Osmanlı ve Selçuklulardan kalan binlerce dini ve tarihi eser çifte standart yüzünden yok olma tehlikesi yaşarken, AB nin baskıları sonucu Lozan a rağmen Türkiye Cumhuriyeti nin egemenlik hakları adım adım yabancılara devrediliyor.
Tehlikeli müdahalenin yolu açıldı
Vakıflar Genel Müdürlüğü nün Rum Ortodoks, Süryani Katolik, Rum Katolik ve Yahudi cemaatlerine bağlı sinagoglar için bir çalışma başlatacağı haberleri, dikkatleri AB ile yürütülen görüşmelere çekti. Uygulama, Türkiye için egemenlik haklarının devri ve Lozan ın delinmesi olarak nitelendiriliyor. "Bahsi geçen ibadethanelerin sahibinin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu" belirten Aytunç Altındal, "Son düzenlemelerle bu mülkiyet hakkı devredildi. Vakıf mallarının yönetimi, kurulmuş olan bazı vakıflara devredilirken, egemenlik hakları da devredilmiş oluyor" dedi.
Devlet mülkünde "egemenlik" oyunu
AKP hükümeti döneminde Vakıflar Yasası nda yapılan değişiklikle, bazı dini ve tarihi eserlerde restorasyona imkân sağlandı. Aytunç Altındal, "Bu tamiratlar AB nin isteği üzerine yapılıyor. Tamiratların ardından çevre düzenlemesi gelecek, bazı binalar yıkılacak. Ecdattan kalan eserler değil, manastır, kilise ve sinagogların tamiratı yapılıyor. Biz, onlar onarılmasın demiyoruz. Ama esas tamiratı yapılması gereken, Müslümanlara ait, ecdattan kalan yâdigar eserlerdir" şeklinde konuştu.
RESUL SERDAR ATAŞ / İSTANBUL
Daha önce de çeşitli kiliselerin restorasyonu için düğmeye basan Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu kez daha kapsamlı bir restorasyon başlatıyor. Kapsamı genişlemekle beraber, restorasyon çalışmasının bu seferki hedefi de yine aynı: Kilise ve sinagoglar. Türkiye deki yüzlerce cami, mescit, çeşme, Osmanlıdan ve Selçuklulardan kalan daha binlerce dini ve tarihi eserin hali ise yürekler acısı. Ancak AB nin baskılarıyla gerçekleşen restorasyonların hiçbirinde Müslümanlara ait bu dini ve tarihi eserlerin adı geçmiyor. Tüm restorasyon çalışmalarının ana hedefi kilise ve sinagoglar.
AB baskı yapıyor
Ülkemizde uygulanan çifte standarda dikkat çeken Araştırmacı-Yazar Aytunç Altındal ise, Türkiye Cumhuriyeti nin egemenlik haklarının ciddi şekilde tartışmalı hale geldiğini belirtiyor. Altındal, "Bu tamiratlar AB nin isteği üzerine yapılıyor. Bu tamiratlardan sonra bir de çevre düzenlemesi yapılacak. Çevre düzenlemesi çerçevesinde de bazı binalar yıkılacak. Burada asıl husus şu: Bahsi geçen tüm bu ibadethanelerin sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti dir. Herhangi bir yabancılık söz konusu değildir. Ama Vakıflar Yasası nda yapılan yeni değişikliklerden sonra bu taşınmazların yönetimi içerdeki bazı vakıflara verildi. Bu vakıflara yabancıların girmesi ve müdahalesi de artık mümkün. Aslında işin tehlikeli tarafı budur. Böylece ülkenin taşınmazları, vakıf mülkiyeti haline dönüştürüldü. Sorunun kaynağı da burada zaten" dedi.
Egemenlik hakları devredildi
Sorunun söz konusu ibadethanelerin tamiratı olmadığını hatırlatan Altındal, "Eskiden de Osmanlı zamanında bunların tamiratı Şeyh-ül İslam ın izni dâhilinde belli aralıklarla yapılıyordu. Ama bu defa doğrudan doğruya vakıfların mülkiyetleri değişiyor. Böylece, AB nin isteği üzerine Türkiye Cumhuriyeti nin egemenlik haklarının kullanımı ile ilgili çok ciddi sakıncalar doğuyor. TBMM Başkanı Bülent Arınç, daha önce bir konuşmasında AB ye bazı konularda hükümranlık haklarının devredilmesinin kabul edilebilir olduğunu söylemişti. İşte Türkiye deki vakıf mallarının yönetimi, kurulmuş olan bazı vakıflara devredilirken, egemenlik hakları da devredilmiş oluyor. Yani bunlar eskiden mülkiyetleri itibariyle söz sahibi olamıyorlardı. Ancak yeni yasayla beraber söz sahibi oluyorlar" ifadelerini kullandı.
Çifte standart
Türkiye de camiler, mezarlıklar, çeşmeler ve daha ecdadımızdan kalmış binlerce tarihi ve dini eserin hali içler acısı iken, bunlara yönelik restorasyon çalışmalarının gündeme gelmediğine de dikkat çeken Altındal, şöyle konuştu: "Ülkemizde Müslümanlara ait binlerce ibadethane harabeye dönmüş durumda. Ama bu eserlere yönelik tamirat çalışmaları asla gündeme gelmiyor. Bunları da bırakın, Dolmabahçe Sarayı bile dökülüyorken, AB nin baskılarıyla ecdattan kalan eserlerin değil, manastır, kilise ve sinagogların tamiratı sürekli olarak söz konusu. Müslümanlara ait olan, ecdattan yadigâr kalan eserlerin neredeyse tümü harabe haline gelmiş, kirden pastan geçilmiyor. Esas tamiratı yapılması gerekenler bunlar. ?Hıristiyan ve Yahudilerin ibadethaneleri onarılmasın demiyoruz. Ama onarım yapılırken ?Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin egemenlik hakları bunlara devredilmesin diyoruz."
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.