Dinimizi doğru ve tam olarak öğrenebilmek nerede, ne kadar mümkün? Diyanet de dâhil laik devlet ne kadar izin veriyorsa o kadar Müslümanlık bilgisi ve tanıtımı var. Laik devlet dini korumuyor/koruyamıyor. Hatta çoğu kez dini alana kendisi müdahale edebiliyor. Devlet, zaten İslam karşısında konumlandırılmış değil mi? Devlet dini (İslam’ı) denetliyor, tanımlıyor, bölüyor. Bu açıkça dinin öğrenilmesi, öğretilmesi, tebliği, yaşanması sorunlarını doğuruyor.
“Kısas” hükümlerini yok sayarak, can güvenliği ne kadar sağlanabilir? “Bir insanı öldürmek, tüm insanları öldürmek gibidir” ayeti nerde? Rafta...
Sermayenin her şeyde belirleyici olabildiği bir ortamda düzen nasıl sağlanabilir? Faizin, ticarette hilelerin, israfın yayıldığı, emeğin sömürüldüğü, zinanın, fuhşun suç sayılmadığı bir ülkede sağlıklı yaşamanın ve neslin korunmasının sözü mü olur? Hastalıklar önlenebilir mi?
Egemen sistem tüm bu değerleri korumak yerine, bunların tahribine yönelik şartları barındırıyor. Bu da terörü/ifsadı/suçluluğu daha da besliyor. “Nesli ve harsı” tahrif ediyor, bozuyor.
Cihadı bize unutturmak istiyorlar. Unutmayacak, unutturmayacağız.
İktidarda iken adaletin, namazın, zekâtın sağlanması, marufun emredilmesi, münkerin yasaklanması görevleri nerede?
Tağut yolunda savaşanlara karşı biz neden “Allah yolunda savaşmayalım?” Cihat, dini korumak suretiyle öteki değerlerin de korunmasını sağlıyor, imar ediyor, ıslah ediyor. İfsad etmediği gibi ihya da ediyor...
Değerlere karşı cihat olmaz. Korunması, sağlanması için olur. Yoksa yapılan ifsad ve terör olur. Cihat esasen bir imar, ihya aracı, ıslahat çabasıdır.
Cihat imar, ıslah, adalet, ihya için yapılır. Böylece değerler korunur. Terör ise yıkım, bozgun, tahrif, tahrip, öldürme eylemidir. Cihat: Büyük (dikey-şeytana/nefse karşı) ve küçük cihat (yatay-hakkın ikamesi için) yapılır. El, kalem, dil, mal, beden, kalp tüm araç ve yöntemlerle yapılabilir.
Cihat ne kadar gerekli ve yararlı ise, terör de o kadar zararlı ve tehlikelidir.
Mücahidin elindeki bıçak neşterdir, ıslah ve diriltme içindir; teröristin elindeyse ölüm aracıdır.
Cihadı severiz, terörden nefret ederiz.
Islah ediyoruz diyerek, ifsad ediyorlar. Demokrasi, özgürlük, temel haklar!? Birer aldatmaca ve narkozdur.
Kudüs esarette, Mekke, Medine tehdit altında... Biz oynaştayız... Çatışmadayız... Uykudayız...
Merhum Bilmen Hoca’ya göre “helalinden nafaka teminine” çalışmak da cihattır.
“Cihadın üstünü, zalim hükümdara karşı hakkı söylemektir” Hz. Muhammed (S.A.V.). “Bir haksızlık gördüğünüzde onu elinizle düzeltiniz; buna gücünüz yetmezse dilinizle düzeltiniz; buna da gücünüz yetmiyorsa kalben buğz ediniz” (H.Ş.). Zulme seyirci olmamak, safını belli etmek, “bana ne, neme lazımcı” olmamak sorumluluğumuz var.
Müslümanların dertleriyle dertlenmeyenler, onlardan değildir. (H.Ş.). Hakkı tavsiye görevimiz var.
“Ya Ali; birisinin senin vesilenle hidayet bulması dünyadan daha değerlidir” (H.Ş.).
“Zalime de (zulmünü önleyerek), mazluma da yardım edin” (H.Ş.).
Zalimler “şehadet” kavramımıza “demokrasi!”, “cihat” kavramımızı da “terörist!” elbisesini giydirip, bizlere bile benimsetebildiler... Bizi cihatsız Müslümanlığa alıştırıyorlar. Hem kendi kavramlarını tüketiyorlar, hem de bizim kavramlarımızı tahrif ediyorlar... Firavun da kavmine Hz. Musa için “müfsid” diyordu, bölücüydü de... Kavmini bölerek yönetiyordu. Nesli de yok ediyordu. Günümüzde “yeni dünya düzeni” de aynı zihniyette değil mi? Bazı büyüklerimizin cihatla ilgili sözleri:
“Cihadı terk eden kavmi Allah zillete düşürür” Hz. Ebubekir (R.A.).
“Haksızlık karşısında susanlar haklarıyla birlikte izzetlerini de kaybederler” Hz. Ali (R.A.)
“Neme lazımcılar çoğaldığında Devlet-i Osmaniye yıkılır” Yahya Efendi (K.S.).
“Avrupalıların yolunu beğenmek bile imana ziyandır” Bilmen Hoca.
“Bir kavme/Hıristiyanlara benzemeye çalışmak haramdır” İskilipli Atıf Hoca.
“Savaşı, öldüğümüzde değil, düşmana benzediğimizde kaybederiz” Aliya İzzetbegoviç.
“Müslüman! İslam’ı öyle diri ve sağ, canlı yaşa ki seni öldürmeye gelen sende dirilsin.” (S.Karakoç)
“Cihat konuşulacak şey değildir. Yapılacak ibadettir”, “Hayat, iman ve cihattır” sözleriyle bizlerden cihat sözü alan Erbakan Hocamızı da rahmetle anıyoruz.
Cihatta dost-düşman bilinecek, nasıl (kimlerle) mücadele edilecek? Bunlar ilmi gerektiriyor. Namazın ilmihali gibi cihadın ilmihali de ihmal edilmemeli. Yoksa günümüzdeki gibi tekbir ve tekfirle Müslümanların kanları akmaya devam eder.
Böyle gitmeyecek. Zulüm bitecek. Gün gelecek zalimler kaçacak delik arayacaklar...
Dünyaya tutkunluğumuz, bizi korkak ve cihat şuurundan uzak yaptı. Korkaklar da ölüme/ölümden kaçıyorlar! Ölümü öldürenlere, şehadete koşanlara selam olsun... Adalet ve barış savaşçılarına selam olsun...
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.