ERBAKAN, ülkemizde ve dünyada “zalim düzen” var, tek çare “ADİL DÜZEN” dedi, hayatı boyunca; dedikleri gün geçtikçe daha da anlaşılır hâle geliyor… Anlayan ve gereğini yapanlar çoğaldıkça sorun çözülecek… Bugün, iki anlayandan aktarma yapacağım…
Zulüm düzenini güçlendirmek
“Başkanlığı (BAŞKANLIK SİSTEMİ) çözüm zannediyorlar. / Ne değişecek? / Sistem, düzen “Kur’an düzeni” olmadıktan sonra, başta kim olursa olsun sonuç değişmez.
“Merkezi yönetim” zulmün en büyük aracıdır. Ankara’dan tüm Türkiye hakkında kararlar almak, işletmelerin kapı genişlikleri, merdiven yükseklikleri, kazan dairelerinin milimetrik olarak ne kadar olacağına karar vermek, personellerine vereceği ücretin bütün ayrıntılarına karışmak, bunun için de sayısız memur istihdam edip bunun için sürekli vergiler üretmek ve bu kısır döngü tam bir “zulüm düzeni”dir. / “Merkezi yönetim” bu ciddi sıkıntıların sebebi iken, bu yönetimi daha da merkezileştirmek sıkıntıları daha da artıracaktır.
Kur’an ile ilgileneceklerine, çözümleri Kur’an’da arayacaklarına, dünyanın en kötü düzenine doğru gidiyorlar. Komünizmde patron devlettir ve masraflar devlete aittir. Kapitalizmde devlet patrona karışmaz, masraflar patrona aittir. Mevcut düzenimizde ise devlet komünizmdeki gibi her şeye karışır, şu şekilde yapılacak, bu şu şekilde yapılacak, buna şu maaşı vereceksin, şuna bu maaşı vereceksin der ama masrafları da sana yıkar! Tepene müfettişler gönderir, sürekli cezalar yazarlar, yönetmeliklerle yasaklar koyar bakanlar, yasaklar yalnızca kanunla konabildiği halde. / Mevcut düzenler içindeki en kötü düzeni daha da güçlendirecek hamleleri yapıp da bunun en büyük kurtuluş olduğunu iddia etmeleri ne kadar da üzücü. / Daha acısı da merkezdeki başkanın her şeyden haberdar olduğunu zannedip aslında hiçbir şeyden haberdar olmaması. / Bundan daha acısı da Erdoğan’ın yerine bir gün tepemize hiç de beklemediğimiz, iyi görünen ama aslında en ciddi zulümleri yapabilecek olan bir başkanın gelmesi ihtimali. / Allah bizi korusun ve hayırlısı ne ise onu eylesin.” Hepsi bu kadar! Aklıselim sahiplerine bu kadarı da yeter ama...
Kaynak: Dr. Lütfi Hocaoğlu, Adil Düzen Dergisi, 397. sayı, 22.01.2017.
***
Bürokratik oligarşinin ‘zaferi’
Evet, ikinci yazının başlığı aynen böyle! Yazı taze, geçen hafta yazıldı (18.01.2017) ve yazan da eski bir bürokrat; eski Anadolu Ajansı bürokratı. (Bilgi aynen şöyle: 3 Ağustos 2011 tarihinde Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür olarak atanan Kemal Öztürk, 3 yılı aşkın süre bulunduğu görevinden 1 Aralık 2014 tarihinde istifa etmiştir!)
Yazı şöyle başlıyor: “‘İstanbul ekibi’... 2002 yılında AK Parti’nin seçim zaferinden sonra Erdoğan’ın İstanbul’dan bizzat getirdiği ya da o süreçte oradan gelen ekibe Ankara’dakiler ‘İstanbul ekibi’ derdi. / Bu gelen ekipten, 2 başbakan, onlarca başbakan yardımcısı ve bakan, yüzlerce çok stratejik yerlerde görev yapan siyasetçi ve üst düzey bürokrat çıktı. Türkiye’nin bugün sahip olduğu reform ve büyük projelerde, Erdoğan’ın etrafında kümelenmiş bu İstanbul ekibinin çok büyük katkısı vardır. / Ankara’nın sevmediği reformcu ekip / İstanbul ekibi, klasik Ankara bürokrasine hiç benzemiyordu. Daha özgür, daha vizyoner, daha iş bitirici, risk alan, dünyayı bilen ve hızlı hareket eden bir ekipti. / Bu yüzden reformcu ve yenilikçi tutumlarını bulundukları her yere yansıtırlardı. Sonuç odaklı çalışırlardı. ‹Kadro, ek gösterge, makam, kıdem tazminatı, emeklilik› gibi bürokrasinin zikirlerinde sık tekrar ettiği kavramları bilmez, hoşlanmazlardı ayrıca. / İstanbul ekibi, bir başarı hikâyesinin, peşindeydi. Devrimciydi. Devletin işletme sisteminden, bürokrasinin iş yapma biçimine, yemek yeme alışkanlığından, şaka yapmaya kadar, her konuda Ankara’da devrim yapmaya başladılar. / Devlet organizması, bünyesine yeni giren bu yabancı ekibe karşı direndi. Yaptığı tüm reform ve yeniliklere karşı çıktı, engellemeye çalıştı. Bunu klasik Ankara bürokrasisi eliyle yaptı. Hem de her yolu deneyerek...” (15 yıllık bu hikâyenin devamı gelecek yazıda...)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.