Bizim çocukluk zamanlarımızda okullar tatile girince diğer bir heyecan, yaz Kur’an kurslarına gitme heyecanı başlardı. Her ne kadar din gibi tüm hayatımızı kapsayan bir konuyu sadece tatillere sıkıştırıyor olmamız, %99 Müslüman bir ülkede mantıklı bir davranış olmasa da çocuklar olarak en azından bu kısa sürede temel kitabımızla muhatap oluyorduk. Elifba cüzünden başlayan kurslarımızda o kısa tatil sürecinde en azından namaz kılabileceğimiz kadar duaları, sureleri ezberlerdik. Yaptığımız ezberlerden biri de “ef’al-i mükellefin” (mükelleflerin fiilleri) idi. Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okumanın yanında içindeki hükümleri de öğrenmeye yol açan bir dersimizdi. Hayatını helal-haram arasında farkı bilmeden yaşayan insan nasıl Müslüman olsun? Helal-haram kavramı olmayan insan dünyaya nasıl Müslüman’ca baksın? Ef’al-i mükellefini bilmeyen fert dostunu, düşmanını nasıl tanısın?
Fakat bu güzelliklerin yanında yaz Kur’an kurslarında şu ders de işlenmeli, tüm Müslüman çocuklara belletilmeliydi kanımca: İslam’ın korunmasını emrettiği beş temel esas; nefsin (canın), aklın, dinin, neslin ve malın korumasıdır. Bu beş temel esas İslam’ın beş şartı gibi gelecekte İslam medeniyetini kuracak olan çocuklarımıza öğretilmeliydi/öğretilmelidir. Bu ilkeler, İslam kelime kökünde olduğu gibi barışı dünyada hâkim kılmak için ortaya koyduğu değişmez ilkelerdir. İslam’ın bu beş şeyi korumayı emrettiğini bilmeyen gençlerimiz şimdi Batı’dan ithal edilen sığ olan “insan hakları” kavramına bir kurtuluş reçetesi gibi yapışıyor. Varılması gereken nokta Batı’nın tanımladığı insan hakları kavramı olduğunu sanıyor. Sadece gençlerimiz mi? Hayır, akademisyenlerimiz, toplum önderlerimiz hata ve hatta din alanında uzmanlık çalışmış insanlarımız bile. Yaz Kur’an kurslarında öğretilmediği gibi bu hakikat imam hatiplerde de öğretilmedi. Ne babamın döneminde ne de benim dönemindeki imam hatiplerde.
Ülkemizde İslam’ın beş temel şeyi korumayı emrettiğini millet olarak yine Erbakan ve Milli Görüş sayesinde öğrendik. Çağımızda bir Müslüman’ın nasıl yaşaması gerektiğini ve neleri öğrenmesi gerektiğini de öğretti. Bir yandan şefkatli bir hoca olarak bu dersleri öğretirken diğer yandan da inandığı ilkeleri, İslam’ın güzelliklerinin yaşanır kılmak için plan, program ve nihayetinde de faaliyetler yaptı. İnancı çerçevesinde Erbakan Hoca’mızın ömrünü adadığı şu beş madde ile özetleyebileceğimiz İslam Birliği’nin temeli olan hedeflerimizi bir daha hatırlayalım: 1-İslam Ülkeleri Birleşmiş Milletler Teşkilatı, 2-İslam Ülkeleri Askeri İşbirliği ( NATO), 3-İslam Ortak Pazarı, 4-İslam Ortak Para Birimi, 5-İslam Ülkeleri Eğitim ve Kültürel İşbirliği.
