ABnin Yüzkarası Türkiye Raporu

Abone Ol

Türkiyenin üyelik müzakerelerinin başlamasından sonraki 15inci

"2012 Türkiye İlerleme Raporu" evvelki gün açıklandı. Çok tarafgir

hazırlanmış bir rapor.  Özellikle de siyasi kriterlere ilişkin bölümü

gerçekleri yansıtmadığı gibi, hayal kırıklığına uğratıyor.

Avrupa Komisyonunun hazırladığı Türkiye 2012 İlerleme Raporu ve

Genişleme Stratejisi Belgesinin Türkiyenin ve KKTCnin tanımadığı

sözde bir devletin, sözde dönem başkanlığı süresi içinde hazırlanmış

olduğu içeriğinden belli.

AB yola yanlış işler yaparak başladığı için, sonuçları da yanlış

oluyor doğal olarak. "Kılavuzu karga olanın burnu çirkeften çıkmazmış"

atasözümüze uygun olarak Kıbrıs Rum Yönetimi gibi uyduruk bir devleti,

ABnin kurucularının koyduğu üyelik koşullarına aykırı olarak kendine

üye yapan AB, bu nedenle Türkiye ile müzakerelere yanlış kulvardan

başladığı için bir türlü bu yanlış yoldan çıkamıyor. Çıkamadığı için de

hep yanlış sonuçlara varıyor.

Öncelikle, 2012 Raporunun yol gösterici olmaktan çok uzak olduğunu söyleyebiliriz.

Raporda kendine özgü küçük ve önemsiz olaylara çok yer verilmiş ve

bunların üzerinden de Türkiye ile ilgili genelleme yapılmış. Çok yanlış

bir değerlendirme stratejisi bu.

Ayrıca tam bir yüz karası olan bu rapor ABnin eşitlik ilkesini hiç

mi hiç yansıtmıyor. Raporun, Rumların ve Yunanlıların başrolde oldukları

bir oyuncu kadrosu tarafından hazırlandığı içindeki cümlelerden belli.

Rapor dengesiz... Dengesini bilerek ve isteyerek bozmuşlar. Olumlu

gelişmeleri ve olumsuzlukları eşit bir şekilde ele alacaklarına adeta

olumsuzluklara yoğunlaşmışlar. Belli ki peşin yargı ile kaleme almışlar

bu İlerleme Raporunu. İllaki Türkiyeye vurulacak. Oysa bunu neredeyse

Türkiyenin 50 yıl gerisinde olan Bulgaristana ve Romanyaya dahi

yapmadılar. Hedefleri Türkiyeyi bıktırmak ve AB üyeliğinden soğutmak.

AB, sudan bahanelerle T.C. vatandaşlarına vize serbestîsi sağlanması

konusunda ayak diriyor ve Türkiye ile AB arasında parafe edilen "Geri

Kabul Anlaşması"nın eşit zamanlı uygulanması mutabakatına rağmen, Geri

Kabul Anlaşmasının hemen Türkiye tarafından uygulamaya konmasını

isterken, vize serbestîsinin de çıkmaz ayın son çarşambasında

uygulanacağını söylüyor.

Kıbrıs Rum Yönetimi, anavatanı Yunanistan, hamileri Fransa ve Almanya

ile birlikte, her aşamada Türkiyenin ABye üye kabul edilmemesi için

elinden geleni yapıyor, akla gelmedik engeller çıkarıyor. Bunun

sonucunda da Türkiyenin ABye üye olmasını isteyen Türk vatandaşlarının

sayısı dramatik bir şekilde yüzde 20lerin altına düştü.

Kıbrıs konusunda ise Rum ve Yunanlılara teslim olmuş durumdalar.

ABden bu konuda Türkiye ve KKTCyi destekleyici girişimler yapmasını

beklemek, elma ağacının meyve olarak karpuz vermesini beklemekle aynı

statüde. Elma ağacında karpuz yetiştiği vakit, ABde Türkiye ve KKTCye

sempatik gözle bakmaya başlar, ananas yetiştiği vakit de destekler.

AB, Kıbrıs Rum tarafını kendi hatası sonucu üye yaptı ve başına bela

olarak aldı. Kıbrıs konusunda Rum Yönetimini taraf yapmaması

gerekirken, tam tersine ipleri Rumların eline verdi. Kıbrıs konusunda

taraf olmaması ve çözüme katkı koyucu rol üstlenmesi gereken ABde ne

hikmetse hem taraf oldu hem de inisiyatifi neredeyse ABnin en küçük

devletlerinden bir tanesi olan Rumların eline bıraktı.

ABnin, Rum Yönetimi ile Türkiyenin ikili ilişkilerinin

normalleştirilmesini beklemesi ve Türkiyeyi bu konuda adeta tehdit

etmesi, siyasi gerçekleri göremeyen kör gözlere sahip olduğunun en güzel

kanıtı. Belli ki Rumlar ve Yunanlılar ABnin gözlerine bu konuda mil

çekmişler.

Raporun birtakım ucuz pazarlıklara kurban edildiği kesin.

Perde arkasında Yunanistanın Euro Bölgesinden çıkma tehdidi ile bu

raporun Türkiyeyi rencide edecek ve suçlayacak şekilde hazırlandığı

söyleniyor ABli diplomatlar tarafından.

Belli ki, ekonomik ve siyasi kriz içindeki Avrupa Birliği, 2012 yılı

Türkiye İlerleme Raporunu tarafgir bir şekilde kaleme alarak,

kendisinin uydurduğu yapay gerekçelerle Türkiyenin üyeliğini

geciktirmek peşinde.

Bunu anlamayan kaldıysa beri gelsin.