20 MADDEDE BİRİKİM EĞİTİM KURUMLARI

Abone Ol

O gün çocuklar gibi şendik…

O gün dev gibi bir okulu gezdik…

O gün Birikim Eğitim Kurumları’nın Güneşli’deki okulunu ziyaret ettik…

Yediğimiz, içtiğimiz bizde kalsın ama neler gördük neler…

Hepsini, ama hepsini birer birer anlatacağım…

Ama baştan bir itirafımı dile getirmeme izin verin lütfen; yarım asrı geride bırakmış olan ben, ilk defa, evet evet ilk defa böyle bir okulla karşılaştım.

Müze mi desem, modern bir sergi salonu mu desem, kervansaray mı desem, medrese mi desem, külliye mi desem, çok farklı bir eğitim kompleksi mi desem… Desem de desem…

***

İşte Birikim Eğitim Kurumları’nın Güneşli’deki okulunu ziyaretimde gördüklerim, dinlediklerim;

* Bigread yarışması İstanbul finalinde dereceye girdi.

* Sultanahmet’te sokak İngilizcesi etkinliği yapıldı.

* Pupcorn ve cup kek günleri yapıldı.

* 3 Türkiye geneli, 3 taragöz, 2 de süreç değerlendirme olmak üzere 8 deneme sınavı gerçekleştirildi.

* Hafta sonu Cumartesi günleri soru çözme kampları.

* Verimli ders çalışma yöntemleri semineri.

* Sınav öncesi sabah namazı ve dua çalışmaları yapıldı.

* 1. dönemki sınav sonucunda 120 öğrenci derslerden tam puan aldı.

* Okul dergisi çıkarılıyor. Şiir geceleri iki ayrı yakada devam ediyor.

* Hafta içi ve hafta sonu kurslar yapılıyor.

* Özel ve genel kitap okuma guruplarında, 15 günde okunan kitapların tahlili velilerin evlerinde yapılıyor.

* Fidan dikiminde, 4.500 fidanı Arnavutköy’de Orman Bölge Müdürlüğü’nün belirlediği alana dikildi.

* Öğle ve ikindi namazları cemaatle kılınıyor.

* Sınıf öğretmenlerinin nezaretinde Cuma namazına camiye gidiliyor.

* Her sabah dua ile derse başlanıyor.

* Her sınıfın bir yetimi var çalışması kapsamında, 45 yetimin 1 aylık ihtiyacı temin ediliyor.

* Okul, su kuyuları açarak suya muhtaç topraklara cansuyu oldu.

* Çarşamba erkekler için, Cuma günü de kızlar için sohbet çalışmaları devam ediyor.

* Kız ve erkek öğrencilere manevi eğitim kampları düzenleniyor.

* Özel okuma grubu kampları yapılıyor.

***

Sonuç; “Önce bir gidin görün” derim ama Birikim Eğitim Kurumları’yla ilgili şunu söylemek istiyorum;

- Daha ne istiyonuz!

ÖZEL OKULLARDA ATAMA KRİZİ!

Biliyorsunuz; Şubat atamasında özel okul öğretmenlerine de başvuru ve atanma izni verildi.

Atanan öğretmenlerin bir kısmı devlet okullarına atandığı gün, çalıştıkları özel okulu bıraktı, gitti.

Bir parça insaflı olanları ise, “Bir öğretmen bulun, sonra gideyim” dedi.

Devlet, bu hatasını fark etti, Bakan imzasıyla, “İsteyen özel okul öğretmeni Eylül ayına kadar okulunda çalışabilir” dedi.

Ama maalesef bunu da devlete atanan öğretmenler, “Özel’de kaldığımız zaman, bu süre stajımızdan sayılmıyor” diyerek özel okula devam etmek istemiyor.

***

Bildiğim bir özel okulda 3 öğretmen birden ayrıldı; biri İngilizceci, diğeri müzik öğretmeni diğeri de sınıf öğretmeni.

Bu öğretmenler, “Bu çocuklar ne yapar, bu aileler ne yaşar” diye düşünmeden hemen devlete geçti.

Peki, çözüm ne

Bakanlık en azından şunu yapamaz mı; bu öğretmenlerin özel okulda yaptıkları görev süreleri stajdan sayılamaz mı

Bir “ara formül” olarak bu düşünülemez mi

ASKERİ DARBE İÇİN 3 ŞART!

