Sudan Devlet Başkanı Beşir diyor ki: "Sudan çok zengin maden kaynaklarına sahip bir ülke. Biz Sudan ın imkanlarını Sudan için kullanmak istiyoruz. Hiçbir Batılı ülke bizde petrol çalışması yapamıyor. Tüm mesele bu!"
Millî Gazete nin (21.08.2008 günü) "Hiç Beşir i dinlediniz mi " manşetiyle birinci sayfadan öne çıkardığı bu haberde, Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir böyle demiş. Evet, aynen öyle, bütün mesele Sudan ın çok zengin maden ve petrol kaynakları
Bunun böyle olduğunu yıllar öncesinde "Hartum Sanayi Fuarı" vesilesiyle Sudan a yaptığım ziyarette öğrenmiştim. Bu ziyaret günlerimde görüştüğüm bakan, bürokrat ve Sudanlılardan, genel olarak Batı dünyasının bu ülkeye nasıl baktığı ile ilgili çok ilginç bilgiler edinmiştim. Mesela, bu fakir ülkenin çok zengin petrol yatakları ve dünyanın en verimli altın madenlerine sahip olduğunu öğrenmiştim. Bu zenginliği neden değerlendirmediklerini sorduğumda; Batı nın/ABD nin müsaade etmediğini söylemişlerdi!..
Afrika denince hep "açlık" akla gelmektedir. Yine aynı Sudan ziyaretim sonunda edindiğim izlenimlere dayanarak yazdığım değerlendirmede bir paragraf aynen şöyleydi:
"Güneyden-kuzeye baştan sonuna kadar bu ülkeyi yani Sudan ı kat eden Nil Nehri ile bu kıtanın en geniş ve verimli toprakları sulanıp ziraat yapılsa, "Afrika daki açlık" ve açlığın sebebiyet verdiği "ölümler" son bulur Ama zalim ve vahşi Batı buna da fırsat vermiyor, ülkeyi başka şeylerle meşgul ediyor!.."
Bu vahşet, zulüm ve sömürü bitmedi, maalesef hâlâ devam ediyor
***
Ülkelerin ekonomik durumu değerlendirilirken "gelişmiş ve geri kalmış ülkeler" ayırımı yapılır. Bu ayırımda Kara Kıta Afrika ülkelerine kara bir talih yani "geri kalmışlık" düşer, Afrika ülkelerinin tamamı geri kalmıştır. Oysa, aslında dünyada "gelişmiş ve geri kalmış ülkeler" değil, Batı da olduğu gibi "zalim, sömürgeci ve hasta ülkeler" ile özellikle Afrika kıtasında olduğu gibi "zulmedilmiş, aldatılmış ve sömürülmüş ülkeler" vardır.
Batı dünyasının "kuvvet medeniyeti" çağında güçlü olan ve bunu hak sebebi sayan Batılılar, yüzyıllardan beri zayıf Afrika ülkelerinin bütün maddî ve manevî kaynaklarını acımasızca soyup sömürmüşler, bunu yaparken de yüz milyonlarca Afrikalıyı katletmişlerdir. Sadece 100 (yüz) milyon Afrikalı, Avrupalı katillerin Amerika ya 10 (on) milyon Afrikalı köle götürülmesi için katledilmiştir. Bu bir son değil, sadece başlangıç olmuştur. Mazlum Kara Kıta Afrika haritasına genel bir bakış yapıldığında, tek tek her ülkede Batılı sömürgecilerin sebebiyet verdiği zulüm, sömürü, katliam ve vahşet tarihi derhal hatırlanacaktır. Batılı bir düşünürün itiraf edip dediği gibi:
"Geçen bin yıllık zaman açısından Batı, tarihin en büyük canisidir."
***
Dünyada ve ülkemizde durmadan zirveler düzenleniyor. Son olarak İstanbul da "Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi" düzenlendi. Acaba bu zirveler Afrika başta olmak üzere dünyanın dertli ve mazlum ülkelerine derman olabiliyor mu
Mesela, 2004 yılında Etiyopya başkenti Adis Ababa da "Afrika Birliği Zirvesi" yapıldı. Zirve öncesi ne konferansı düzenlenmişti biliyor musunuz; "Açlık Konferansı" !.
Evet, açlık! Çünkü Afrika aç, Afrikalılar açlıktan ölüyor!.. Kara Kıta Afrika ülkelerinin yüz milyarlarca dolar dış borcu var. Dış borç yükü altında ezilen Afrika ülkeleri aynı zamanda açlık, kuraklık, AIDS, iç savaş ve yolsuzluklarla da mücadele ediyor...
Tarihin en büyük canisi Batı dünyası bu sorunların baş müsebbibi olarak gücünü ve sömürüp zulmetme zihniyetini koruyorken; acaba mazlum kara kıta Afrika bu makus talihini yenebilecek, yapılan zirvelerle dertlerine derman bulabilecek midir ..