Ülkemizin siyasetinde, yalan konuşmak moda haline geldi. Siyasetçilerin birçoğu yalan konuşarak, milleti aldatmaya çalışmaktadır. Bunlar Meclis’te yalan söyleme yarışında oldukları yetmiyormuş gibi, bir de medya üzerinden yalanlarına devam ediyorlar. Oysa Allah, “Yalandan kaçınınız” (Hac/30) buyurmaktadır.
Hemen belirtelim ki, hırsızı aklayan, yalan konuşanı alkışlayan, katil olanları saklayan, talanı, sömürüyü ve her türlü şiddeti hak sayan bir ülkede, namuslu, yalan söylemeyen idarecilere ihtiyaç vardır. Zira, “Yalancılara itaat etme, onların peşinden gitme” (Kalem/8) diye emredilmektedir.
Yalancılar için, “Onlar yalana kulak verir, haram yerler” (Mâide/42) buyrulmaktadır. Haram, kana karıştığında tüm organları zedeleyen, bedene girdiğinde ahlaki, milli ve manevi duyguları altüst eden, eve ve vücuda girdiğinde huzuru alıp götüren, büyük ve tedavisi zor bir hastalıktır.
Huysuz bir insan düzelebilir, cahil bir insan akıllanabilir, sinirli bir insan sakinleşebilir ama yalan konuşan, çalan bir insan asla değişmez. Neticede: “Yalan söylemeleri sebebiyle onlar için elem verici bir azap vardır.” (Bakara/10)
Bir insan yalanı, dolanı, sömürüyü alkışlıyorsa, onun fikri ve imanı yok hükmündedir. Bunlar eğri ile doğruyu ayıramadığı için, bunların aklı da yoktur. Yalanı da gizliyorsa ahlakı yoktur. Onun için, “Yalan ile iman bir arada bulunmaz” (hadis) buyrulmaktadır.
Ayrıca Peygamberimiz’in buyurduğu gibi: “Yalan, nifak kapılarından bir kapıdır.” Yalan, nifak kapılarından en tehlikelisidir. Zira yalancılar haktan yana değil, daima güçlüden yana olur. Aslında yalancılar korkak ve değişken olur. Bu gibi insanlar güç dengeleri değiştikçe, derhal fırıldak gibi dönerler.
Yalancı idarecilerin sayesinde iyilik yapma özelliğimiz kayboldu. Yalancılar sayesinde her konuda fitne çoğaldı. Yalancılar, yüzü kızarmadan hareket ederler. Bunların yürekleri sızlamaz, vicdanları tın bile etmez. Onun için atalarımız, “Yılandan (akrepten) korkmam, yalandan korktuğum kadar” demişlerdir. Yalan, her fenalığın anasıdır. Unutmamak gerekir ki, çok iyi konuşan, iyi yalan da konuşur. Laf taşımanın en tehlikelisi de yalan olan haberleri yaymaktır.
Yalancının kalbi, dilinden daha yalancıdır. Zira yalan, dolan, bacaları karartan is gibi, insanların kalbini de karartır. İmam Şâfiî der ki: “Yalan; güven ve emniyeti, huzur ve itimadı yok eder.” İnsanları manipüle eder, kişileri doğru yoldan uzaklaştırır. Yazıklar olsun o yalancılara, halkı güldürmek için, yanlış yola sevk etmek için yalan konuşanlara. Ama bütün bu tespitlere rağmen, her nedense yalan konuşan idarecilere rağbet edilmektedir. Oysa:
Yalancıda vefâ olmaz ne de ar
Ne semtine uğra, ne yanına var.
Yalan kadar insanı alçaltan başka bir şey yoktur. Unutmamak gerekir ki, yalancının sözü, sahibine yüz karası getirir. Onun için yalana ve dolana başvurulmamalıdır, sonra insan çok mahcup olur, böylece itibardan düşer. Zaten yalancının itibar kazanmak diye bir derdi de yoktur.
