Yine Suriye!
Yine sınırımızda kargaşa!
Yine nota!
Suriyenin Ceylanpınar yakınındaki Suriye topraklarında bulunan muhalifleri bombalaması bizimkileri harekete geçirdi!
Harekete geçirdi derken öyle ahım şahım bir önlemden söz etmiyoruz!
Yine Suriyeye nota vermişler!
Dışişleri Bakanı gelişmeleri şöyle özetliyor:
"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve NATOya durumu rapor ettik! Uluslararası kamuoyunun buna sessiz kalması vicdanları zedeliyor!
Bu olayların birinci sorumlusu Esad rejimidir. İkinci sorumlusu ise Birleşmiş Millet Güvenlik Konseyinin ataletidir!"
Evet, işin başında Suriye konusunda çok estiler, gürlediler ama arkalarında kimseyi göremeyince şimdi böyle yakınmaya başladılar!
AKP yönetiminin izlediği politikaları anlamakta hayli güçlük yaşıyoruz! Önceleri sanki uluslararası güçleri arkalarına almış gibi konuşuyorlardı!
Sonra ise arkalarında kimseleri bulamayınca şimdi uluslararası güçlerin ataletinden şikâyet ediyorlar! Daha dost ve düşmanlarını tam tanıyamamış gibi bir halleri var!
Hem uluslararası güçler tarafından böyle ortada bırakılıyorlar hem de hâlâ o güçlerle birlikte olabilmek için can atıyorlar!
Aynı hatayı Avrupa Birliği meselesinde yapmadılar mı
"Avrupa Birliğine yük olmaya değil yük almaya geliyoruz" diye konuşanlar da onlar değil mi
Bugün ekonomiye aklı eren çevreler Sarkozy ile Merkele Türkiyeyi ABye almadıkları için teşekkür ediyorlar!
Eğer Türkiyeye güçlük çıkarılmasa ve biz de bu halkaya dâhil olsaydık bugün Avrupayı sarsan krizin tam ortasında olacağımızdan söz ederek buna mani olan Sarkozy ve Merkele teşekkürlerini sunanlar haksız sayılabilir mi
Esad rejimi, muhaliflerine karşı oldukça acımasız davranmayı sürdürüyor! Bu acımasızlığın ceremesini Suriye sınırındaki yerleşim birimlerimiz de çekiyor!
Ve ne yazık ki nota vermekten başka elimizden bir şey gelmiyor!
Basiret ve feraset yoksunluğunun sonuçlarına bir kez daha tanık oluyoruz! Yüzlerine gülen herkesi dost belleyip, onlara güvenerek yüksek perdeden konuşanların içine düştükleri durum yürek yakıyor!