Günlerdir medya IŞİD ile yatıp ABD nin IŞİD i imha planı
ile kalkıyor. IŞİD bir terör örgütü olduğuna göre yok edilmesi gerekir. Ama
aynı zamanda PKK da benim bildiğim kadarıyla ABD nin terör örgütleri
listesinde. Ama onun yok edilmesi ile ilgili ABD nin hiçbir planı yok. Hatta
varlığını sürdürmesi üzerine planları olabilir. Kuruluşundan bu yana PKK nın
ABD den doğrudan ya da dolaylı olarak destek aldığı, havadan birtakım silah ve
malzeme sevk edildiği bilindiğine göre bölgemizdeki terör örgütlerini ABD nin
beğendikleri ve beğenmedikleri şeklinde nitelendirmek yanlış olmaz. Olaya bu
açında bakıldığında terör örgütleri ABD nin bölgemize yönelik planlarına uygun
hareket ediyorlarsa sırtları sıvazlanıyor ama bunun aksine davranıyorlarsa yok
edilmeleri gerekiyor. Buraya kadar olan iş, tüm dünyanın kabullendiği bir
durumun tekrarından ibaret. Üzerinde durmak istediğim ise ABD nin bölgemize
yönelik bu tür yok etme eylemlerini uyulamaya koymaya, bunun da ötesinde
eylemlerine bölge ülkelerini de ortak etme hakkını nereden aldığıdır. Bu soruya
hemen, Gücünden alıyor karşılığını vermek mümkün. Ama o zaman güce teslim
olmak gündeme gelmez mi Yani teslimiyetçi bir yaklaşım söz konusu olmaz mı
Mademki gerek bölgemizde gerek dünyanın çeşitli köşelerindeki birtakım
gelişmelere ABD ya da bir başka güçlü ülke müdahale etme hakkını kendinde
bulabilecek o zaman ülkelerin bağımsızlığından söz edilebilir mi Bir yandan
egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğunu söyleyecek, bu sebeple de belli
periyotlarla millet iradesine müracaat ederek ülkeyi kimlerin yöneteceğine
milletin karar vermesini isteyeceğiz ama bir yere gelindiğinde milletimizin
egemenliği rafa kalkacak ABD egemenliği gündeme gelecek, bunun mantığı olabilir
mi
Elbette birileri son sözü güçlünün söylemesini doğal
kabul edebilir. Böyle bir yaklaşım güçlü karşısında direnmeyi değil,
teslimiyeti gündeme getirir. Böyle olunca da ABD nin IŞİD e yönelik
hazırlıkları adeta alkışlanarak, Suriye deki IŞİD de vurulacak, Kürtler ile
Irak ordusu güçlendirilecek, IŞİD in fon kaynakları kesilecek ve bölgedeki
sivillere yardımlar artırılacak gibi cümlelerle üzerinde hiç düşünülmeden
onaylanmış olur.
Hâlbuki gerek bölge ülkeleri tek tek gerek bir bütün
olarak bölgemiz olarak kararları bölge insanlarının vermesi, bunun için ABD nin
ya da bir başka ülkenin desteğine ve onayına gerek duymamaları gerekir. Aksi
halde her fırsatta bağımsızlık şarkılar söylemenin fazla bir anlamı kalmaz.
Özellikle bölgemize ve diğer İslam ülkelerine yönelik kararları sadece
Müslümanların verebilmesinin tek yolu vardır o da İslam Birliği. Artık bu
gerçeği herkesin görmesi ve bu yönde gerekli adımların atılması, bu hususta
bedel ödenmesi gerekiyorsa bunun da göze alınması gerekiyor. Eğer son sözü
güçlüler söylemeye devam edecekse bilinmelidir ki İslam ülkelerinin
zenginlikleri sömürülmeye devam edilecek, zenginlikler Müslümanların değil,
bölgemizde son sözü söyleyen güçlülerin ülkeleri ve insanlarını
zenginleştirecektir. Olayların sadece görünen ve gösterilen bölümü ile yetinmediğimiz
takdirde cevap bulmamız gereken pek çok soru karşımıza çıkacaktır. Yeter ki
kafa konforumuzu biraz olsun bozalım ve düşünmeye başlayalım. Teslimiyetten
değil direnmekten zevk almanın tadına varalım.