Ağabey diyor ki; Özlü sözler

Abone Ol

Merhum Necmettin Erbakan diyordu ki: “Akıl, İslam ve imanın emrinde olursa en büyük nimet, nefsin ve şeytanın elinde olursa en büyük felaket olur.” Onun için Allah, birçok ayette; “Akletmez misiniz” buyurmaktadır.

*

Senin gibi kul olana kul olma, Allah’a kul ol ki takdir edilesin. Unutma ki sen de kulsun. Hiç kimseye gerektiğinden fazla önem verme, yoksa sen unutulur, bir köşeye atılırsın. Allah’a kul ol ki, kıymetin bilinsin.

*

Ey insanoğlu, sabırlı ol, mutlaka devran dönecektir. Sana yapılan haksızlıkları Allah görmekte ve kaydettirmektedir. Hiçbir zaman ah yerde kalmayacak, zira herkes müspet-menfi her fiilinden sorgulanacaktır.

*

Gerçek adalet; işine geleni değil, doğru olanı savunmak, ayağa kaldırmaktır. Herkes adaletten, hukuktan bahsediyor. Ama kısmi azamisi haklı olanı değil, kendinden yana olanı adalet saymaktadır. Oysa mülkün temeli, adalet ve ahlaktır.

*

Yine merhum Erbakan; “Bir işe başlarken çektiğiniz besmelenin ihlâsı ne kadar ise başarınız o kadardır” demiştir. Unutmamak gerekir ki, Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “Besmelesiz başlayan işten hayır gelmez. Besmelesiz yapılan işin bereketi olmaz.

*

Dünyevileşme sebebiyle dünyada iyilik yapanlar azaldı. Buna mukabil her konuda fitne çoğaldı. Artık ar ve hayâ damarlarımız dikiş tutmuyor. Yapılan yanlış işten dolayı insanın yüzü maalesef kızarmıyor, yürekler de artık sızlamıyor. İnsan, yaptığı işi kâr sanıyor. Ama Allah’ın adil olduğunu unutuyor.

*

Merhum Erbakan; “Eğer ki çocuklarınıza helali, haramı, dünyayı ve ahireti öğretmezseniz, istediğiniz kadar okutun, (o idarecileri) asla adam edemezsiniz” de demiştir. Onun için insanlar deist, ateist oluyor. Böylece milli ve manevi değerlerden uzaklaşıyor.

*

Dürüst (namuslu ve adil) olmaktan korkma.” Meşru olan her konuda dik dur, Allah’tan gayrısına boyun eğme, haktan yana ol ki, değerin artsın.

*

Kan yoluyla bulaşan en tehlikeli hastalık (maalesef) akrabalıktır. İyiysen (baş tacı) akraba, düşersen akbaba olurlar. Nitekim olgunlaşmamış akraba, yılandan daha tehlikelidir.

*

Ateist ve Kemalistlerin karşı olduğu tek din İslam’dır, savaştıkları tek tarih de Osmanlı’dır. Yalan yazılan tarih utansın. Gelenin keyfi için geçmişe sövülmez. Onun için Mevlana diyor ki: “İnsanı yücelten malı, mülkü (makamı, rütbesi) değil, kalbinde taşıdığı merhamet ve dilinde bulunan güzel sözdür.” Zira dil yarası, kılıç yarasından daha çok tahrip edicidir.

*

İnsan yalanı alkışlıyorsa fikri yok demektir. Hakla batılı ayıramıyorsa aklını kullanamıyor, böylece yalana sahip çıkıyor demektir. Yalan da her kötülüğün anahtarıdır. Ancak yalanla payidar olunmaz.

*

Unutmamak gerekir ki; Kul hakkı yiyip dürüstlükten bahsedenler, kendilerini kurnaz sanıp, karşısındakini enayi, aptal yerine koyanlar, ayrıca kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sananlar”ın, enaniyetlerini okşayıp taşıranların kıymeti harbiyesi yoktur.

*

Huysuz, aksi bir insan düzelebilir, cahil olan bir insan iyi telkinler sonucu akıllanabilir. Sinirli, asabi bir insan sakinleşebilir. Ama nankör, nadan insanı değiştirmek çok zordur.”

*

Hiç kimse için gözyaşı dökmeye değmez. Eğer ağlamak istiyorsan kaybettiğin zamana ağla. Zira ölülere doğruyu duyuramazsınız.

*

Birlikte yürüdüğü insanları ne sebeple olursa olsun yarı yolda bırakanlarla, vefasız olanlara, dostunu satanlara, Enfâl Suresi’nin 58. ayetini hatırlatmak gerekir: Allah, ihanet edenleri sevmez.”

*

Bir insanın yaşayıp yaşamadığını atan nabzından değil, onurlu duruşundan anlarsınız.”(Guevara) Onurlu ve dürüst olmayan insandan adamlık beklenmez. Zira bu nevi insanlar yalaka olur.

*

Yaptığın iyiliği unutan birine, tekrar iyilik yapmaya kalkma. Çünkü nankörler içindeki suyu içip de testiyi kıranlardır.” Bunlara asla aldanma.

*

Malum; Allah’a inanmayana ateist denir. Allah’a inanıp dinlere inanmayanlara da deist denir. Allah’a inandığını söyleyip, Allah’tan korkmayıp, her herzeyi yiyenlere de deyyus denir.

*

Beyan edilir ki; “Arkamdan vuranın eli yabancı değildi, o yüzden acıtmadı ilk anda ama çökerken anladım.” En ağır darbe, en yakınımız olan kardeşimizden geldi. Necip Fazıl’ın; “İnsan bu su misali, kıvrım kıvrım akar ya” dediği gibi.

*

Evet, herkesle anlaşamıyoruz. Çünkü haset eden biri değiliz. İkiyüzlü, riyakâr hiç değiliz. Yalakalık yapmayız, yalan da konuşmayız. Doğrulukta yürümeye çalışan, hiç kimsenin karşısında eğilmeyen biriyiz.

*

İnsan olabilmeyi seçtik, sağ kalabilme mücadelesi içerisindeyiz. Onun için mücadeleden vazgeçmiyoruz. Ama:

· Hırsızı aklayan,

· Katilleri af için çalışan,

· Yalanı zekât sayan,

· Talanı alkışlayan,

· Emekçisini soyan, memurunu aç bırakan,

· Şiddeti görev sayanların bulunduğu bir ülkede yaşamak çok zordur.

*

Muhakkiklerin beyanlarına göre; beş şeye kanmayacaksın:

· Şems-i Şitâ’ya – Kışın güneşine,

· Sükûnet-i Deryâ’ya – Denizin durgunluğuna,

· İltifât-ı Umerâ’ya – Devlet adamlarının iltifatına,

· Nasihat-i Â’dâ’ya – Düşmanın nasihatine,

· Cilve-i Dünyâ’ya – Dünyanın teveccühüne.

Çünkü bunlar asırların ve tecrübenin, feraset ve basiretin, hikmetin özüdür. Bilenler anlar, anlayanlar da bunlara dikkat eder.

*

Hemen belirtelim ki; bir insanda utanma, arlanma duygusu yoksa onunla dost olmaktan uzak dur. Zira onlarda her şey mubahtır. Onlar tıksırıncaya kadar, patlayıncaya kadar yerler, asla da doymazlar.

*

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 25.12.2025