Ömrünü bu hedefleri tüm ümmetin hedefi haline getirmek için harcadı. İktidar ortağı olduğu on bir aylık hükümet ortaklığında da D-8’leri kurarak hayallerin gerçekleşebileceğini dosta düşmana ilan etti. Zira dost, düşman birçok kişi bu yolda ilerlerken Erbakan’ı hayalci olmakla suçlamıştı. Fakat Erbakan ve Milli Görüş küresel bir güç olabilecek bu oluşumu inanılmayacak şekilde kısa bir zamanda kurdu ve harekete geçirdi. D-8, son yüzyılda bir avuç ırkçı emperyaliste köle edilen tüm insanlığın umudu olmuştur. Ezilen, ülkelerinden haksız şekilde çıkarılan, çalıştığının hakkını alamayan, inandığı gibi inandığı şekilde yaşayamayan insanlar için bir hediye olmuştur. D-8’lerin kurucusu olarak Erbakan Hoca’mız; “20. asrın tecrübelerine dayanılarak 21. asra girerken bütün insanlığa huzur, barış ve saadet getirecek, Yeni Bir Dünya’nın kurulması ve 5 milyar kalkınmakta olan ülkeler insanlarının ve 820 milyonluk kurucu üye ülkenin bütün insanlarına barış, huzur ve saadet getirmek için D-8’ler üye ülkelerinin özverili çalışmalarıyla kurulmuştur.”*
D-8’lerin ne olduğunu özetlersek günümüzdeki gazeteci ve köşe yazarlarının kullandığı jargonla “Batı’ya ayar” verilmiştir. Öyle de sadece sözle ve sözde değil; planlaması, programlanması ve hedef tarihleri bile ortaya konularak. Gelin görün ki; 24 yıldır küresel tüm dengeleri değiştirecek bu oluşum yarı yolda bırakılmıştır. Özellikle son 19 senede Avrupa Birliği’ne verilen emeğin binde biri bile D-8’lere verilmemiştir. Bizi kabul etmeyeceğini alenen söyleyen Hıristiyan birliğine girebilmek için abdestli kadrolar Avrupa Birliği Bakanlığı kurmuş fakat İslam Birliği’nin çekirdeği olan D-8’i işlevsizleştirmiştir. “Erbakan’ın hayalini gerçekleştiriyoruz” diyerek kendilerine meşruiyet alanı açamaya çalışan, “kuşun canlısı”nı değil de kuşun maketini yapan iktidar kadrosu, Erbakan’ın nihai hayali olan İslam Birliği’ni kurmak için kılını kıpırdatmamıştır.
D-8’lerin işlevsizleştirilmesi başta 2003’teki Amerika’nın işgali olmak üzere tüm İslam ve Müslüman coğrafyasında zulümlerin katbekat artmasına, tüm insanlığın yaşam alanlarının kısıtlanmasına, ailenin ve neslin zarar görmesine sebep olacak kanunların çıkarılmasına, ailenin temelinin dinamitlenmesine, faizli/kapitalist ekonomik düzenin dünyanın her noktasında mukimleşmesine, Müslümanların inancının ifade edilmesinin engellemesine, ülkemizde bile Allah’ın lanetlediği cürümlerin kanunlaşmasına, insanı diğer yaratılmışlardan ayıran ve şerefli kılan akıl melekesinin medya ve eğitim yoluyla işgal edilmesine yol açmıştır. Yukarıda saydıklarım başlıca sonuçlarıdır. Yirmi dört senedir işlevinden uzaklaştırılmış D-8’lerin ümmete ve insanlığa zararları için doktora düzeyinde çalışmalar yapılmalıdır. Ekonomik açıdan, sosyal açıdan, eğitim açısından, askeri açıdan Müslümanlar neler kaybetti, ne kadar zarara uğratıldı bir bir ortaya dökülmelidir.
D-8’leri anmadan yapılan her Batı’ya ayar verme hareketi sadece ve sadece hamasettir. Müslümanların ve insanlığın hamasete ihtiyacı yoktur. Tüm insanlığın yaşamını koruma, inancını koruma, neslini koruma, aklını koruma ve malını korumaya ihtiyacı vardır. Küresel güçlere yem olmaktan kurtarılmayı bekleyen sekiz milyar insanlık âlemi İslam Birliği’nin kurulmasını beklemektedir. Bu görev sanıldığı gibi sadece Saadet Partisi/Milli Görüş’ün sorumluluğunda değildir. “İnandım” diyen her Müslüman bu görevi yerine getirmekle bizzat sorumludur. Saadet Partisi 19 yıldır tüm engellemelere rağmen D-8’lerin harekete geçirilmesi için çalışmaktadır. Bu çalışmaya destek vermek hem insani hem de Müslüman olarak görevimizdir.
D-8’leri kurarak hayallerin gerçekleşeceğini bize gösteren Erbakan Hoca’mız başta olmak üzere bu davada canla, başla, samimiyetle, ihlâsla çalışan her kişiden Rabbimiz razı olsun.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.