Bugünlerde gazeteci-yazar Alper Görmüş’ün ‘İmaj ve Hakikat’ isimli kitabını yeniden okuyorum…

Kitabın en çarpıcı bölümlerinden biri, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in, günlüğüne darbe yapmak için gerekli ön şartları da sıralamış olması...

Aynen Orgeneral Bedrettin Demirel’in 12 Eylül askeri darbesinden sonra, “İhtilalin olgunlaşması için 2 yıl bekledik ama çok kan döküldü” ifadesinde olduğu gibi…

Özden Örnek’e göre askeri darbe için şu 3 maddenin yerine getirilmesi şart;

“Bir ihtilal için zeminin hazır olması gerekir, yani halk ihtilali istemelidir. 12 Eylül’de olduğu gibi ordu niye duruyor, ne zaman müdahale edecek gibi başlıklar basında yer almalıdır. İkincisi önceki ihtilallerde olmayan bazı özellikleri bugün yaşıyoruz. Ekonomimiz çok bozuk ve tamamen dışa bağımlı. Eğer dışardan kredi alamazsak ekonomimiz çökebilir ve halk büyük sıkıntı yaşar. Bunun sorumluluğunu almaya hazır değiliz. Bir diğer konu da ABD. Bundan önceki darbelere destek vermesine rağmen bugün AKP’ye destek veriyor. Onların istemediği bir darbe veya hükümeti idame etmek çok zordur. Yani ABD’ye rağmen bu işlem olmaz. Diğer bir konu, TSK içerisindeki birlik sağlanmış mıdır Eğer bir ayrım varsa sonumuz tam bir felaket olacaktır…”

***

Kitapta yer alan bilgilere göre; Özden Örnek, eski Dışişleri Bakanlarından Coşkun Kırca ile gazeteci-yazar M. Ali Kışlalı’nın ziyaretlerine de yer vererek çok ilginç şu paragrafa da imza atmış: “Her iki ziyaretçi de cumhuriyetçi ve TSK’yı destekleyen yazarlar. Kırca 76 yaşında. O kadar duygulu hale gelmiş ki benim yanımda olayları ve son durumu anlatırken iki kez ağladı. Yeni bir anayasa hazırlamış, ondan bir kopya getirmiş, aldım. Kışlalı da efendi bir insan. Her ikisi de bana, ‘Zaman geçiyor ve her gün daha kötüye gidiyoruz. Ne yapacaksanız yapın, yoksa geç olacak!’ mesajını verdiler.”

***

Son söz: En kötü sivil idare en iyi (iyisi de olur mu ki!) askeri darbeden daha evladır… Nokta.

BU ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZ!..

“Hiçbir şeyden habersiz / Oynayan şu çocuklar / Yarının büyükleri / Bugünkü tomurcuklar…”

1980’li yıllarda, İmam Hatip Lisesi’nde okurken, Erzincan Vakıf Öğrenci Yurdu’nun Duvar Gazetesi yöneticisi olarak, yukarıdaki şiiri yazmış ve yayınlamıştım.

Her zaman söylediğim şu: Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız çok iyi yetişmeli. Manen ve madden…

***

Şişli AGD Temsilcisi sevgili Abdullah Uğur’un, “Çocuklarla, gençlerle kahvaltı yapacağız, gelir misin ” davetine dayanamadım, gittim.

İyi ki gitmişim. Miniatürk’teki harika kahvaltıdan sonra yemek duası eden ortaokullu evladımız beni nasıl mutlu etti, anlatamam.

Daha sonra abilerinin eşliğinde oyunlar oynadılar, yarışlar düzenlediler ve hepsinden öte burcu burcu tarih kokan mini eserleri daha yakından gözlemlediler ve dinlediler.

Evde bile aile bireylerinin yan yana gelip bir şey konuşamadığı, paylaşamadığı bu garip dönemde, Anadolu Gençlik Derneği’nin (AGD) gençleri böylesi kültür gezilerinde bir araya getirmesi, getirebilmesi zaten başlı başına bir zenginlik, başlı başına bir başarı…

Buradan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve öteki ilgili yetkililere şu çağrıyı yapmak istiyorum;

-Lütfen, benzer etkinliklerde AGD’nin önünü açın! İmkânlarınızı bu gençlere sunun! Ve bunu “siyasi birtakım hesaplar içine girmeden” yapın! Göreceksiniz ki, siz de ziyadesiyle bundan mutlu ve bahtiyar olacaksınız…

Benden söylemesi…

NOT: Bugün, 22 Şubat 2016, Pazartesi  1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!