Filistinli direnişçilerin, Filistin halkının öz topraklarını işgalcilerden geri almak için 7 Ekim 2023’te başlattığı Aksa Tufanı operasyonu üçüncü yılına girdi.
Filistin İslami Direniş Hareketi’nin ( HAMAS) işgalcilere ağır kayıplar yaşattığı bu başarılı savunma operasyonu, düşman hatlarında derin tahribatlar oluşturdu.
Zaten uzun bir süredir Gazze’ye kapsamlı saldırı hazırlıkları yapan Siyonist cephe, 7 Ekim operasyonunu kendince fırsata çevirerek Filistin topraklarında şiddetli bir soykırım operasyonuna girişti ve iki yıldır aralıksız süregelen katliamlar silsilesini başlattı.
Havadan, karadan ve denizden topyekûn taarruza geçen İsrail’in saldırıları o derece ağırdı ki savaşın henüz ilk saatlerinde binlerce Gazzeli şehit düştü. Evler, okullar, sokaklar, caddeler, hastaneler ardı ardına bombalandı. Şimdilerde bir hayalet şehri andıran Gazze toprakları iki sene içinde 67 bin masum Müslüman’a mezar oldu.
Bütün insanlığı kendine köle yapma idealiyle yaşayan Siyonistler, savaşı sadece silahlarla yapmıyordu, propaganda ve manipülasyon silahıyla da önemli kazanımlar elde ediyorlardı.
7 Ekim’i takip eden günlerde; bir sohbet ortamında yaşadığım olay, az önce izah ettiğim konuya ilişkin ibretlik ayrıntılar içeriyordu. Muhatabım; namazında, niyazında, mütedeyyin bir kişi olmasına rağmen HAMAS’ı kıran kırana eleştiriyor ve şöyle diyordu: “Her şey HAMAS’ın yüzünden oldu, durduk yere İsrail’in topraklarına saldırdı, İsrail de karşılık verdi bak Gazze’de çocuklar ölüyor.” Merhamet kılıfına sığdırılmış bir kandırılmışlıkla karşı karşıyaydım ve savunma yapmak mecburiyetindeydim; “Birincisi” dedim, “HAMAS’ın saldırdığı topraklar İsrail’in silah zoruyla gasp ettiği öz ve öz Filistin toprakları. Bu durumda kendi toprağını kurtarmaya çalışan HAMAS, İsrail’e nasıl durduk yere saldırmış olabiliyor? İkincisi de 7 Ekim’e kadar İsrail’in Filistin’deki zulümlerinden hiç mi haberin olmadı, Filistinliler o güne dek güllük gülistanlık yaşıyorlardı da HAMAS durduk yere mi böyle bir operasyona girişti?”
Sorular ve cevaplar ardı ardına uzayıp gitti ve anladım ki Müslümanları birbirine düşman eden Siyonist propagandalar ne yazık ki kısmen de olsa başarılı olmuştu.
7 Ekim’den aylar önce İsrail tarihinin en ırkçı ve en aşırıcı hükümetinin kurulması, yüz yıldır süren kahredici işgal gerçeği, Balfour Deklarasyonu, 1948’de fiilen kurulan İsrail terör devleti, büyük felaket Nekbe, milyonlarca Filistinlinin yurtlarından zorla göç ettirilmesi, Gazze’ye uygulanan abluka ve ambargo, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesiyle yaşanan bölgesel kaos, Büyük Dönüş Yürüyüşleri, Batı Şeria’daki işgal birimleri, Kudüs ve Mescid-i Aksa’daki ibadet yasakları, El-Halil’deki Harem-i İbrahim Camii’ne yönelik provokasyonlar, İsrail hapishanelerinde terörist suçlamasıyla hayatları mahvedilen binlerce Filistinli. Bunlar, İsrail’in işlediği insanlık suçlarına dair sadece belli başlı konu başlıkları, çok daha fazlası da var.
Olayların perde arkasını irdelemeden, fotoğrafın tamamına bakmadan, “HAMAS İsrail’in topraklarına saldırdı ve Gazze bugün bu yüzden böyle” diyebilmek, ne kadar da kolay değil mi?
Haçlılara karşı milli mücadele vermiş asil bir milletin evlatları olarak topraklarının işgale uğramasının ne demek olduğunu en iyi bizim bilmemiz gerekir.
Düşünsenize 1920’lerin zorlu koşullarında İngilizler, Fransızlar ya da Yunanlar bir beldemizi işgal etmiş, yerli ahaliyi katletmiş, binlerce vatan evladımızı sürgün etmiş, yerleşimci adı altında getirdiği işgalcilerle topraklarımızı gasp etmiş, camilerimizi yıkıp yerine kiliseler dikmiş,
Bu durumda, Kuva-yi Milliye kahramanlarımızın, topraklarımıza arsızca çöken emperyalistlere karşı bir askeri operasyon gerçekleştirmesi, terör eylemi olarak mı nitelendirilecekti?
HAMAS’ın 7 Ekim’deki savunma operasyonu bu örneğe birebir benzemektedir, 7 Ekim; evleri yıkılan, toprakları çalınan, tarlaları ellerinden alınan, bilerek ve isteyerek aç bırakılan bir halkın kendi öz topraklarını işgalcilerin elinden geri alma operasyonudur.
Bedeli çok ağır olsa da, Gazzeli mücahitler 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonuyla tarihe şerefli bir iz bırakmışlardır.
Bu vesileyle Gazze şehitlerimizi bir kez değil binlerce kez daha rahmetle ve muhabbetle anıyorum…