İnsan… Gözlerini dünyaya açtığında masumdur… Masum kimliğiyle merhaba der çevresine...
Gözleri yavaş yavaş açılır… İdrakle, gözler arasındaki etkileşim bir müddet dalgalıdır. Öğrendikçe, bilmeye başladıkça hem kirlenir, hem arınır. Yolun şekli şemaili kendisine aittir. Bazen zikzaklar çizmesi onun doğasındandır. Gözlerini açtığı yeri kendi tayin edemez.
Anasını babasını da belirleme hakkına sahip değildir… Ten rengini, saç stilini, genel hatlarını genetik olarak devralır.
Hangi toplulukta doğacağı ile ilgili bir iradesi olamaz.
Ancak, öylesine zengin ve kudretli bir idrakle, akılla donanır ki, bu yüzden sorumluluk yüklenir üstüne. Ona doğru ve yanlışın kodları verilir.
Haram ve helalin resimleri çizilir.
İnsanlık için, kâinat için, çevre için nelerin güzel ve doğru diye isimlendirildiği önüne konur.
İnsan bu… Yaptıklarından da yapmadıklarından da sorumludur. Aslında değiştirmesi gerekenler vardır… Kötülükleri iyiliğe, fenalıkları hayra doğru dönüştürme mücadelesine girişmesi farz kılınmıştır.
O çabalar… Çabası, rahmaniyete, adalete, insaniyete hayırlı ise, elbet kazanç elde eder… Yok, bohem ve köhne gelgitlerin kurbanı olup, denizde bir zerre kadar değerim var, ben neyim ki, ben neyi değiştirebilirim, benim cüssem nedir, diye kendince etrafına duvar örer, kendini hapsederse, elbet kaybedenlerden olur.
İnsan özgür doğar… Lakin özgür devam edip etmeyeceğini de kendi tavırları ve çalışmasıyla ortaya koyar.
Özgürlük, aslında, insani değerleri korumaktır.
Özgürlük, birey olabilmektir… Özgürlük, sadece ve sadece Allah’a secde etmektir.
Kula, dünyalık menfaatlerle bağlanmadan… Sadece, sonucu ve hayrı, kazancı Allah’tan dilemektir.
Özgürlük, kendini başkasının yerine koyarken, empatiyi olabildiğince büyütmektir.
Özgürlük, adam olmaktır, adamca yaşamaktır.
Özgürlük, gerektiğinde kıyam etmek, gerektiğinde, doğruların, hakikatlerin karşısında teslim olmaktır…
Dünyalık bağları ve zincirleri kırarak, sadece Allah’ın ipini yeterli görmektir…
O ip ki, insani mutlu ve namütenahi hür bahçelere salar… Bugün… Kendini başkalaştırmış ve yetirmiş insanlar yığınıyla karşı karşıyayız.
Bir ömrü, bir şeyler elde etmek için takla atarak geçirmenin, günümüz lügatindeki yeri, çok affedersiniz, köpekçe yaşamaktır.
Özgürlüğünü, dünyalık bedellerle takas etmeyenler, inanmış ve Allah’a ram olmuş insanlardır.
Sömürüye, baskıya… Emperyalist hücumlara karşı direnen ve onlarla savaşan insanların içinde ve ruhunda özgürlük ateşi vardır… Özgürlük, aslında imanın ta kendisidir.
Dünyalık bütün zincirleri, menfaatleri elinin tersiyle itip, bana Allah yeter, onun verdikleri ve verecekleri kâfi, diyen kaç nefer çıkabilir?
Özgür doğmak ellimizde olmayan bir armağan… Lakin özgür yaşamak, imanla mümkün… Ve mücadele etmekle!
İman, lisanın hal ile buluşmasıdır. İkrarın, uzuvlarımızla bütünleşmesidir. Bir şeyler iyi anlamda değişecekse yeryüzünde, bunun mimarları özgür bireylerdir… İmandan beslenen özgür bireylerdir…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.