Kuranı tanımak yazıları sebebiyle birkaç gündür ekonomiyi ihmal ettik... KURAN ana kaynağımız olduğuna göre zaman zaman onun üzerinde de durmamız gerekiyor... Bu yazılarımıza gelen olumlu tepkiler ise bizleri ayrıca sevindirdi...
Bugün ekonomiye bakalım ve şöyle bir giriş yapalım: Ekonominin yönünü, ekonominin gidişatını görmek aynı zamanda her şeyi veya çok şeyi görmek midir .. Doğrusu bu soru/sorun bana üzerinde durmamız gereken bir soru/sorun gibi geldi; siz ne dersiniz ..
Birkaç gündür 2011 yılında yazdığım yazıları kitaplaştırıyorum... Geçen yıl Şubat ayında yazdığım yazının son kısmı dikkatimi çekti, tekrar hatırlayalım; aynen şöyle:
"28 Şubat 1997den sadece dört yıl sonra meşhur "21 ŞUBAT KRİZİ" patlamıştır. / Bugünkü Millî Gazetede (06.03.2011) hem birinci sayfada, hem de yedinci sayfada, hemen benim köşe yazımın kenarında geniş bir haber var; başlığı şöyle: / 28 Şubatın (sadece) "FAİZ" faturası 330 MİLYAR LİRA!"
Neden dikkatimi çektiğine biraz açıklık getireyim. Darbeleri Araştırma Komisyonuna konuşan eski Başbakan Tansu Çiller dedi ki: "28 Şubat bir darbedir ve bir süreçtir... 28 Şubatta asıl bedel millete çıkmıştır... Bütün batan bankaların, krizin toplam bedelinin 251 milyar TL olduğu resmi kayıtlara geçmiştir... Bu rakam o günün millî gelirinin 1,5 katıdır... 251 milyar TL olan krizin bedeli millete çıkarıldı. 2 milyon kişi işsiz kalmıştır..."
10 YILDA SADECE DEVLETİN FAİZE ÖDEDİĞİ RAKAM 540 MİLYAR TL!
Evet...
28 Şubat 1997den sonra malum hükümetler geldi ve dört yıl sonra meşhur "21 ŞUBAT KRİZİ" patlak verdi... Ardından "FAİZ ve IMF dünya gerçeğidir!" diyenler iktidara geldiler ve "FAİZCİ EKONOMİ POLİTİKALARI" ile 10 yıldan beri iktidardalar...
Peki, geçen 10 yılda "FAİZCİ EKONOMİ POLİTİKALARI" ile ne oldu ..
Bir açıklama ve yorum şöyle: "28 Şubatın maliyeti 251 milyar TLymiş... Son 10 yılda BDPS nedeniyle SADECE DEVLETİN FAİZE ÖDEDİĞİ RAKAM 540 MİLYAR TL. Yani 2 tane 28 Şubat ediyor. Üstelik KRSyle halka giydirilen deli gömleği hariç..."
Bu açıklamayı alanının uzmanı Prof. Dr. Gültekin Çetiner yapıyor...
"BDPS" NEDİR .. "KRS" NEDİR ..
Bu açıklamadan sonra "BDPS" ve "KRS"nin ne olduğunu anlamak farz oldu.
BDPS, "BORCA DAYALI PARA SİSTEMİ"nin kısaltılmış hâlidir. Tüm insanlığı köleleştiren, devletlerin devlet olma erkini ellerinden alıp bankalara teslim eden bugünkü bankacılık sisteminde para üretme mekanizmasının kısa adıdır.
İnsanlar paranın nasıl üretildiğini bilmiyorlar, üretilen parayla nasıl köleleştirildiklerinden haberleri yok. Sanıyorlar ki parayı devletler üretiyor. Hayır! Paranın yüzde 10luk kısmını devlet borçlanma ihaleleri süreçleriyle DEVLET TAHVİLİ/HAZİNE BONOLARI/SUKUK dediğimiz borç belgeleriyle bankalara borçlanarak üretiyor.
Paranın geriye kalan yüzde 90lık kısmını ise bankalar "KISMİ REZERV SİSTEMİ" (KRS) ile havadan üretiyor. İnsanlar kredi çektiklerinde birisinin yatırdığı parayı borç olarak almıyor. Bankalar bu parayı kredi vererek anında sanal olarak üretiyor.
Bankaların yeni para üretmesi bilgisayardaki birkaç tuş hareketinden ibaret... Ancak havadan ürettikleri bu paranın FAİZ/KÂR payını sizden alarak servetleri sürekli kendilerine aktarıyorlar...
Bankalar KRSyle ekonomilerde paranın en az yüzde 90ını havadan üretiyor!..
Havadan ürettiği bu paranın bir de FAİZ/KÂR payını alıyor!..
BU "FAİZLİ ZALİM SÖMÜRÜ DÜZENİ" BİTMELİ DİYORSANIZ, BDPS VE KRSYİ ÖĞRENİP ETRAFINIZDAKİ HERKESE ANLATMALISINIZ...
Prof. Dr. Gültekin Çetinerin ufuk açıcı açıklaması, tavsiyesi ve uyarısı böyle.