Tolga SAÇIKARALI
İstanbul tarihinin asırlık çınarı Prof. Dr. Semavi Eyice, rüya şehrin dünden bugüne yaşadığı kültür işgalini deşifre etmeye devam ediyor. Bizans İmparatorlarının isimlerini bile sayamayacak kişilerin, Bizans profesörü diye anıldığını ifade eden Eyice, “Tarih ilmine faşizanca yaklaşamazsınız. Faşizan gözlüklerle tarih okunmaz” diye konuştu.
OSMANLI ESERLERİNE FAŞİZANCA SALDIRDILAR
Bizans Kongresinde bazı akademisyenlerin çok saldırgan tavırları vardı. Mesela Fatih Camii’nin altından Havariyyun Kilisesi’ni çıkaracağız gibi garip iddiaları vardı. Siz hiç daha önce böyle bir söylemle karşılaştınız mı?
annover Teknik Üniversitesi’nde profesör olan ve uzun zaman da yaşayan bir akademisyen vardı. İlk yayınlarını 1. Dünya Savaşı sırasında yapmış bir adam. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ölmüştü. Bu adamın, İstanbul üzerinde iyi ve detaylı çizilmiş projeleriyle garip fikirleri vardı. Mesela Fatih Camii’nin planının Apostrof Kilisesi’nin üzerine oturduğunu ispat etmeye çalışıyordu. Ama imkan yok, bir defa istikamet aynı değil. En başta bu var. Ayrıca Havariyyun Kilisesi’nin işlenmiş mermerleri de değişik yerlerde kullanılmıştır. Fatih Camii’nin dış avlusundaki bazı mermerler, oradaki ilk kilisenin parçalarıdır. Zaten ilk kilise de fetih sırasında harap durumdadır. Bunu eski gravürlerde açıkça görüyoruz. Malumunuz fetihten sonra Patrikhane önce o bölgeye, Havariyyun Kilisesine oradan da Balat tarafına geçmiştir. İstanbul’da birçok medeniyet yaşamıştır. Bunu akademik olarak değerlendirmek gerek. Tarih ilmine böyle faşizanca yaklaşamazsınız. Fakat bu şekilde hareket eden akademisyenler bugün de mevcut maalesef…
BİZANS İMPARATORLARININ İSİMLERİNİ SAYACAK BİR TANE PROFESÖR BULAMAZSINIZ
Son dönemde hızlanan Bizans araştırmaları ve araştırmacıları hakkında ne düşüyorsunuz?
Senelerdir Bizans kongrelerine davet edilmiyorum. Burada enstitü de kurmuşlar bir sürü ama ne bir şey danışan var ne bir şey soran. Bugün Bizans imparatorlarının isimlerini lakaplarıyla birlikte sayacak bir tane profesör bulamazsınız Türkiye’de... Maalesef işler komik bir vaziyet aldı. Ben Bizans Kongre’lerine 1950’lerde katılmaya başladım. O dönemden itibaren Bizans çalışmalarının içinde yer aldım. Birçok da tebliğ sundum. Ama daha sonra beni alarga ettiler. Şimdi kendileri kafalarına göre konuşuyorlar. Yaptığım akademik çalışmalar zaten ortada. Yaşım 95’e geldi. Türkiye’de Bizans çalışmalarını başlatan benim. Bizans üzerine hem Türkçe hem yabancı dillerde birçok çalışmam var. Onlar da benimle birlikte silinip gider muhtemelen…
ASIRLIK MAHALLE İSİMLERİ NEDEN KALDIRILDI?
Peki, Balat ismi nereden geliyor?
Balat adı tuhaf karşılanan bir isim. Kökeni palatyon isminden yani saray kelimesinden doğmuş bir isimdir. Ancak o bölge de saray tasavvur edilemiyor. Orada iki saray var. Bir Eflak Boğdan voyvodalarının kapalı bir sarayı var. Orası da tam saray değil on bahçeli bir yalıdır. Bir de yukarıya doğru yamaçta bir saray vardır, Edirnekapı yoluna doğru… Bunlardan dolayı mı Balat deniyor tam çözülmüş değildir. Bir Bizans Sarayı var surlara doğru ama o bölgeye uzak kalıyor. Onun da Balat ile bir alakası olamaz. Orası esasen Fener ve Ayvansaray mıntıkasıdır. Oradaki mahallelerin de ayrı ayrı adları vardır. Hatip Musladdin, Tevfik Cafer, Kâtip Musladdin, Tahta Minare gibi diye… Fakat hangi aklı evvel yaptıysa, asırlık mahalleler unutturuldu. Fatih döneminden 2009’a kadar aynı isim ile anılan muhitlerin kimliğiyle oynandı.
Ayvansaray isminin anlamı nedir?
Ayvansaray ismi hakkında da değişik rivayetler var. Bazıları hayvan sarayı diyorlar. Bazıları Eyvan sarayı diyorlar. Orada ne eyvanı olacak... Eyvan, büyük kemerli kapı demektir. Orada ise öyle bir yapı kayıtlarda yok. Ama bir Alman araştırmacısı olan ünlü Alman Türkolog Wittek’in bu konuda önemli bir makalesi var. O makale de Ayvansaray isminin Eyüp El Ensari Hazretleri’nden geldiğini söylüyor. İslam ordularının İstanbul’u ilk kuşatmasından sonra bazı sahabeler İstanbul’u görmek için imparatordan izin alıyorlar. Sahabe-i Kiram Bizans’a hücum edip zafer nasip olmayınca İmparatora bir elçi gönderiyorlar. İstanbul’u sahabeden 7-8 kişinin görmesi için izin alınıyor. Sonra o sahabe heyeti Ayvansaray kapısından Sultanahmet’e kadar götürülüyor. Orada Bizans Sarayı’nı görüyorlar. Fakat geri dönecekleri sırada Ayvansaray’daki kapının yakınında, Bizanslılar hınçlarından sahabelere saldırıyorlar ve onları orada şehit ediyorlar. Hatta Wittek makalesinde orada şehit olanların içinde Ebu Eyyüp El Ensari’nin de olduğunu iddia ediyor. Bunun ispatı için de çok uzun bir Fransızca makale yazıyor. Bu yazı Belçika’da bir dergide yayınlanmıştı. Paul Wittek’in bu iddiası yabana atılacak bir şey değildir. Çünkü dikkat ederseniz sahabe mezarlarının ekseriyeti Ayvansaray bölgesindedir. Yani netice olarak Ayvansaray isminin nereden geldiği kesin değildir.
PROST, HER İŞİNİ YAHUDİ YARDIMCILARINA SORARDI
Henri Prost’a dönecek olursak, Prost sürekli İstanbul’da mı ikamet ediyordu?
Hayır, genellikle Afrika’da Fransa’nın sömürge devletlerinde duruyordu. Prost sene de bir veya iki sene de bir geliyordu Türkiye’ye… Geldiğinde de 4-5 gün kalıp gidiyordu. Ayrıca şuna da değineyim. Prost’unGabriel isminde Fransız bir mimar arkadaşı vardı. Gabriel’in o dönemin hükümeti ile arası iyi olduğundan İstanbul’un yeniden imar işini Prost’a verdiler. Ancak Prost yanına hiçbir Türk mimar veya danışman almadı. Prost’un hiçbir Türk ile teması da olmadı. Ekibinde Türkler görünüyordu ama o, her işini Yahudi mimar yardımcılarına sorardı.
Osmanlı hiç kilise yıktı mı?
Osmanlı camilerinin yarısını yıktılar
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.