28 Şubat Müslümanlar için bir dönüm noktasıdır. Bu gerilim şöyle ya da böyle sürüyor. Tabii bu sürecin tuhaf bir durumu var. 28 Şubat İslâmî düşünce çevreleri için bir karabasan oldu. Müslümanlar bu süreci sabırla karşıladılar. Bu, tarihlerinde bir ilk değildi. Bundan önce de benzer durumlar yoğun yaşandı.
28 Şubat’ı yapanlar bugüne kadar yargılanmadılar. Bırakın yargılanmayı tutuklamalar bile uzun sürmedi kısa zaman sonra serbest bırakıldılar. Elbette bunun gerekçelerini biliyoruz. 28 Şubat doğrudan Millî Görüş hedef alınarak yapıldı. Merhum Erbakan Hoca o zaman bir başına bırakıldı. Bunu sadece diğer partiler yapmadı, kendi partisi içindeki yol arkadaşları da Hoca’yı yalnız başına bıraktılar. Cemaatler, Müslüman gruplar süreçte sürekli Hoca’yı töhmet altında tuttular. Gerekçeleri de çok sıradandı. “Üslubuna dikkat etse olmaz mıydı ” “Din adamları, şeyhleri ve hocaları konuta davet etmeseydi ” Başörtülüler: “Bu bela Erbakan yüzünden başımıza geldi.” “Rektörlere, ‘niçin başörtülülere selâm duracaksınız’ dedi”. Milli Görüş çizgisinden ayrılmak adına bu gerekçelerin yanına, hareketin öncülerinden biri Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek, televizyon televizyon dolaşıyor, içinde bulunduğu parti için: “Kaportası dökülmüş” araba nitelemesinde bulunuyordu. Gene hareketin öncüleri: “Bundan sonra Erbakan’ın değil Turgut Özal’ın üslubunu ve yolunu takip edeceğiz. Yahudiler, Masonlar gibi bize öcü olarak gösterilenlere artık bakmayacağız. Amerikansız ve İsrailsiz olmaz. Tarihte İslâm devleti olmamıştır biz İslâm devleti ideali peşinde olmayacağız” gibi temel tezlerle yola çıkıldı. Bugün ne yazık ki ne kadar kaçılırsa kaçılsın başa gelen belâların kaynağı yukarıda sıralanan gerekçelerdir.
28 Şubat süreci ne Türkiye’de ne de İslâm coğrafyasında bitti. Hatta giderek daha koyulaşarak ve daha tehlikeli boyuta doğru evrilerek sürüyor.
Kuzey Afrika’da başlayan Arap Baharı diye nitelenen o büyük dalganın sonuçları ortada. Kaldı ki biz, bu kalemin sahibi, başkalarının güdümündeki bu dalganın Müslümanların hayrına olmayacağını ve hatta daha tehlikeli bir sürece girileceğinin uyarısında bulunduk. Böyle bir durumda nelerle ve nasıl töhmet altında tutulduğumuz unutulmuş değil.
Bangladeş’te Abdülkadir Molla’nın idamı ve sonrasındaki karabasanı unutmamak gerekiyor. Peki, ne oldu, daha büyük bir bataklığa sürüklenen Müslümanların içinde bulunduğu vahim durum ortada. Suriye bataklığına sürüklenmiş bulunan Türkiye’nin içine düştüğü durum aynı. Bu bataklıkta Türkiye de payını aldı. Farkında olunsun ya da olunmasın Türkiye’deki karmaşa bu süreçten ayrı tutulamaz. Hükümet ve cemaat çekişmesinin arkasındaki asıl nedenlerden biri de bu süreçten kaynaklanıyor. Bu, Reyhanlı patlamasıyla başladı. Gezi Parkı olayları ardında devam edenler de 28 Şubat sürecinin bir parçası. Bununla kalınmayacağı belli, çünkü taraflar geri adım atmıyorlar ve kendilerinden de oldukça emin görünüyorlar. Sosyal medya üzerinde süren savaşlar genel medyayı da içerdi. Bu giderek daha kaotik bir duruma doğru gidiyor. Çok tehlikeli bir süreç. Bu sürecin asıl sonuçları nefrete ve öfkeye dönüşmüş olması. Bundan sonrası neler olabileceğini kestirmek de güç.
Bu karmaşadan ne çıkar, neler olabilir Şu önümüzdeki birkaç ay birçok şey belirginleşir. Kaset savaşları burada durmayacağa benziyor, çok daha vahim olanların sahneye sürüleceği kaygısı da var.
28 Şubat sürecinin asıl mağduru Milli Görüş hareketidir. Onun dışında kalanlar şu güne kadar ödüllenmişlerdir. Hemen bütün taraflar böyledir.
Biz bu kirli ortamın dışında durmaya özellikle özen gösteriyoruz. Çünkü bu kirliliğe bulaşmamak en sağlıklı yol ve yöntem. Bu, haksızlığa karşı durmamak anlamına gelmiyor. Olan ve bitenleri zamanında gören bizlerin uyarılarını dikkate ve ciddiye almayanların pişmanlıklarının hiçbir anlamı yok. Bizlerin üzüntüsü bu savaşın taraflarının Müslümanlar olması. Bundan sonraki süreç çok daha zorlu geçeceğe benziyor. Müslümanlar kirliliklerle gündeme geliyorlar. Bu kara leke çok daha vahim sonuçlara gebe. Müslümanların dayanaksız olmadıklarını, onların yol göstericilerinin ve birlikte olabileceklerinin ve güveneceklerinin olduğunu bilmeleri gerekiyor.