ABDye ne kadar güvenilebilir?

Abone Ol

TERÖRörgütleri ile mücadele konusunda İncirlik üssünün açılması karşılığında ABD ile mutabakata varıldığı artık kimsenin meçhulü değil. Ancak, tam olarak anlaşmanın içeriği bilinmiyor. Özellikle de varılan mutabakata IŞİD ve PKK’nın yanında YPG de dâhil mi Dahil ise Türkiye bu örgüte karşıda müdahale hakkını kullanabilecek mi Türkiye isterse elbette kendisi için tehlike olarak gördüğü gerek terör örgütü gerek bir devlete karşı müdahale edebilir. ABD dünyanın öbür ucundan kalkıp Ortadoğu, Afrika ve Uzakdoğu’da bir ülkeye müdahale hakkını bir takım gerekçelerle kendinde bulabiliyorsa Türkiye sınırlarında yaşanan gelişmelere müdahale etme hakkına herkesten fazla sahiptir ve bunun için kimseden izin almaya ihtiyacı yoktur. İşin doğrusu budur ama küresel imparatorluklar uluslararası hukuku kendi çıkarlarına göre yorumladıkları için artık ölçü yeryüzünde adaletin hâkim olması değil küresel imparatorluğun çıkarlarını korumayı sağlamak üzerine ayarlanmış bulunuyor. Böyle olunca da Amerikan İmparatorluğunun uyguladığı politikalara ve varılan mutabakatlara güvenmek güvenenleri yarı yolda bırakabilir.

YPG’nin Suriye’nin Kuzeyinde bir Kürt Bölwesi (Kantonları) oluşturma peşinde olduğunu bilmeyen kalmadı. Bu hususta YPG sorumlularının yaptıkları açıklamalar da ortada. Türkiye’nin bu gelişmeler konusunda ortaya koyduğu tavır ve açıklamalar ise Suriye’nin Kuzeyinde Türkiye’nin sınırlarında böyle bir oluşumu kabul etmesinin mümkün olmadığı şeklinde.

Böyle olunca, eğer Türkiye ABD ile IŞİD’le mücadele konusunda varılan anlaşmada açık ya da gizli olarak YPG’ye yardımı içeren bir hükmün bulunması düşünülemez. Ne var ki, bir soru üzerine Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tanju Bilgiç’in bir soruya “YPG güçlerine hava desteği verilmesi hususu ABD ile varılan mutabakatımızın unsurlarından biri değildir” şeklinde verdiği cevabın ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner’e İncirlik’ten kalkan uçakların YPG’ye yardım edecekleri iddiaları ile ilgili soruya, ”İncirlik’i kullanacak uçakların IŞİD’e karşı savaşan gruplara destek olacak ve bunların arasında YPG de bulunuyor”  şeklindeki cevabı ABD’nin oyun içinde oyun sergilediğini gösteriyor.

ABD’nin uluslararası ilişkilerdeki tavrını bilenler için bu tür farklı yönlere çekilebilecek açıklamaları yadırgamamak gerekir. Böyle olunca da nasıl bir anlaşma yapılırsa yapılsın ABD için öncelikli olarak çıkarlarının önemli olduğunu unutmamak lazım. Ayrıca yakın tarih ABD ile varılan mutabakatlar sonucu iktidara gelen pek çok diktatörün önemi kalmayınca yine ABD tarafından iktidardan çeşitli yollarla düşürüldüğü ya da yok edildiği de ayrı bir gerçektir.

Yazımı ömrünü Amerikan İmparatorluğunun dünya üzerindeki ekonomik çıkarlarını korumakla geçirmiş bir ‘Ekonomik Tetikçinin’, yaptığı iş vicdanını rahatsız ettiği için yazdığı anılarından kısa bir alıntı ile bitirmek istiyorum:  “Amerikan İmparatorluğunun uyguladığı politikalarda, hile, manevra ve inkar Latin Amerika’dan, Ortadoğu ve Uzakdoğu’ya, Mısır’dan Mali’ye kadar her yerde anahtar kavramlardır. Bizim imparatorluğumuz da tarihteki herhangi bir imparatorluk kadar acımasız ve insafsızdır. Daha fazla sayıda insanı köleleştirmiştir. Politikaları ve eylemleri Roma, İspanya, Portekiz, Fransa, İngiltere ve Hollanda imparatorluklarının ya da Stalin ve Hitler’in neden olduğundan daha fazla can kaybına yol açmıştır.” (Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları-John Perkins –İkinci cilt)

Dünya iki kutuplu iken her iki sömürgeci güce karşı toplumlarda bir tepki vardı. Bugün Sovyetlerin dağılması ile oluşan tek kutuplu dünyada ABD emperyalizmi almış başını gidiyor ve hiçbir tepki görülmüyor. Düşündürücü değil mi Sovyetlerle birlikte dünya solcuları da kapitalizme teslim mi oldu