Muallim Nâci der ki:
“Beni tasdik edin evlât” diyorsun amma
Bakalım doğru mu ey söz ebesi (yalancı) her dediğin.
Daha, daha ne söylensin. Malum: “Yalan dörtnala gider ama gerçek adım adım yürür. Fakat yine de vaktinde hedefine ulaşır.”
Aziz Mahmud Hüdâyî buyurur ki:
Yalancı dünyâya aldanma yâ hû,
Bu dernek dağılır, dîvân eğlenmez.
İki kapılı bir virânedir bu,
Bunda konan göçer, konuk eğlenmez.
Yani gelen gidecek, herkes fiilinden sorumlu tutulacak. Yalancıya da, yalancıya itibar edene de hesap sorulacak. Zira Allah katında torpil yok, onun için rahat ol. Bu sebeple yalancının köpeği olma, doğrunun aslanı ol ki, mezar taşına yalancı değil, doğru adam diye yazılsın. Maalesef yalancıda utanma duygusu yoktur, onun için ona her şey mubah görünür.
İnsan olmak, doğru yolda bulunmak kolay değildir. Dürüstlük ister, mertlik ister, doğruluk ister, samimiyet ister, yalan konuşmamak ister, karakter ister. Bu özelliklerin hiçbiri yalancıda bulunmaz. Hemen belirtelim ki, hiç kimse yaptığı kötülüğün yanına kâr kalacağını sanmasın. İyilikler mükâfatsız, kötülükler, çalmalar, çırpmalar da cezasız kalmayacaktır. Zira yalanla abad olunmaz, ancak zilletle hemhal olunur.
Bâkî der ki:
Şeref vermez dür ü gevher, kemâl olmaz zer ü zîver
Hüner kesbet hüner, bahr-i fazîlet, kân-ı irfân ol.
Yani, (yalancı ve) değersiz bir insanı, sahip olduğu inciler, mücevherler şerefli bir hale getirmez. Sen gerçekten kemal sahibi bir insan olmak istiyorsan, (yalan konuşma) ilim elde et, fazilet ve irfan sahibi ol.
Ahlak kurallarına itibar etmeyen yalancıların ruhları pejmürde hale gelir. Dünyanın nimetleri de, sanki gazaba uğramış gibi, ehil olmayan yalancılara nasip olur. Ama hiçbir yalancı yalancıyı sevmez, ev sahipleri de yalancıların hiçbirini sevmez.
Yalan konuşan kimse, Allah’a kulluk yapamaz. Zira yalan, damlaya damlaya göl olur, sonra birleşir sel olur, seller toplanır ırmak olur, ırmaklar da birleşir deniz olur. Yani yalan her şeye hâkim olur. Bir ülkenin kalkınması için idareciler adil olmalı, yalancı olmamalıdır. Toplumda da yalan konuşmayanlara, adil davrananlara itibar edilmelidir. Çünkü yalanla abad olanlar, sonunda kahr ile berbad olur. Necip Fazıl’ın dediği gibi: “Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak.”
Karacaoğlan da der ki:
Yoldaş olma yolun bilmez yolsuza (yalancıya)
Komşu olma sözün bilmez densize
Meyil verme edepsize (yalancıya), arsıza
Akıbet ırzına hile getirir
Sonuç olarak diyoruz ki:
· Yalan konuşana itibar etme,
· Çalana, çırpana yaklaşma,
· Ülkeyi sömürene, sömürtene yâr olma,
· Milleti yalanla manipüle edenlere inanma,
· Sözünde yalan bulunanlara da iltifat etme,
· İrfan sahibi olmayanlara iltifat etme,
· Zalimlerin, yalancıların peşine takılma,
· Tefrikalı konuşanlara iltifat etme,
· Milleti aldatmak için nutuk atanlara asla inanma,
· İrfan sahibi olanları destekten uzak durup, yalancılara yâr olma.
Neticede; Mehmet Akif’in dediği gibi:
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânümansız serseriyim öz diyârımda!
Vesselam.
Rahman ve Rahim,
Kadir ve Muktedir,
Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.
“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”
Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 22.12.2025