ADAYLARA BAKTIM, VAY BE! DEDİM

Abone Ol

 

Metin Özkan: Ankara’dan dostum. Bir süredir Devlet Bahçeli’ye yakın çalışıyor. Ama Antalya’da seçilmesi zor bir yerden aday.

Süleyman Karaman: Yıllardır TCDD Genel Müdürü idi. Erzincan’da herkes liste başı beklerken hiç konulmadı. Mesele sonradan anlaşıldı; akraba kısıtlaması. Malum, Süleyman beyin kardeşi Şakir Yücel Karaman İstanbul/Güngören Belediye Başkanı… Çevresi şokta…

Prof. Dr. Yusuf Devran: İletişim Fakültesi dekanıydı. Oltan Sungurlu arkasındaydı. Temayül yoklamalarından iyi de bir netice aldı. Çok büyük bir beklenti içindeydi. Ama Gümüşhane listesine giremedi. Bir zamanlar Samanyolu TV’de çalışmış olması mı engelledi, acaba Bir bakıma “paralel” kurbanı…

Kadir Akarkaya: Bursa’da çalmadık kapı bırakmadı. 30 yıldır bürokrasinin içinde. Ama listede yok. Bana, Akarkaya hakkında, “Sizi bürokraside değerlendireceğiz” bilgisi ulaştı.

Deniz Baykal: Dikkatinizi çekti mi bilmem; CHP listelerinde 2 tane Deniz Baykal var. Biri bizim bildiğimiz Antalya 2. sıradan listeye giren Deniz Baykal, öteki de Bursa’dan aday.

Faik Işık: Hukuk Fakültesi’nde iken İskenderpaşa’da öğrenci liderliği dönemlerinden tanırım. Yerinde duramayan, atak ve muhabbet bir isim. Ekranlarda yaptığı tartışmalarla Aziz Yıldırım’ın avukatı olarak nam saldı ama Başbakanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan’ın da avukatı idi… Bir medya grubu kurma niyeti vardı ama olmadı…

Faruk Loğoğlu: Şu siyasetin cilvesine bakın ki; CHP’li Faruk Loğoğlu listede kendine yer bulamazken, gelini MHP’den Osmaniye’den aday. Hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin memleketi Osmaniye’den…

Hüseyin Kocabıyık: Başbakan olduğu dönemde Tansu Çiller’in A Takımı’ndaydı. A Takımı’nın öteki iki ismi, son olarak Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını yapan merhum Şükrü Karaca ve Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne idi… Kocabıyık’ın analiz ve tahlilleri ilginç…

Mehmet Atalay: Basın İlan Kurumu eski Genel Müdürü Mehmet Atalay başlangıcından beri Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında. Ama Trabzon listesine giremedi. Atalay, BİK’e dönmeyeceğini açıklamıştı. Yeni dönemde hangi görevi üstlenecek acaba

Faik Tünay: Ben zaten epey bir süredir kendi kendime sorup dururdum; “Bu adam nasıl oldu da CHP’den milletvekili yapıldı” diye. Baktım, listelerde Faik beyin adı yok. “Bazı şeyleri açık açık konuşma zamanı geldi” diyor Faik bey, ama bence iş işten geçti. Bu aşamadan sonra konuşsa ne olacak ki!..

***

Not: İttifak (Saadet Partisi + Büyük Birlik Partisi) listelerinde büyük sürprizler var. Bu isimlerle ilgili perde arkası değerlendirmem de Pazartesi günü, inşallah…

OSMANLI DÖNEMİNDE

* Pencerenin önünde sarı çiçek varsa, “Bu evde hasta var... Evin önünde hatta bu sokakta gürültü yapma...” anlamına gelirdi...

* Pencerenin önünde kırmızı çiçek varsa, “Bu evde gelinlik çağına gelmiş, bekâr kız var... Evin önünden geçerken konuşmalarına dikkat et ve küfür etme...” anlamına geliyordu...

* Kız istemeye gelindiğinde damat adayının namaz kılıp kılmadığını anlamak için pantolonunun “diz izine” bakılırdı...

* Kahvenin yanında su gelirdi... Şayet misafir toksa önce kahveyi alır, açsa suyu alırdı... Ona göre ya yemek sofrası hazırlanır ya da meyve ikram edilirdi...

