İstanbul’da esnaf camileri vardır. Caminin etrafında evler yoktur.
Bu türden camiler en çok Eminönü’nde vardır.
Kapalı Çarşı’da birkaç tane cami, Aşir Efendi, Mahmut Paşa, Gedik Paşa gibi semtlerde epeyce camide kış günlerinde öğle ve ikindi namazı kılınır, yaz günlerinde öğle, ikindi ve akşam namazı kılınır.
Bu camilerin yaptırma ve yaşatma derneği gibi dernekleri de olmaz.
İhtiyaç olduğunda biri o ihtiyacı karşılayıverir.
Biraz pahalı bir iş yapılacaksa çevre esnaftan toplanıverir ve yaptırılır.
Bu esnaftan biri anlatıyor: “Camiye biraz pahalı bir iş yaptıracağız. Üç esnaf arkadaş, para toplamak için geziyoruz. Üçümüz bir arada giderken, para vermeyeceğine inandığımız, namazla arası iyi olmayan biri de dükkânının önünde oturuyor. Selam verdik ve yürüdük, ‘Hayrola üçünüz birlikte nereye gidersiniz?’ dedi. Biz de ayaküstü durumu anlattık. O da, ‘Kaça mal olacak’ dedi, biz de rakamı söyledik ve o rakamda bir parayı çıkardı verdi, biz de toplamaktan vazgeçtik.”
Vaizler, kürsüde konuşurken bütün cemaati de x-ray cihazı gibi gözleriyle tarayacak demeyeyim. Çünkü cihazın gözlerinden muhabbet sızmaz.
Vaizin sözlerinden önce, gözlerinden sevgi ve merhamet, sağanak halinde yağmalı cemaatin üzerine.
Cemaati tararken görecektir ki, kendi partisinden olmayan 60 partiden cemaat var camide.
İmam efendi de Cuma günü minbere çıktığında yarım dakikada şöyle ayrım yapmadan bütün başların altında taşıdıkları gönüllerine bakış yoluyla sevgi ve saygılarını sunduktan sonra başlamalı sözlerine.
Cami dışında cemaatini takip etmeli.
Kulağına ezan okuduğu çocuğun, ezanla cenaze namazı arasındaki ömür sermayesini iflasa götürmemesi için her anını izlemeli.
Fabrikasının batması, kuyumculuk dükkânının iflası, döviz bürosunun sıfırlanması gibi değildir, ömür sermayesinin imansız veya günah bataklığında son bulması.
Zenginliğin iflasından sonra yeniden kazanılması mümkin ama imansız gidenin, geri gelmesi ve iman etmesi mümkin değil.
Rabbimiz, kâfirlerin ölünce ve de azabı görünce pişman olacaklarını ve dünyaya geri dönüp iman etmeyi isteyeceklerini haber verir:
“Onlar ateş üzerinde durdurulduklarında; ‘Keşke dünyaya geri çevrilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve müminlerden olsaydık’ dediklerini bir görsen!..”
“Hayır, daha önce gizledikleri kendilerine göründü. Eğer dünyaya geri gönderilseler yasaklandıkları şeye yine dönerlerdi. Muhakkak onlar yalancıdırlar.” (En’am süresi ayet 6/27-28).
İşte dinini seven her kardeşimiz kâfirlere ve günah bataklığında debelenenlere, arama-kurtarma fedaisi, itfaiye eri, sınır tanımayan doktorlardan, ambulans görevlilerinden daha hızlı ve hazırlıklı olarak yardım etmelidir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.