Millî Gazete’mizden söz etmeye devam edeceğim; dünden devam olarak…
Neden? Nedeni her dikkatli ve arif olan Millî Gazete okuyucusunun malumudur, arife de tarif gerekmez ama yine de bazı tarifler yani hatırlatmalar yapayım, çünkü Kur’an da hatırlatmayı tavsiye ediyor: “Ve zekkir fe inne’z-zikrâtenfeu’l-mu’minîne / Ve sen öğüt verip hatırlat, çünkü öğütle hatırlatma müminlere yarar sağlar.” (ZâriyâtSûresi 55. ayet)
Millî Gazete’den sonra diğer gazetelere de baktım ama “ROCKEFELLER ÖLDÜ! DARISI SİSTEMİNİN BAŞINA” şuurundaki Millî Gazete haberini diğer hiçbir gazetede göremedim. Adnan Öksüz ise daha önemli bir şey yapmış, “Rockefeller Ailesi’ni deşifre eden adam: Erbakan!” başlıklı yazısında, bilinmesi gereken pek çok detayları vermiş… Diğer bazı gazetelerde ise bu bilgilerin sadece bir kısım kırıntıları var, hepsi o kadar! Acaba neden?!.
Millî Gazete’deki köşemde bendenizin hatırlatması neydi; tekrar hatırlayalım:
‘“Her nefis ölümü tadacaktır” diyor, KUR’AN; ölümü tatması mukadder fanilerin kurduğu “faizli zalim sömürü düzeni” de bir gün ölecek yani sona erecek ve onun yerini KUR’AN DÜZENİ yani “ADİL DÜZEN” alacaktır…’
“ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜNYA DÜZENİ (ADD)” her şeyden önemlidir, “GİZLİ DÜNYA DEVLETİ (GDD)”nin de biricik alternatifidir…
Bugünkü günlük okumalarımdan aklımda kalan iki şey daha. Birincisi, Kemal Öztürk’ün “Dosttan, düşman yaratmak” başlıklı yazısından. Başbakan, eski bakanları toplamış ve konuşmuşlar, K.Öztürk de izlenimlerini yazıyor: “Otuza yakın eski bakan, farklı konularda konuştu ama hepsi ortak bir noktaya vurgu yaptı: Kirlenmiş, ötekileştiren, nefret yayan, korkutan, AK Parti’ye ait olmayan kötü bir dilden şikâyet ettiler. Basında, sosyal medyada AK Parti’yi savunduğunu iddia eden ama en çok da AK Parti’nin ana omurgasında yer alan insanlara saldıran lejyoner ekibiydi şikâyet ettikleri… (…) Dostlarının, yol arkadaşlarının, dava arkadaşlarının yarı serzeniş, sitemkâr sözleri, Binali Bey’i de üzdü. Ama o, üzüntüyle kalacak bir koltukta oturmuyordu işte. Başbakan olarak duruma müdahale edeceklerden biri kendisiydi. “Müdahale ediyoruz, edeceğiz ama biz de bazen söz geçiremiyoruz” dedi. (!!!)” (Y.Şafak)
İkinci hatırlatmama gelinirse, birinciyle bağlantılı olabilecek bir hatırlatma:
“NEDEN ACABA? / Dikkatinizi çekiyor mu?.. / ANAR, GENAR, MAK ve ANDY-AR daha önceki seçim ve referandum öncesinde her hafta en az bir sonuç açıklardı… / Başkanları ekranlara çıkar… / Ya da Hükümet’e destek veren gazetelere demeçler verir:/ İktidar partisinin kesin seçim zaferini müjdelerlerdi…/ Bu referandum öncesindeyse hiç araştırma sonucu yayımlanmıyor… / Neden acaba?..” (Gazeteciler.com’dan Yakup Murat soruyor)
Neyse… Biz en iyisi KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmamızda kaldığımız yerden kendi gündemimiz ile devam edelim: ‘İnsanlar, kendi içtihatlarına göre hareket etmeleri, sonunda kendilerinin sorumlu olmaları, hesabı kendilerinin seçtikleri hakemler huzurunda vermeleri şeklinde yaratılmışlardır. Kimse kendi görüşünü başkasına dayatmaz. Müşriklerin özellikleri kendilerinin inandıkları kimselere herkesi inandırmaya çalışmalarıdır.
Şimdi başkanlık sistemi mi, parlamenter sistem mi; ihtilaflı konudur. Ben birisini tercih edebilirim ama benim tercihim mutlaka doğrudur diyemem, bana göre bu doğrudur derim. Karşı tarafın görüşlerine de benim görüşüm kadar saygı gösteririm. Birlikte hareket etmez, gerekirse hakemlere veya ortak vekile gidebiliriz. Batılılar ise ekseriyete giderler ama herkes sonuca boyun eğer; ‘Mademki ekseriyet böyle istedi, doğru imiş’ derler.
Şimdi ne yapılıyor? / Kılıçlar çekilmiş, herkes benimki doğru diyor. / İktidar baskı yapıyor, muhalefet direniyor. / Ben ne yapıyorum? (…) Bu yapılana karşıyım.
Oysa onlar ne yapıyor? Erdoğancı olduklarını iddia edenler Erdoğan için ‘Evet’ diyorlar. Muhalifler de Erdoğan’a karşı oldukları için ‘Hayır’ diyorlar. İşte bu küfürdür ve şirktir. Size göre hak ne ise onun tarafı olmalısınız. Her biri zeim (Kur’an tabiri), muttaki değildir. Hâlbuki muttaki demek hakkı arar ve hak ne ise ona uyar, hakkı kendine uydurmaya çalışmaz...’ (KUR’AN VE İLİM, 906. hafta çalışmamızın 7. sayfasından; devamı var…)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.