10+25+1+4+1+9+1+8= Nereye kadar?

Abone Ol

- Şırnakın Beytüşşebap ilçe merkezinde polis karakoluna teröristler tarafından silahlı saldırı düzenlendi. 10 güvenlik görevlisi şehit oldu.

- Afyonkarahisardaki Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlasında patlama meydana geldi. Nedeni hâlâ anlaşılamayan patlama sonucu 25 askerimiz şehit oldu.

- Şemdinlide çatışma: 1 şehit... 6sı asker 9 kişi yaralandı.

- Hakkari-Çukurca karayolunda yola döşenen patlayıcı, askeri aracın geçişi sırasında patlatıldı. 4 asker şehit oldu, 5 asker yaralandı.

- İstanbulda karakola canlı bomba saldırısı. Patlamada, bir polis şehit oldu.

- Şırnakta askerleri taşıyan minibüsün şarampole yuvarlanması sonucu meydana gelen kazada korucu olan şoför ile 9 asker şehit oldu.

- Eşkıya, Şemdinli Derecik Jandarma Taburuna eş zamanlı ateş açtı.  Çıkan çatışmada 1 güvenlik görevlisi şehit oldu.

- Ve son olarak dün sabah saatlerinde gelen acı haber... Bingöl Karlıovada çevik Kuvvet ekiplerini taşıyan servis aracının geçişi sırasında yola döşenen mayın patladı. Saat 10:15 sıralarında meydana gelen patlamada ilk belirlemelere göre 8 polis şehit oldu, 9 polis de yaralandı.

10 25 1 4 1 9 1 8= 59

Üç hafta içinde muhtelif tarihlerde (kronoloji tutmadım) 59 ailenin ocağına daha ateş düştü.

Baştan şunu söylemek isterim; 50 yaşına merdiven dayamış ve gündemi de sıkı takip eden bir gazeteci olarak hiç "verdiğimiz şehit sayısına ters orantılı bir sessiz, duyarsız, umarsız, gayri ciddi bir ortam daha yaşamadım, görmedim...

Merhum Adnan Menderesin, yine bir 17 Eylül günü, darbeci askeri cunta tarafından idamıyla ilgili  izlenimlerini aktaran bir İngiliz gazetecinin şunu yazdığı rivayet olunur: "Ben halkı tarafından bu kadar sevilen ve idam edildiğinde aynı oranda sessizliğe bürünen başka da bir halk görmedim."

Çok kısa bir süre içinde 60 şehit vereceksin, bunun karşılığı sadece açıklamalar ve hainler hak ettikleri cezayı bulacaklar türünden replikler midir

Başka bir şeyler de yapmak gerekmez mi

Hani o hiç akıllardan geçmeyen ihtimalleri de artık bir masaya yatırmanın zamanı gelmedi mi

Demokratik ortamda açıklamaların ve kuru demeçlerin yanında yapılması gerekeni yapmayıp erteleyenler yarın tarih huzurunda, gelecek nesillere nasıl hesap verecekler acaba

Eşkıya Kürt halkını bitirmek mi istiyor

Terör örgütü güvenlik güçlerine saldırarak neyi hedeflemektedir

Madde madde gidelim de kafalar karışmasın;

Madde 1: Yıllarca ıssız sessiz, sarp dağlarda üstelik de silahlı olarak barınmak ve saldırılarda bulunup yeniden ormanlar arasında gözden kaybolmak kolay bir iş değil. Dış destek olmadan böyle bir gücün varlığını sürdürmesi imkan dışı...

Madde2: 1980li yılların az öncesinde ideolojik bağlamda başlayıp, 1984ten sonra da silaha sarılanların bugüne kadar işledikleri tez şu: Kürt halkını hak ettiği konuma taşıyacağız, ezdirmeyeceğiz, sindirilmesine müsaade etmeyeceğiz... İyi de her saldırıdan sonra güvenlik güçlerinin de haklı olarak karşı cevap vermesinden en çok etkilenen ve dağları delik deşik olan bölge neresi Gelişmiş, refah düzeyi artmış bir bölge, Kürt halkının geleceği için de bir sigorta, garanti değil de nedir O zaman şu soruyu sormak lazım: Eşkıya bu saldırılarla neyi amaçlıyor, gerçekte

Madde 3: Terörün Türkiyeye maliyeti hususunda bugüne kadar çeşitli rakamlar telaffuz edildi. Kimi 300 milyar dolardan söz etti. Kimi daha az.

Örneğin, Bakan Binali Yıldırım, 1984-2011 arasında geçen 27 yılda terörle mücadele için doğrudan yapılan harcamaların 300 milyar dolar, dolaylı harcamaların ise 700 milyar dolar, toplam maliyetin 1 trilyon dolar olduğunu ileri sürdü.

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsünden Prof. Dr. Servet Mutlu ise, 1984-2005 yılları arasında terör kaynaklı doğrudan ekonomik maliyetin 72.34 milyar YTL ya da 53.95 milyar Dolar olduğunu ileri sürdü.

Her neyse... Rakam az ya da çok. Ama bir maliyeti hem de devasa bir maliyeti olduğu aşikâr. Peki, bu bütçe teröre aktarılmasaydı nereye gidecekti Bu bölgenin kalkınmasını istemeyenlerin, Kürtlerin her gün biraz daha fakirleşmesini arzu edenlerin, bu halkın gerçek temsilcisi olduğunu söylemek doğru olur mu

Sırrı Sakıkın da acısını paylaşmak...

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın oğlu Sidar Sakık Ankarada babasıyla birlikte yaşadığı evlerinin balkonundan atlayarak intihar etti.

25 yaşındaki Sidar zaten içine kapanık bir delikanlı idi. Annesinin ölümünden sonra daha da kapandı içine.

Sırrı Sakıkla TBMM kulislerinde oturup çay içmişliğim vardır, gazetecilerle iletişimi her daim açık olan bir parlamenterdir Sırrı bey.

Buradan kendisine öncelikle başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Tamam, Sırrı Sakık, PKKya terör örgütü demeyen, diyemeyen, terör örgütü mensuplarıyla kucaklaşan bir siyasi partinin milletvekilidir. Bu tavır ve tutumlarını kabul etmek mümkün değil.

Ama bu son olay tamamen insani bir olaydır ve unutmayalım Sırrı Sakık da bir babadır. Buradan yola çıkarak sosyal medyada, "Gör bakalım evlat acısı nasılmış!" diyenlere da katılmıyorum.

NOT:  Bugün 17 Eylül 2012 Pazartesi... Uyan da balığa gidelim... 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 8 ay 17 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Takipçisiyiz...