Çanakkale Zaferimizin 103’ncü yılını kutluyoruz, şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyoruz!
Bu zaferimiz bize hangi dersleri veriyor, düşünüyor muyuz?
Çanakkale cephesinin de içinde bulunduğu birinci dünya savaşında Haçlılara karşı mücadele verirken, müttefikimiz Haçlı zihniyetli Almanya ve Avusturya idi. Bugün de Haçlı zihniyetli ABD dost ve müttefikimiz olarak kurtuluş savaşı veriyoruz. O halde bu yönü ile almamız gereken dersler olmalı değil midir?
İlk ders şudur:
Osmanlı Devleti’ni dünya savaşına, hem de hazırlıksız bir şekilde sokan müttefikimiz Almanya olmuştur. Genç ve tecrübesiz İttihatçıların maceracı ve altyapısız hırslarını çok iyi kullanarak, boğazlardan içeri soktukları 2 savaş gemileri ile ve de kumanda inisiyatifini ele geçirip, Rusya’nın şehirlerini bombardıman etmeleri sonucu Osmanlı fiilen savaşa girmiştir. Savaşın sonucunda da Osmanlı tasfiye olmuştur.
İkinci ders:
Sarıkamış faciasını Enver Paşa eliyle, ordumuza yaşatan Haçlı zihniyetli müttefikimiz Almanya olmuştur. Enver Paşa Moskova’da yaptığı itiraflarında, doğu cephesinde kış şartlarında neden bu faciaya sebep olacak harekâtı yaptığını açıklarken, bu facianın Alman baskısı ile onları arkadan sıkıştıran Rusya’ya karşı acele bir şeyler yapmak ihtiyacı ve baskısından kaynaklandığını ifade etmiştir.
Üçüncü ders:
Çanakkale kara savaşları başlamadan önce, savunma için oluşturulan 5. Ordu’nun kumandasını Almanya’nın gizli emri ile General Liman VonSanders gönüllü olarak istemiş ve görevlendirilmiştir. Asıl gaye başlayacak olan Çanakkale kara savaşlarını, Almanların batı cephelerindeki savaşlarının kazanılmasına yarayacak şekilde uzatıcı tedbirler almak idi. Nitekim savaş alanına varır varmaz, Osmanlı kumandanlarının itirazlarına rağmen, daha önceden hazırlanmış tüm savunma plan ve yığınaklarını süratle değiştirmiş, kıyı savunma esasından iç savunma esasına geçmiştir. Böylece düşmanlar rahatça karaya çıkacak, uzun süreli bir savaş olacak, çok kan dökülecek, çok paralar harcanacaktır. Çok az zayiatla savunma yapmak mümkünken yüzbinlerce yetişmiş veya yetişmeye namzet vatan evladı şehit olacak ya da yaralanacaktır.
Dördüncü ders:
Çanakkale Zaferi’nden sonra bu cepheden arta kalan askerlerimizin en seçkinlerinin Almanların inisiyatifi ile Avrupa içlerine, Galiçya, Makedonya ve Romanya cephelerine gönderilmesidir. Hâlbuki bu askerlerimiz Irak ve Suriye cephelerine gönderilmeli ve orada zafer kazanılmalı idi. Üstüne üstlük Avrupa cephelerinde zafer elde eden askerlerimiz, Almanların maksatlı tutumları ile alıkonulmuş, aylarca geri gönderilmemiştir. Bu da güney cephelerinde mağlubiyetlerin bir sebebi olarak tezahür etmiştir.
Beşinci ders:
Çanakkale Zaferimizden sonra Suriye’de Yıldırım Orduları kumandanlığına atanan Alman Liman VonSanders, İngilizler karşısında direnme tedbirleri almak yerine, tüm ordularımızı geri çekerek Suriye’yi ve Filistin’i onlara adeta teslim etmiştir.
Altıncı ders:
Mukaddes şehrimiz Kudüs, İngiliz Generali Allenby tarafından direnişsiz olarak teslim alındığında, müttefikimiz Almanya ve Avusturya’da adeta bayram ilan edilmiş gibi, devlet desteği ile sabahlara kadar çılgınca eğlenilerek kutlanmıştır. Çünkü müttefiklerimizin anlayışına göre “Kudüs Müslümanların elinden Haçlılarca kurtarılmıştır”.
Yedinci ders:
1918 yılında Kafkas İslam Ordusu tarafından kurtarılan Bakû’ye, Almanlar Osmanlı’yı sokmamak için engeller koymuşlar, fakat Enver Paşa’nın Alman makamlarına hissettirmeden verdiği “gizli” emirle ancak bu mümkün olabilmiştir.
Başka dersler de var elbet. Ama köşemizin hacmi doldu.
Yüz yıl önce Haçlı müttefiklerimizin bize oynadığı oyunlardan hiç mi ders almadık ki, bu günkü Haçlı müttefiklerimizin aldatmalarına muhatap oluyoruz? İnisiyatif kaptırarak 2014’de tezkere ile verdiğimiz üs ve topraklarımızdan, bize karşı kurulan komploları neden baştan beri bütün uyarılara ve tarihi gerçeklere rağmen fark edemedik?
Hele Sayın Cumhurbaşkanımızın, bir taraftan “ittifakımız devam ediyor” diye ilan ederken, diğer taraftan da Haçlı müttefikine seslenerek, “Burası bizim sınırımız, siz binlerce kilometre uzaklardan bu topraklara neden geldiniz, sınırlarımıza neden binlerce TIR’lık silahı yığdınız, şu kadar askeri üssü buralara neden inşa ettiniz? Sizin maksadınızın bu üs ve silahları Türkiye ve İran’a karşı kullanmak olduğunu biz çok iyi biliyoruz” türünden yüksek perdeden, her şey olduktan sonra söylenmiş sözler olması itibariyle ne faydası olacağı pek de anlaşılamamaktadır.
Çanakkale savaşlarımızın da içinde bulunduğu ilk dünya savaşında, tecrübesiz ve maceracı İttihatçıların yönetiminde, müttefiklerimiz de Haçlılar olduğu halde savaştık. Devletimiz Haçlıların kendi aralarındaki işbirliği ile tasfiye edildi.
Bugün “16 yıllık devlet tecrübesi olan yöneticilerimiz” elinde kurtuluş savaşı veriyoruz ve müttefiklerimiz yine Haçlılar! Yine oyun üstüne oyun oynanıyor, aldatma üstüne aldatmalar tezgâhlanıyor.
Hiç tarih okumaz mıyız?
Hiç ibret almaz mıyız?
KURTULUŞ SAVAŞI
Katil Haçlıları müttefik diye,
Bunca yıl üst üste sayma saydılar!
Dar boğazlara girmezdi Türkiye,
Yüz yıllık dersi yok saymasaydılar!
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.