Ecdadımızın Rumeli fütuhatı, birbirini takip eden muhteşem zaferlerle doludur. Süleyman Paşa’nın 1354’te Gelibolu’yu zapt etmesiyle başlayan zaferler serisi Sırp Sındığı (1364), Çirmen (1371), Birinci Kosova (1389), Niğbolu (1396) ve Varna (1444) şeklindedir. Bu savaşlarda haçlı orduları bir bir perişan edilmiş ve Osmanlı, Rumeli’ye yerleşmiştir. Osmanlı için Balkanların tapusu niteliğindeki İkinci Kosova Zaferi’nin yıldönümü vesilesiyle hazırladığımız bugünkü sayfamızda savaşın sebeplerini, yaşananları ve sonuçları anlatma gayretinde olduk. İkinci Kosova Zaferiyle, Kosova ovasında Müslüman Türkler ikinci defa parlak bir zafer kazanmış, Avrupa'nın, Türkleri Balkanlar'dan sürmek için yaptığı sonuncu teşebbüs de boşa çıkmıştır. Bundan sonra Avrupa tamamen savunma durumuna geçmiş, elindeki toprak ve menfaatleri kaptırmamak için mücadele etmeye başlamıştır.
KOSOVA'DA 59 YIL ARAYLA İKİ ZAFER
İlki Hüdavendigar’a diğeri İkinci Murad’a nasip oldu. İ’lâ-yı Kelimetullah uğruna, şehadet ve gaza uğruna Balkanlar’da at koşturan Osmanlı’yı durduramayan Avrupalılara ilk büyük darbe 1389’da Sultan Birinci Murad (Hüdavendigâr) vurmuştur. Bundan sonra gelen hezimetlerle iyice sarsılan Avrupalılar, yaşadıkları Varna hezimetinden 4 yıl sonra yeni bir Haçlı ordusu tesis etmiştir. Varna’da uğradıkları feci hezimetin intikamını almak isteyen Haçlıların karşısında bu kez de Sultan İkinci Murad bulunmaktadır.
Sultan İkinci Murad’ın hükümdarlığı sırasında toplanan haçlı ordusu, Almanya, Macaristan, Lehistan, Sicilya, Eflak ve Boğdan’ın gönderdiği 100 bin askerden oluşmaktaydı. Macar Kral Naibi Hunyadi Yanoş komutasındaki Haçlı sürüsü, Belgrad üzerinden Tuna’yı aşmış o dönem hakimiyetimiz altında bulunan Sırbistan’ı işgale başlamıştı.
TÜRKLERİN ZEVALİ YAKLAŞMIŞTIR
Arnavutluk’taki isyanla meşgul olan Osmanlı’yı hazırlıksız yakalama amacındaki Haçlılar, Sultan İkinci Murad’ın Sofya’ya anî hareketiyle durmak zorunda kaldı. Arnavutluk’ta İskender beyle birleşip, kuvvetlerini daha da büyütme hevesindeki Haçlıların Kosova’da toplandığı haberini alan Sultan Murad, cebri bir yürüyüşle ordusunu Arnavutluk’un kuzey doğusundan Kosova’ya getirdi. 16 Ekim 1448’de ordusunu meydana ulaştıran Sultan Murad, ilk iş olarak Haçlıların kumandanı Hunyadi Yanoş’a elçi gönderdi. Hunyadi Yanoş, bu teklifi büyük bir kibirle reddetti ve yanındakilere “Türklerin zevali yaklaşmıştır” diyerek kendince alay etti. Varna'daki hatalarını tekrarlamayacağını düşünen Hunyadi Yanoş, bu savaşı kazanacağından emin görünüyordu.
“ŞEHADETE BEN DE TALİBİM”
Sulh teklifinin reddi üzerine savaş meclisini son kez toplayan Sultan Murad, “Ceddim Murad Hüdavendigar’ın 59 yıl evvel burada kazandığı zafer ve şehitlik mertebesine ben de talibim” diyerek savaş düzeninin alınması talimatını verdi. 17 Ekim sabahı başlayan İkinci Kosova Meydan Muharebesi geceli gündüzlü 3 gün devam etti.
