İsa Eser… Saadet Partisi İstanbul/Ataşehir Eğitim Birimi Başkanı.
* 1959 Kayseri doğumlu. 1977’de Kayseri Fevzi Çakmak Lisesi mezunu.
* İstanbul Üniversitesi Fiziki Coğrafya Bölümü mezunu.
* Fatih Camii Külliyesi’nde bulunan Vakıf Öğrenci Yurdu’nda kaldı.
* Yüksek lisansını Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde, “İstanbul’un Su Problemi ve Çözüm Yolları” konulu tezi ile tamamladı.
* Başından beri Millî Görüşçü ve Millî Gazete sevdalısı.
* 1996-1999 yıllarında Tuzla belediye başkan yardımcılığı görevinde bulundu.
* 1999 Mart mahallî idareler seçimlerinde Kayseri’nin Mimar Sinan beldesinde Fazilet Partisi’nden belediye başkanı seçildi.
* Fazilet Partisi kapatılınca Saadet Partisi’nde siyasete devam etti.
* 2003 yılında emekli oldu.
* 2007 milletvekili seçimlerinde Saadet Partisi Kayseri’den 3. sıradan milletvekili adayı oldu.
* 2006 ile 2008 yılları arasında iki yıl Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Kadıköy ilçe başkanlığı yaptı.
* 1978 yılında merhum Recai Kutan’ın imar ve iskan bakanı olduğu dönemde, henüz öğrenci iken, Nazım İmar Planı Müdürlüğü’nde çalışmaya başladı. Daha sonra bu müdürlük İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlandı.
* Refah Partisi zamanında rahmetli Ali Yılmaz Örnek (mimar ve hukukçu) ile Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar Danışmanlığında çalıştı. Aynı zamanda 1/50000 nazım imar planında plancı olarak görev yaptı.
***
Bütün bunları neden yazdım?
İsa Eser, geçenlerde bana bir gazete kupürü yolladı.
Bu sıradan bir gazete kupürü değil, 1977 yılı Mart ayına ait Millî Gazete’mizin bir kupürü.
Bir makalenin yer aldığı Millî Gazete kupürü.
Makaleyi kaleme alan, İsa Eser.
Lise 3. sınıf öğrencisi ve henüz 18 yaşındayken kaleme alıp Millî Gazete’ye gönderdiği bir makale.
Makale hakkında da biraz bilgi vereyim:
* Makalenin adı; MİLLÎ HAMLE. Altı paragraftan oluşuyor.
* Konusu, Türkiye’nin sanayileşmesi ve kalkınmasında Millî Selamet Partisi’nin (MSP) kurduğu fabrikalar yani Ağır Sanayi Hamlesi…
* Makalenin tümü çok hoş ama şu cümleye bakar mısınız; “Türkiye’de milli kaynaklarla kendimizin olan fabrikalar bulutlara kadar yükseliyordu. Millî Selamet kervanı Anadolu’yu adım adım taramış, ağır sanayi kurarken fabrikaları Anadolu köylüsünün harmanının yanına yapmaya karar vermişti…”
* Makalenin tümü tam bir manifesto! Tebrikler…
NASIL YANİ, SIRBİSTAN’I MI ÖRNEK ALACAĞIZ!
Sırplar, Sırbistan denilince ilk aklımıza gelen Bosna katliamı!
Irkçı Sırplar, 1992 yılında Bosna Hersek topraklarını işgal etti.
Bosna Hersek halkı, dini ve milli kimliklerini korumak için Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç önderliğinde destansı bir bağımsızlık mücadelesi başlattı.
3 yıl boyunca Bosna halkı soykırıma ve zulümlere maruz kaldı.
11 Temmuz 1995 tarihinde Bosna Hersek, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın gördüğü en büyük katliama şahit oldu.
Srebrenica’yı korumakla görevli Hollanda askerleri on binlerce Bosnalı Müslüman’ı Sırplara teslim etti.
Sırpların saldırısı sonucu 11-12 Temmuz’da 8.372 Boşnak katledildi.
Avrupa, bu soykırımı sadece izledi.
İslâm ülkeleri etkili olamadı. Tıpkı Gazze soykırımında olduğu gibi.
Erbakan Hoca’nın Bosna halkına, Aliya İzzetbegoviç’e verdiği destek ve ortaya koyduğu tavır, tutum ise hâlâ belleklerde.
İşte bu yüzden Sırplara karşı millet olarak oldukça mesafeliyiz…
***
Fakat şuna ne diyeceksiniz?
Sırbistan Başbakanı Milos Vucevic, bir süredir devam eden protestolar nedeniyle istifa ettiğini duyurdu.
Kasım ayında Sırbistan'ın ikinci en büyük şehri Novi Sad'da tren istasyonunda beton sundurmanın çökmesi sonucu 15 kişinin öldüğü kaza sonrası hükümete yönelik protestolar başlamıştı.
Vucevic, bu istifayla kitlesel protestoların ülke geneline yayılmasından bu yana görevinden ayrılan en üst düzey yetkili oldu.
Soru şudur;
Bu istifa müessesesi neden bizde işlemiyor?
* Pamukova’da hızlı tren kazası oldu, çok sayıda insanımız hayatını kaybetti. Bir yetkili istifa etti mi? Hayır!
* Soma maden faciası yaşandı. Bir yetkili istifa etti mi? Hayır!
* İliç Altın Madeni faciası yaşandı. Çok sayıda çalışan hayatını kaybetti. İstifa eden bir yetkili oldu mu? Hayır!
Örnekleri artırmak mümkün…
* Son olarak Bolu’da otel yangınında 80’e yakın canımız hayatını kaybetti. Aradan kaç gün geçti. Bir yetkili de çıkıp “sorumluluğu üstleniyorum” diyerek istifasını verdi mi? Hayır!
İstifa müessesesi bizde neden işlemiyor? İşte bunu anlamak zor!
TRUMP’IN İPİYLE ASLA KUYUYA İNİLMEZ!
İsrail Devlet Televizyonunun şöyle bir iddiası yansıdı; “Trump, Suriye’deki ABD askerlerini çekme niyetinde olduğunu Tel Aviv’e bildirdi!”
Birkaç açıdan irdelenmesi gereken bir demeç.
Birkaç maddelik yoruma muhtaç bir değerlendirme. Şöyle ki;
1) ABD Başkanı Donald Trump, daha önce de benzer demeçler vermişti. Suriye’ye ilişkin önceki başkanlık döneminde de çok farklı sözler sarf etti. Ancak hiçbirini yerine getirmedi. Sözleri farklıydı ama icraatları yine “derin ABD”nin eseriydi.
2) Trump, bu dönem henüz başkanlık koltuğuna oturmadan eli kanlı katil Netanyahu’ya ağır hakaretlerde bulundu ama hemen sonrasında Netanyahu ve ailesini ağırladı, ardından da İsrail’e silah satışına onay verdi.
3) Şu bir gerçek ki; ABD hiçbir zaman ne Irak’tan ne de Suriye’den kesinlikle çekilmez. Zira, bu bölgede olmasının kendi karanlık planları çerçevesinde çok sebebi var ama iki nedeni önemli; İsrail’in güvenliği ve Vadedilmiş Topraklar hedefi ile petrol. Bu iki faktör var oldukça ABD de bu bölgede her daim olacaktır. Ta ki, İslam ülkeleri gerçek anlamda İslam Birliği’ni kuruncaya dek!