GENEL olarak bilginin ittifak olunmuş tanımı şöyledir: Özne ile nesne arasında kurulan ilişkinin sonucunda elde edilen üründür. Özneden anlaşılması gereken insandır. Nesnenin tanımı bu kadar basit ve kolay değildir. İlk elden fiziki varlıklar, cisimler birer nesnedir. Buna karşılık felsefe fiziki varlıkla, cisimle yetinmez; “varlık” kavramı içerisine bunların yanında, fiziki varlık tanımı kapsamına dâhil edilmeyen varlıkları da katar. Metafizik denilen alanı itibariyle, Tanrı’yı ve ruhu da varlık olarak kavrar ve ele alıp inceler. Benzer şekilde psikolojinin bilim kimliği kazanmasını sağlayan ruh konusu da bir olgu olarak ortaya çıkar. Bu bakımdan nesne kendi içinde ideal, ruhsal ve tarihi olarak ayrıma tabi tutulur. Öte yandan özne olan insan, bilginin ve bilimin, aynı zamanda düşüncenin inceleme konusu olduğunda “nesne” olarak ele alınmak durumundadır. Fakat bu halde insan, diğer nesnelerden farklı olarak incelenmeyi gerektirmektedir. Çünkü insan iradeye de sahip bir varlık olması itibariyle, üzerinde yapılan herhangi bir inceleme ya da araştırmaya karşı direnir. İsteklerini, duygularını, iradesini vb hemen araştırmacıya teslim etmez.
Bilgi, özneyle nesne arasındaki ilişkinin sonucunda elde edilen üründür, tanımı ancak biçimsel bir anlam ifade eder. Bilginin içeriğinin tesbit edilmesine yönelindiğinde, öznenin ve nesnenin durumları, nitelikleri, içerisinde bulundukları şartları, elde ediliş tarzlar, kısaca uygulanan yöntemleri yeni yeni sorunların ortaya çıkmasına yol açarlar. Dolayısıyla bilginin özü ve niteliği, çeşitleri, kesinliği ya da doğruluğu, en önemlisi kaynağı gibi sorunlar göz önüne alınmadan tam, kesin, güvenilir bilgiden söz etmek yetersiz kalır. Zaten bütün bunlar, öncelikle felsefenin bilgi kuramının alanını oluştururlar. Ayrıca bilim kuramı, aynı amaca yönelik gözükse de felsefeden biraz farklı bir yol izlemek gerektiği iddiasındadır. Bilim felsefesi de bu alanın dışında düşünülmemelidir.
Bilgiyi olup bitmiş, tamamlanmış, kesinliği ve doğruluğu kendiliğinden oluşmuş bir şey olarak görüp anladığımızda ve onu olduğu gibi bir kimseye öğrettiğimizde, aslında yeni bir iş yapmış olmayız. Platon bilginin bu şekilde anlaşılmasını ve bir başka kimseye aktarılmasını, kör olan göze sürme çekmeye benzetir. Çünkü kör olan bir göz, asıl işlevinden yoksun olduğu için ona hiçbir anlam katmayacak, hiçbir değer yüklemeyecektir. Oysa açık, işler, işlevini tam olarak yapan bir göze çekilen sürme, bir yandan onun görünüşüne güzellik katacak, görme işlevini daha sağlıklı yerine getirmesine yardımcı olacaktır. Ancak Platon, bilginin anlam ve önemini vurgulamaya çalışırken, onun insan ruhu ve yeteneği temelinde ele alınması gereği üzerinde durur. İşte bu noktada “eğitim”in belirleyiciliği söz konusudur.
Demek oluyor ki, bilgi, insanın kendini, nesneyi, doğayı, evreni ve Tanrı’yı tanımasında, kavramasında vazgeçilmez bir değer olarak görülmek durumundadır. Bilginin bir değer olarak insan kazandırılması öyle rasgele, üstünkörü çabalarla değil, belli bir yöntemle, yordamla, kısaca uygun ve yetkin bir eğitimle mümkündür. Bütün bunların temellenmesi ancak insan ruhu ve yeteneği bağlamında gerçekleştirilebilir. Uygun ve yetkin bir eğitim yöntemiyle insan ruhuna kazandırılan eğitim, onun kendine, doğaya, evrene, hayata ve Tanrı’ya bakışını ve kavrayışını geliştirir, onu önceki varlığından yeni bir varlığa dönüştürür. Böylece bilginin değeri içselleştirilmiş olur. Yoksa kör göze çekilmiş sürmeden öteye gidemez.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.