Bu yazım, işsizlere, işten çıkarılanlar, iflas edenlere, evin kirasını, elektrik parasını, su parasını… veremeyenleredir.
Cuma günü namaz sonrası cami önünde tanımadığım bir adam yanıma gelip “Hocam, battım. İntihardan başka beni hiçbir şey kurtaramaz” dedi.
Dilim tutuldu. Karşı kaldırımda üç arkadaşımın beni bekliyor olduğunu gördüm. Onlardan biri iflas etmişti. Üçü, ne konuşuyorlar bilemem ama ağızları gülmekten dudakları kapanmıyor.
İntiharı düşünen adama onları gösterdim ve şunu tanır mısın” dedim “Tanırım” dedi.
“Onun iflasımı daha ağır seninki mi” dedim.
“Onunkisi daha ağır” dedi.
“Git ve onunla görüş”
İflas ettiği halde neşesinden bir şey kaybetmeyenle sonra görüştüğümde “Onu ikna ettim” dedi.
12 Eylül 1980 darbesinde çok değerli hizmetleri olan İmam-Hatip okulu müdürü açığa alınır.
Hiçbir kurumda maaşlı olarak çalışmayan, dikili bir ağacı, teyemmüm yapacak bir toprağı olmayan ağabeyi, kardeşini ziyarete gider.
Ağabeyinin ifadesiyle “Müdür kardeşimin ağzını bıçak açmıyordu.
“Gardaşım ne oldu? Dedim.
Ağabey, beni açığa aldılar.
Ağabeyi, “O ne demek?
Maaşın dörtte birini vermiyorlar”
“Ulan gardaşım, ben, altmış yıldır açıktayım. Senin şu bir haftada taşıdığın üzüntüyü ben altmış yılda yaşamadım. Kalk, eline bir kalem ve defter al ve benim iman tarifimi yaz:
“Yer demir olsa (Yani yerden sebze, meyve ve su çıkmasa)
Gök bakır olsa (Yani gökten bir damla su inmese)
Ev, tamtakır olsa (yani damla su ve ekmek kırıntısı bulunmasa)
Şehrin bütün çocukları senin olsa, bu çocuklara öğle yemeğinde ne yedireceğim diye üzülürsen imanına zarar gelir. Onları yaratan rızk garantisini de veriyor Kur’an-ı Kerim’inde.
Sen çalışmakla memursun, üzülmekle değil” der ve hemen bir çuval unla bir çuval şeker alır ve müdür kardeşinin evine bırakır. Müdürün yüzünün güldüğünü görünce, kardeşine “Una olan güvenin, Allah’a olan güveninden fazla senin” der ve çıkar evden.
Maaşın azalmasından değil, iman zafiyetinden endişe edelim.
Mal kaybettim, iflas ettim üzüntüsünden fazla olsun ibadetimizden iflas veya iman zafiyetimiz.
Maaşıma zarar verdim telaşına kapılmayalım, Allah’a kul olacağım yerde kula kul oldum telaşıyla dertlenelim.
18. yüzyılın başlarında Şair Şehid’i, kışla baharın tartışmasını yapmış, önce kışın yerin donması, havanın dondurmasından bahsettikten sonra yerden sümbül, nergis, lale ordularının çıkışını bahar yellerinin esişini, ılgıt ılgıt eriyen karların yerinden çiçekler çıkışını anlatan şiirinde:
“Cebhe vü cûşına müstaġrak olup ser-tâ-pâ
Yer demir gök bakır olmışdı toñup cûy u bihâr”
*Kışın+ görüntü ve haşmeti karşısında baştan ayağa donan ırmak ve denizler çaresizlik içinde boğulmuştu.” (“DİVAN ŞİİRİNDE İKİ YER DEMİR GÖK BAKIR ŞİİRİ” Metin HAKVERDİOĞLU, Abdullah ÇELİK”
Şair, Yokluğu çaresizliği “Yer demir gök bakır” deyimiyle ifade ediyor.
Tenimizi, canımızı, demiri, bakırı, havayı, kışı, baharı yaratan, yaşatan ve yöneten, rızkımızın da garantörüdür.
Buyurun onu okuyun ve dinleyin:
“Yeryüzünde kıpırdayan hiç bir şey yoktur ki rızkı Allah’a ait olmasın. Onların duracak yerlerini de, emanet bırakıldıkları yeri de bilir. Hepsi apaçık bir kitaptadır.” (Hud süresi ayet 6)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.