Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin 21 Eylül’de Ankara Arena’da yaptığı aday tanıtım toplantısında Şeyh Edebali’den alıntılarla hikmetli sözler ederek şu teklifi yaptı:
“-Ofislerimiz dışında bayraklama yapmayıp çevre kirliliğini engelleyelim. Kampanyaların en az masraf ve mümkün olan en az çevre kirliliğiyle yapılması için centilmenlik anlaşması yapalım. Gürültü kirliğine karşı ortak tavır sergileyelim. Birbirimize hakaret etmeyelim. Teröre karşı birlikte mücadele edelim.”
Ne kadar güzel teklifler değil mi Bu sözlerin hayat bulmasını ne kadar da isterdik! Çünkü Türkiye’mizin buna ihtiyacı var.
Ciddi bir güvenlik sorunu yaşıyoruz. “Teröre karşı tek ses” başlıklı bir mitingi yalnız hükümet temsil edemez; tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir mitinge muhalefet de çağrılmalıydı. Böyle bir mitingde, Saadet Partisi’nin ayağı yere basan ciddi çözüm önerileri olurdu. Çünkü 1991 ve 1994’te ihtisas komisyonları kurarak 2 ayrı çalışma ortaya koydular. 2009’da, “Gönüllü Birliktelik ve Kardeşlik” başlıklı bir araştırma yayınladılar. Son olaylar sebebiyle yeni çalışmalar yaptılar. Terörle mücadele popülist yöntemlerle değil, ciddi projelerle yapılır.
Başbakan’ın “çevre ve gürültü kirliliği” teklifine gelince… Partiler seçim yardımı alamayacağından dolayı bu teklifin yapıldığını düşünmek istemiyor, uygulamasını görmek istiyoruz. Batı’da örnekleri var: Gürültü ve çevre kirliliğini önlemenin en etkili yolu çağın teknolojisinden azami derecede faydalanmaktır. Siyasi partilerin TV’lerden adil şekilde faydalanmasının sağlanması gibi!
Son seçimlerde TRT Hükümet’in borazanı, diğer 3 partinin yayın organı gibi kullanıldı. Diğer partilere de “cısss” denildi. Saadet Partisi hiç yaklaştırılmamaya çalışıldı. Hatta Erbakan Hoca’nın teşviki, Milli Görüş camiasının paralarıyla kurulan Kanal 7, son 13 senedir, Erbakan Hoca ve Milli Görüşçülerle tek program yapmadı. Babası oğluna 10 dönüm bağ vermiş, o babasına bir salkımını vermemiş, sözü örneklendirildi.
Benzeri haksızlıklar devam ederse, Türkiye yeri göğü dolduracak ölçüde yolsuzluk iddialarıyla anılır, siyasi partiler birbiriyle uzlaşamaz, AB’nin uydusu olunur, teröre çözüm bulunamaz. Çünkü mülkün temeli “adalet”tir. Said Halim Paşa “Buhranlarımız” eserinde “Başkalarının felaketi üzerine kurulmuş saadet, gizli felȃkettir” der.
Doğu ve Güneydoğu’da Hükümet’in haksız uygulamalarına karşı muazzam tepki var. AKP’lileri uyarıyorum. Buralarda, tanıtma fırsatı vermediğinizden dolayı Saadet Partisi’ne gitmeyen oylar BDP’ye gidecek.
Bir yiğit daha göçtü!
Manisa’nın yiğit evladı Cemil Bağcı, Kurban Bayramı’nda, kurbanını kesmesinin hemen arkasından Hakk’a yürüdü. 7 ay imamlık, 7 yıl öğretmenlik görevinin ardından, Milli Görüş davasında daha çok koşabilmek için Demirci’de ticarete atılmıştı.
Çevresinde sevilip sayılan, itibarlı bir insandı. Demirci ve Manisa’da pek çok hayırlı işe öncülük etti. Çeşitli seviyede Milli Görüş’ün bütün partilerinde görev aldı. İlçe Başkanlığı, İl sorumluluğu, belediye başkanlığı, milletvekili adaylığı, GİK üyeliği… 1 Kasım seçimleri için de Manisa Milletvekili Adayı gösterilmişti.
Çalışmalara Demirci’den gider gelirdi. Demirci, virajlı yollar, yüksek dağlarla kaplı bir arazi yapısına sahip. Manisa’ya 165, Kütahya il sınırına 20 km. mesafede. İlçedeki Akçakertik Sırtı 1487 m. yüksekliğinde. Cemil Bağcı’nın davası kadar, hizmet verdiği arazi yapısı da çetindi.
Onunla defalarca görüştük ama, bir kere dinleme fırsatı buldum. 30. 11. 2014 akşamı Uşak’ta MİLKO’nun da katılımıyla Saadet Partisi “Genişletilmiş İl Divan Toplantısı” vardı. Cemil Bağcı İl Sorumlusu, ben de Mobil Aidat Sorumlusu sıfatıyla toplantıya katıldık. Cemil Bağcı’nın yapıcı ve itidalli bir üslubu vardı. Notlarıma göre özetle şunları söyledi: “Hakk’ı üstün tutuyor, hak galip gelsin, diye çalışıyoruz. Bugünkü kadar küresel emperyalizme alet olunan bir dönem yaşanmadı. MİLKO’lar birbirini desteklemelidir.”
En son, Ankara’da 6 Eylül 2015 günü yapılan “Seçime Hazırlık Toplantısı’nda görüşmüştük. Yemek arasında, bahçede sanki ayak divanını toplamış, 10 kadar arkadaşıyla Manisa ve ilçelerinin meselelerini görüşüyorlardı. Bu, onun ne kadar dert ehli, davasının eri bir insan olduğunun ispatıydı.
Hanımı, onun mücadelesine tam destek verdi: “O, ailesine, ilçesine, davasına karşı görevini yaptı ve gitti.” Saadet Partisi Manisa İl Başkanı Metin Bulduk’un şu sözü her şeyi anlatmaya yetiyor: “Gönlünü tam anlamıyla davasına vermişti.”
Çorak arazide gül yetiştirme mücadelesi veren Cemil Bağcı’nın vefat şekli, kendisini Rabbi’ne adadığını göstermiyor mu Allah seni Peygamberimize (sav) komşu eylesin, güzel kardeşim!