Bir yıl önce dinlediğinde genç kız, yaşlı kadını; anlattıklarına önem atfediyor hatta kadıncağız konuşurken kaşı gözü oynayan torununa “yapma, biraz sabır” diye ikaz bile ediyordu.
Ama ertesi yıl arkadaşlar tekrar buluştuklarında.
Bu kez kadının torunu gibi arkadaşı da artık onu dinlemiyor, yaşlının varsıllığından rahatsız oluyor, “e kalk git” der gibi sabırsız bakışlar atıyordu. Zira torununun arkadaşı da yorgundur, bir yıldır o da Alzheimer’li dedenin yerli yersiz konuşmaları ile bunalmıştır.
Bütün yaşıtları gibi o da, sadaretten düştüğünün farkındadır; artık ne ergen çocuktur, ne genç çocuk, ne de orta yaş kalmıştır; yaşlı çocuk mahzunlaşmış önüne bakmaktadır.
Anlattıklarını kimseler dinlememekte, sözüne sohbetine değer vermemektedirler.
Bir ara kalkıp odadan çıkmış sonra gözlerinin içi gülerek, geri dönüp açtığı sandığından torununun arkadaşlarına hediyeler getirmiştir; çorap, yemeni, kızlar bakıp ellerine bile almadan dudak büküp oraya koy diye işaret etmişlerdir, kim kullanır ki bunları diye hafifçe alay da etmişlerdir.
Yaşlı çocuğun aklına daha parlak bir fikir gelmiştir, bu hayatlarının iktidarında olan, sadaret tahtına kurulmuş, her yanı yöneten kızlara yaranmak istemektedir.
Bu kez döndüğünde elinde para vardır, kızlara onar lira dağıtır, gençler şaşırırlar; hem on liranın azlığına, hem de ne alaka derler.
Sadaret makamı kendisi ile konuştu ya, bir mutlu olur yaşlı çocuk;
“Güzel kızlarım” der, “Yarın ben ölürsem, o çoraplar ayağınızda olursa şu harçlığı da harcarsanız, beni hatırlayıp dua edersiniz.”
Aaa diye birisi, azıcık acıma temayülü bile gösteriyor ama hayatla ilgili kritiklerine sumak döken bu kocakarı da, sohbeti sabote etmektedir.
Aslında yaşlı çocuk öldükten sonra o kızlardan dua gelmeyeceğini bilir bilmesine de. Niyet başkadır.
O kadar yalnızdır ki.
Ne tek kızı dinlemektedir kendisini, ne damadı, ne de torunları.
Çenesinden bıksalar da, onu da yazlığa götürmüşlerdir gerçi, onunla tek kelime konuşmayan hayatını adadığı kızı; kafasını kaldırdığında onunla göz göze gelmemek için kırk takla atmaktadır.
Ne çok bıktırmıştır onu.
Anne ile iki kelime konuşulmaz mı, sitem ettiğinde; “Anne 65 yaşındayım, genç kız değilim, muhasebeden emekli olmak kolay mı, daktilo başında bak omuzlarım eğildi, kafam yorgun, Allah rızası için bir sus da, şu bitkin dimağımı dinlendireyim” diyor.
İyi, peki der yaşlı çocuk; “Ama kocası ile kumrular gibi sabaha dek konuşmaktadırlar.”
Damat iyi çocuktur ama zamanla o da karısına uymuştur, şimdi de kendisine hain hain bakmakta arada karısına şöyle dediğini duymaktadır:
“Allah sabır versin canım, dayanma gücü versin, gerçekten seni çok bunaltmakta, senin için ne kadar üzülmekteyim bir bilsen.”
E, torunlarda ebeveynlerinden göre göre, sözü sohbeti kesmişlerdir.
O sebeple yazlıktan ayrılıp evine dönmüştür, orda da yalnızdır, burada da yalnız, ne fark etmedir ki, kimse kendisi ile konuşmamaktadır, bir kap yemeği önüne koymakta, arkalarını dönüp gitmektedirler, vazifelerini yapmanın iç rahatlığı ile selamı sabahı bırakmışlardır.
Yaşlı kadın düşünür, bazen odasında bir çocuk gibi hıçkırır, koskoca ev bırakmıştır ona, tek çocuk olarak büyütmüş, o aile apartmanının her katındaki kira ile güller gibi geçinirken bile dönüp geriye bakmamakta, bu emeği yok saymaktadır. Arada sitem bile etmektedir; bana bir kardeş doğurmadın, sen ölünce ben kiminle konuşacağım, diye.
Sanki benimle çok konuştu da kardeş geri kalmış, kızım iki çocuğa aynı imkânlar düşmezdi işte, Allah’ına şükret, bak ne kadar mal bıraktım, de; seni dinleyen kim.
Yastığına, yorganına, yatağına dönüp elle kolla, bir arkadaş gibi bakıp konuşmaktadır. Tıpkı talebelerine temrinât yaptırdığı günlerdeki gibi yeniden alıştırmalarını başa alıp bir daha anlatmakta; sadaretten düştüğünü kabule asla yanaşmamaktadır.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.