OSMANLI’NIN İKİNCİ GÜN ÇEKİLECEĞİNDEN EMİNDİLER
Başkumandan Sultan İkinci Murad’ın ordusunun sağ kanadına Sarıca Paşa, sol kanadına Dayı Karaca Paşa kumanda etmiştir. İhtiyat birliklerine Sinan bey, öncü birliklere ise Mihaloğlu Hızır Bey, Turhan Bey ile İsa bey yön vermiştir. Muharebenin ilk günü, hafif silahlarla başlayan savaş, eşit şartlar altında devam ediyordu. Hunyadi, Osmanlı ordusunun ikinci gün çekileceğinden emindi. Bu sebeple asıl hücum ikinci günü öğleden sonra başlayıp akşama kadar devam etti. Haçlıların gece yarısı yaptığı baskın da bir işe yaramamış, muharebe üçüncü gün güneşin doğmasıyla tekrar başlamıştı.
OSMANLI’NIN SAVAŞ TAKTİĞİ HAÇLILARI ŞAŞKINA ÇEVİRDİ
Taktik gereği Osmanlı ordusunun sağ ve sol kanatları mukavemet edemiyormuş gibi yavaşça geri çekildi. Böylece merkez, düşmana karşı açık ve korumasız görünüyordu. Durumu fark eden düşman, bütün gücüyle merkeze yüklendi. Yeniçeriler bir yandan karşı koyuyor diğer yandan da geri çekiliyor izlenimi veriyordu. Bu sırada Osmanlı ordusunun sağ ve sol kanatları, merkeze girmiş olan düşman kuvvetlerini yandan ve arkadan çevirmeye başladı. Turhan Bey'in bulunduğu kol, Osmanlı karşı taarruzunun merkezini teşkil ediyordu. Osmanlılar'ın sol kolu ile harp etmekte olan Haçlıların sağ tarafı, Turhan Bey kuvvetlerince çevrilmekteydi. Çevrildiğini anlayan düşman, ümitsizce savaşmaya devam ediyordu. Tam bu esnada Eflâk prensinin harpten çekilmeye ikna edilmesiyle Haçlılar tam bir ümitsizliğe kapıldı. Önden ve arkadan hücuma maruz kalan Haçlılar, perişan olmuş, geri çekilerek siperlerine ulaşabilmişlerdi.
YANOŞ, ORDUSUNU BIRAKIP KAÇTI
O gece, Hünyadi Yanoş, komutanlarıyla görüşüp değerlendirme yapmış, akabinde de seçkin bir birliği de yanına alarak savaş meydanından kaçtı. Komutanlarının kaçtığından habersiz Haçlı askerleri ertesi sabah yine savaşmaya devam etti. Osmanlı’nın hücumuna dayanmaya çalışan Haçlı askerlerine komutanlarının kaçtığı haberi ulaşınca hezimetleri kaçınılmaz oldu. Bu ordudan pek azı kurtuldu.
100 BİNLİK HAÇLI ORDUSU DAĞILDI
Savaş, 19 Ekim 1448 Cumartesi günü Osmanlı’nın kesin zaferiyle neticelenmiş oldu. Döneminin en büyük meydan muharebesi olan Kosova’da 60 binlik Osmanlı Ordusu’na karşılık 100 bin kişilik haçlılar vardı. Haçlıların 17 bini öldürülürken, büyük bir kısmı esir edilmiş, gece karanlığından istifade edip kaçan milli kahramanları Hunyadi Yanoş ise canını zor kurtarmıştır. Bu savaşta Osmanlı, 4 bin şehit vermiştir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Kaya - Şehitlerimizin Ruhları Şâd olsun
Şehit Gardaşım PÖH Edip Zengin şimdi o kahramanlar ile birlikte...
Hepsinin Ellerinden Öpüyorum
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.