Sömürgeci güçlerin bir takım hamleleri ile Suriye de
başlayan ve 5 yıldır süren çatışmalardan kaçan milyonlarca insan Türkiye başta
olmak üzere komşu ülkelere sığındı. Elde kesin bir bilgi olmamakla birlikte
ülkemize sığınan Suriyelilerin sayısının 2,5 milyonu aştığı ifade ediliyor.
Neticede öyle bir noktaya gelindi ki ülkemizin her köşesinde sığınmacılara
rastlamak mümkün. Buna karşılık gerek devlet gerek insanımız STK lar aracılığı
ile sığınmış olanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yoğun bir çaba sarf
etti/ediyor. Buna rağmen daha iyi şartlar bulacakları umuduyla özellikle deniz
yoluyla sığınmacıların bir bölümü kapağı AB ülkelerine atmaya çalışıyorlar ve
bu yolda binlerce kadın, çocuk sığınmacı hayatını kaybetti. Her günde kaybetmeye
devam ediyor. AB ülkeleri bu dramı uzun süre seyretmeyi tercih etti. Ne var ki,
sığınmacılar büyük topluluklar halinde kapılarını zorlamaya başlayınca ve
özelliklede Yunanistan adalarına sığınmacı akını önlenemeyince AB den
Türkiye ye maddi destek vermek gibi bir yaklaşım seslendirilmeye başlandı. Ne
var ki, bu desteğin sadece insani duygularla Türkiye ye vermekten çok
Yunanistan ı sığınmacı akınından kurtarmaya yönelik olduğu da liderler
zirvesindeki görüşmelerden anlaşıldı. Çünkü Türkiye ye yapılacak yardım
karşılığında özellikle Yunanistan a ulaşmış olan sığınmacıların Türkiye ye geri
kabul edilmesi ilk şart olarak gündeme getirildi. Bu noktada AB ülkelerine
sığınmak için denizleri aşan mültecilerin sadece Suriyelilerden ibaret
olmadığı, özellikle Afrika dan gelenlerin de olduğu düşünüldüğünde AB nin
vereceği bir miktar para karşılığı kapılarını zorlayan mültecilerin tümünün
Türkiye tarafından kabul edilmesi mi söz konusu bu hususta medyaya yansıyan
haberlerde bir netlik yok. Kısacası, dünyanın hangi köşesinden olursa olsun
deniz yoluyla AB ülkelerinin kapısına dayanmış olan sığınmacılar geri iade
anlaşması gereği Türkiye ye gönderilecekse kısa bir zamanda ülkemizin
sığınmacılar adası haline gelmesi kaçınılmaz görünüyor.
Tüm bunlar gösteriyor ki, AB nin 5 yıl sonra ülkemizdeki
sığınmacılar konusunda harekete geçmiş olmasının temel sebebi insani duygularla
Türkiye ye destek vermek değil, Yunanistan ı sığınmacılardan korumak olarak
ortaya çıkıyor. Olaya bir başka açıdan bakacak olursak AB ülkeleri kendilerini
Müslüman akınından korumanın peşindeler ve bu hususta tam bir Haçlı dayanışması
sergiliyorlar. Yunanistan a ulaşmış mültecilerin Türkiye ye iade edilmesi ve
bunları Türkiye nin kabul etmesinin anlaşmanın şartı haline getirilmesinin
başka türlü izahı mümkün olabilir mi
Bu arada mültecilere yardım konusunun Türkiye ye
verilecek bir miktar para karşılığında AB ülkelerinin kendilerini sorumluktan
kurtarmaya çalışmaları maddeci yaklaşım yeni bir tezahürüdür. Türkiye
mültecilere kapılarını açarken hiçbir maddi beklenti içinde olmadığı gibi,
milyonlarca sığınmacının ülkemize gelmesinin maliyetini bilmiyor değildi.
Sadece gelenlerin insan oluşu, onların can emniyetinin sağlanması gerektiği
düşüncesi ile hareket edildi. Buna karşılık AB ülkeleri sığınmacılar kapılarına
dayanana kadar olayla hiç ilgilenmediler. ABD nin yanında Suriye nin havadan
bombalanmasına destek verdiler. Sadece AB ülkeleri değil ABD ve BM de bu konuda
gelişmeleri seyretmekle yetindi. Bu da Batıda insani duyguların yok olduğunu
gösteriyordu. Böyle olunca Türkiye ya da bir başka İslam ülkesinin Batı yı bir
başka ifadeyle Haçlıları örnek kabul etmeleri ve onlara benzemek için çırpınıp
durmaları meselenin çok daha acı bir başka boyutunu gündeme getiriyor.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken Türkiye nin mülteci krizini
AB ne giriş için bir vesile sayması, ileri sürdüğü şartların arasında AB
ülkelerine vizelerin kaldırılması, yeni fasılların açılmasını dile getirmesi
hala Haçlılarla birlikte olma isteğinin açık ifadesi olarak ortaya çıkıyor.