinden düşürmeyen gençler, aynı alışkanlığı yolda yürürken de
sürdürüyorlar. Kaldırımda yürürken, hattâ işlek caddelerde karşıdan karşıya
geçerken bile cep telefonuna bakıyorlar. Bu da bir şey mi, Kâbe de tavaf
ederken, Cuma namazında hoca efendi hutbede iken cep telefonuna bakanlar,
mesajlaşanlar var. İnsanlar telefon manyağı, Selfie manyağı olmuş. Sanki
kendine taparcasına durup durum kendilerini çekiyorlar. Bunun için özel çubuk
bile almışlar. Suretperestliğin daniskası Sırf bu durumu protesto için akıllı
telefon denilen mereti kullanmıyorum. Bana göre cep telefonu haberleşme
vasıtasıdır ve zârûrî hallerde kullanılır.
Gençlerimiz kitap okumaz hale geldi. Âcizâne kanaatime
göre, okumayan insan adam olmaz. Sanal men olur. Kafanın içinde akıl ve
fikir taşımaz. O kafa küp gibidir, internette neler varsa onlarla dolar.
İnternet ortamı âdeta lağım gibi, mayınlarla bubi tuzaklarıyla dolu.
Temizlenmezse, kullanıcı adımını nereye atacağını bilemezse, o sahada
kaybolabilir, ruhu berhava olabilir. Bir daha onu toparlamak çok zor olur.
Şimdi her öğrenci neredeyse internet ortamına mahkûm edildi. Ellerine birer de
tablet verildi. Haydi gel işin içinden çık. O genci korumak için ne gibi
tedbirler aldınız sayın ilgililer ..
Ecdâdımız asırlarca üç kıtaya hükmetmiş, koca Osmanlı
devleti vefat ettiğinde terekesinden 40 devlet çıkmış. Böyle muhteşem bir tarih
içerisinde elbette tokat yiyenler de olmuş. Şimdi sanki o tokatların intikamını
alır gibiler. Kahraman ecdâdımızdan intikamlarını dizilerle alıyorlar. Bre
vicdansızlar, siz o padişah hanımlarının, o ecdâdın mahremlerinin değil
cismini, tırnağının ucunu görebilir miydiniz Şimdi uyduruk senaryolarla en
müptezel sahneleri çekiyorsunuz!
Genç kızlara bakıyorsunuz, erkekler gibi pantolon giyiniyorlar.
Hem de paramparça. Üstte, başta bir şey yok. Avrupalılardan hiçbir farkları
kalmamış. Papa bile bu durumdan rahatsız. Müslüman kadınları, kızları artık
bizler gibi giyiniyor. Onlardan kendinizi ayırt etmek için boynunuza haçlı
kolyeler takın! diyor. O gül gibi gençlerimize bakıyorsunuz, sağını solunu
dövmelerle doldurmuş, kulağına küpe takmış, tuhaf kıyafetler içerisinde. Bir
yeniçeriye, nasıl tango yapan kadın kıyafeti yakışmazsa bizim gençlerimize de o
kıyafetler, o stil yakışmıyor. Ey ilgililer lütfen kendinize gelin! Bir nesil
elden gidiyor, perişan oluyor. Uyuşturucu, sigara, alkol, müstehcenlik,
iffetsizlik, bilgisizlik, kültürsüzlük, görgüsüzlük, müptezellik gençlerimizi
kuşatmış vaziyette. Tez zamanda tedbir alınmazsa, bir nesli bütün bütün
kaybedeceğiz. Son pişmanlık fayda etmez. Beş yüz tane köprü de yapsanız bu
kaybı telafi edemezsiniz.