Adil olmayanlar mülkü ayakta tutamaz

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim;

AKP’NİN hükümet etme anlayışı hepinizin dikkatini çekiyor, sanırım. Menfaatlerine değilse, devlet imknlarını kimseyle paylaşmak istemiyorlar. Çıkarları varsa, bir gruba “Ne istemişlerse veriyorlar”, aksi durumda yanlarına bile yaklaştırmıyorlar. Adaletsizlikler, bazı vicdanlı AKP’liler tarafından da seslendirildi ama tınmadılar bile! Hukuk tanımadılar.

Adalet yoksa hiçbir kurumu sağlıklı işletemez; mülkü ayakta tutamazsınız. Adalet, sorumluluğunun şuuruna varmış vicdanlı yöneticilerin vazgeçilmez meziyetidir. Adalet, bütün sistemi ayakta tutan sihirli cevherdir. Cuma günü hocalar hutbelerini, “Allah adaletli olmayı emreder” (Nahl, 90) ayetini vurgulayarak bitirir.

Tarihimiz, bilgelerin yöneticilere yaptığı adalet tavsiyeleriyle doludur. Hz. Ali (R.A.) Mısır Valisi Malik’e hatırlatır: “İnsanlara karşı adaletli davran. Sana 3 şey sevimli olmalı: Hak yolunda orta yolu tutmak, adaleti herkese yaymak, halka hizmet etmek.”

Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilik eseri ideal devlet yönetiminin özelliklerini anlatır: “İşi adaletle yapmaya gayret et. Hiçbir zaman zulmetme.”

Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e nasihatleri, ideal yöneticinin özelliklerini yansıtır: “Düşmanını çoğaltma; düşmanlığın başını da, sonunu da sen belirle! Bir dem gelir, bir tekmeyle dünyaları yıkacak olursun; bir dem gelir, yerdeki karıncalara mağlup olursun!”

Nizamülmülk’ün “Siyasetname”si, Melikşah’ın adaletiyle tanınmış bir hükümdar olmasını sağlamış; asırlarca yöneticilere ışık tutmuştu.

İmam Maverdi’nin “Ahkâm-ı Sultaniyye”si adil yöneticilerin başucu kitabı haline geldi.

ADİL TANITIM OLMALI

CHP, 1945’e kadar çoğulculuğu istemedi. Ülkeyi diktatörce yönetti. Çok partili dönemde millet CHP’ye yüz vermedi. Şimdi siyasi partiler var ama adil tanıtma, paylaşma anlayışı gelişmemiş.

Hükümet, devlet TV’lerini, medyayı tek taraflı, orantısızca kullanıyor. Medya bilgilendirme aracı değil; beyin yıkama fonksiyonunda! Referandum sürecinin başlamasından birkaç gün önce Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Tacettin Çetinkaya Bey’le paylaştım: “OHAL’de referanduma gidiyoruz. Bu süreçte valilerin programları iptal yetkisi var. Hükümet’e teklif edin de, seçime girmeyi hak kazanan siyasi partiler medyadan adilce faydalansın. Liderler birlikte TV’lere çıksınlar.” Dedi ki: “Haksızlığı anlattık. Sözümüz dinlenmeyince adil davranmadıkları gerekçesiyle TRT’yi mahkemeye verdik. Buna rağmen bildiklerini okuyorlar.”

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Akkiraz anlatmıştı: “TRT’yi ziyaret ettik.  Saadet Partisi’nin programlarını yayınlamamalarının sebebini sorduk.” Dediler ki: “Bizim Saadet Partisi’yle problemimiz yok. Patron emir versin, yayınlayalım.” 

Saadet Partisi’nin görüşleri adil olarak medyaya yansırsa ne olur? Ne olacak, işin sahibi öğrenilince AKP nal toplar. Kendilerine güveniyorlarsa, işte meydan!

Erbakan da; AKP gibi AB’ci, ABD’ci partilerden çok çekti. Demokratur oyununu medyayı kullanarak demokrasi diye yuttururlardı. Şöyle derdi: “Ne demokrasisi? Sizin yaptığınız

aldatmacadan başkası değil. Medyanın haline bak! Bu nasıl demokrasi? Senin 40 gazeten, 40 televizyonun olacak, benim bir tane. Her şeyi sen ona göre tanzim edeceksin. Haydi, gel oynayalım! Böyle oyun mu olur? Neden eşit şartlarda oynanmıyor? Çünkü şartları eşit yaparsanız bir gün dayanamazsınız.” 

VİCDANLARI KANATIYOR

YAŞANAN adaletsizliklerden vicdanları rahatsız olan AKP’liler seslerini yükselttiler ama hepsi dışlandılar. Mesela Bülent Arınç, “Güç sarhoşluğu ile yasakçılığı oynuyorlar” (19.05.2016) demişti.

AYM, “hak ihlali” gerekçesiyle 2 gazeteciyi serbest bırakmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan; “AYM’nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” itirazında bulundu. AYM Başkanı Zühtü Aslan da, “AYM kararları herkesi, her kurumu bağlar” (29.02.2016) açıklaması yaptı. Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, Aslan’ı doğruladı: “AYM kararları A’dan Z’ye herkesi bağlar. Eleştirebilirsiniz ama uymuyorum demek hiç mümkün değil.” (02.03.2016)

AKP kurucularından Prof. Nevzat Yalçıntaş, rüşvet ve yolsuzlukla suçlanan 4 bakan aklanınca isyan etti: “Siyasi oylamayla aklama olmaz. Adalet mekanizmasıyla olur. Bunun yolu Yüce Divan’dı. Şaibeli hale gelmiş 4 bakanın üstü örtüldü.” (27.06.2015) 

AKP’li kardeşlerime sesleniyorum: Yaptıklarınıza güveniyorsanız, paylaşmayı öğrenin. Terörist, hain gibi yaftalamalarla referandumda herkesin aklını karıştırdınız. Kaçak güreşmeyin. Liderler olarak ekrana birlikte çıkın. Yüzleşin! Herkesi ilgilendiren referandumu enine boyuna tartışın. Halk, karşılaştırsın; anayasa değişikliğinin ne getirip götürdüğünü öğrensin; bilinçli karar versin. Don Kişot’ça meydan okumalar Türkiye’ye yakışmıyor.

Avrupa’daki seçimlerde mitingler olmaz. Liderler, çağın teknolojisi TV’lere birlikte çıkarlar. Halk liderleri dinler; karşılaştırır; karar verir. Bunu halka çok görmeyin! Tamam mı; demokratur oyununa devam mı?