* Kapıların üstünde iki tokmak olurdu. Biri kalın biri ince... Gelen bayansa kapıyı ince tokmakla vururdu... Evin hanımı kapıyı ev haliyle bile açardı... Erkekse kalın tokmakla kapıyı vururdu... Evin hanımı kapıyı ya örtünüp açar ya da bir mahremi (kocası vs.) açardı...

* Peygamber Efendimizin (S.A.V.) 63 yaşında vefatından sebep, 63 yaşını geçmiş büyüklerimiz yaşları sorulduğunda, “Haddi aştık” derlerdi...

* Yolda küçük, büyüğünün önünden yürüyemezdi...

* Cuma namazına esnaf -ki kuyumcular da dâhil- kapıya kilit vurmadan giderlerdi...

* Fitre, zekât Ramazan ayından önce Şaban ayında verilirdi... Fakir fukara Ramazan ayına erzaksız girmesin diye...

* Esnaf Ramazan ayında toplanıp gerçek bir ihtiyaç sahibinin “borç defterini” kapatırdı...

***

Tüm bunları okuduktan sonra düşünüyorum da, meğer nelerimizi yitirmişiz! Ne kıymetli değerlerimizden koparıldık, ya Rabbi!

AKP’DE BÜYÜK RAHATSIZLIK VAR!

“AK Parti’nin Bingöl milletvekili aday adayı olarak, Bingöl’den aday adaylığı için müracaat eden 40 arkadaşımızın içinden, hele hele Bingöl’den müracaatını yapan 4 tane bayan varken, Bingöl halkının iradesini yok sayarcasına İstanbul’dan aday adaylığı müracaatını yapan bir bayanı getirip 3 vekili olan Bingöl’den 1. sıradan aday göstermek, Bingöl’e ve Bingöl halkına hakarettir.

Üstelik 1. sıradaki aday kardeşimiz Şebnem Koçakelçi ile 3. sıra adayımız Sayın Fevzi Berdibek, aynı köyün ve aynı bölgenin insanlarıdır. Türkiye’nin hangi vilayetinde aynı köyden ve aynı partiden iki milletvekili adayı listeye giriyor Varsa örneği biz de bilelim, ona göre edebimizle susalım. Halkın iradesine ve tercihlerine saygı gösterilmeyecekse dostlar alışverişte görsün diye mi, hem teşkilat hem STK’lar nezdinde temayül yoklamaları yapıldı! Anketler ve kamuoyu yoklamaları yapıldı. İlan ettiğiniz Bingöl milletvekili aday listesinin 1. sırasındaki aday Bingöl halkının iradesini mi yansıtıyor!!! Yoksa temsilde adalet ilkesine mi uyuyor!!!

Üstelik aday listelerinin açıklanmasından 45 dakika sonra Bingöl milletvekili aday adayı kardeşimiz Celal Ayrancı beyefendinin Ankara’da otel odasında ölü bulunması hem biz aday adaylarını hem de Bingöl kamuoyunu derinden sarsmıştır. Henüz 35 yaşında olan ve pırlanta gibi bir hanımıyla iki evladını arkasında yetim bırakarak muammalı bir şekilde ölü bulunan Celal Ayrancı kardeşimizin ölümünden siyasete bulaşan bütün aday adayları olarak sorumlu olduğumuzu düşünüyorum.” (Ferhat Uslu-AKP Bingöl milletvekili aday adayı)

NEREDESİN AHMET ABİ!

 

Malum biz gazetecilerin çalışırken, hele hele yazı yazarken en büyük azığımız çay ve kahve…

Bazen çay servisi geciktiği zaman, “Neredesin Ahmet abi!” diyesimiz geliyor.

Tabii, “içimizden”.

Ama Milli Gazete’de yıllardır çay demleyen, kahve yapan Ahmet abimiz dün bir sürprize imza attı ve “ben aldım” dediği Besmele yazılı “hat sanatlı” bardaklarla servis yaptı.

Teşekkürler Ahmet abi!

Ne kadar hoşuma gitti, anlatamam.

NOT: Bugün, 10 Nisan 2015, Cuma. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!