Abdullah Özbay /Ankara
Demokrasi söylemi ile kirli ayaklarını dünyanın her yerinde dolaştıran emperyalist ve Siyonist güçler zulümlerine devam ediyor. Çeşitli barış kuvvetleri ve yardım dernekleri ile Afrika, Orta Asya, Uzak Doğu ve dünyanın birçok yerinde faaliyetler yaparak ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömüren güçler, dünyayı paylaşmış durumda. Ruanda’da, Bosna’da, Patani’de, Myanmar’da, Cezayir’de, Filistin’de, Doğu Türkistan’da zulümler hala sürüyor. Yapılan katliamlar zihinlerden silinmemişken her geçen gün bu katliamlara yenileri ekleniyor. Bugün Suriye’de ve Mısır’da tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçları işleniyor. Dünyayı kontrol eden bu güçler terör, kara para, insan tacirliği, uyuşturucu ve dünyayı tehdit eden sektörlerin patronluğunu da yapıyor. Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi’de (UHİM) dünya üzerinde yapılan hak ihlallerini rapor hazırlayarak eli kanlı ülkeleri bir bir afişe etti. Rapora göre, başta ABD ve İsrail olmak üzere birçok Avrupa ülkesi geçmişten beri yaptıkları katliamlara hala devam ediyor.
ABD’in Orta Asya’da Elde Ettiği Kazanımlar
UHİM raporuna göre, dünyayı virüs gibi saran ABD’in Orta Asya politikası 11 Eylül sonrası başlıyor. İnsan hakları, özgürlük ve demokrasi naraları ile kirli ayaklarını Orta Asya’ya basan ABD, bu süreçte Orta Asya ülkeleri ile çeşitli anlaşmalar yaparak, avantajlar elde ediyor. Terörle mücadele söylemleriyle yaptığı bu anlaşmalardan yararlanarak ilk olarak Afganistan’a giren ABD’nin işgal süresince elde ettiği kazanımlar şöyle:
Kırgızistan: Manas Üssü ve Eğitim İşbirliği Anlaşması.
Özbekistan: Termiz ve Kansi Khanabat (K2) Üssü.
Kazakistan: Savunma İşbirliği Anlaşması, tüm hava sahasının kullanımı, Almaata Havaalanı’nın acil durumlarda kullanımı, Hazar Denizi kıyısında ortak eğitim tesisi.
Türkmenistan: Askeri Eğitim Anlaşması, insani maksatlı uçuşlarda hava sahasının kullanımı ve havada yakıt ikmali.
Tacikistan: Terörizme karşı işbirliği Anlaşması, Duşanbe Havaalanı’nın yakıt ikmali için kullanılması, Kulyab, Kurgan-Tyube ve Hokant Havaalanı’nın kullanımı.
Afganistan: Askeri güç bulundurma ve iki büyük askeri üs (Bagram ve Kandahar)
Pakistan: Üç büyük askerî üssün kullanımı.
Ayak Bastığı Yerde Kan Ve Gözyaşı…
Rapora göre, küresel jandarmalık rolüne soyunduğu dünyada özellikle sivilleri hedef alan ABD güçleri, su kaynakları, elektrik santralleri, barajlar, sulama kanalları, tıbbî araştırma merkezleri, fabrikalar, hastaneler, okullar ve hatta ibadethaneleri bile bombalamaktan çekinmiyor. Vietnam Savaşı sırasında kullanılan halı bombardımanının (carpet-bomb) 10 yıl içinde 3 milyondan fazla insanın ölümüne yol açtığı da ortaya konuyor. Yine aynı rapora göre, Körfez Savaşı sonunda 150 bin askerden oluşan Irak konvoyu tamamen abluka altına alındığı ve etkisiz hale getirildiği halde canlı canlı yakıldığı belirtiliyor.
Gazze Açık Hava Hapishanesine Döndü
Yine aynı rapora göre, başta Ortadoğu coğrafyası olmak üzere tüm dünyada terör estiren İsrail, sahip olduğu siyasi ve ekonomik güçlerle uluslararası kamuoyunu da baskı altında tutuyor ve yönlendiriyor. Başta BM olmak üzere, pek çok uluslararası kurumu, ABD ve diğer küresel güçlerin de desteği ile politikaları çerçevesinde kullanan İsrail, dünyanın gözü önünde işlediği bu ihlallere kurulduğu tarihten bu yana aralıksız devam ediyor. Kandan, şiddetten ve gerginlikten beslenen yapısıyla İsrail, dünyanın barış ve güvenliğini tehdit etmeye devam ediyor.
İsrail’in yaptığı katliamları da paylaşan rapor, saldırmazlık anlaşmasının imzalanmış olmasına rağmen Dir Yasin Katliamı’nda 254 sivilin katledildiğini gözler önüne seriyor. İsrail’in kuruluş sürecindeki katliamlara da yer veren rapor, bu süreçte 340 köy ve 14 şehrin yıkıldığını paylaşırken, Filistin nüfusunun yüzde 70’ine tekabül eden yaklaşık 1 milyon kişinin de vatanlarından sürüldüğünü belirtiyor. Rapora göre, dünya genelinde sayıları 5 milyona ulaşan Filistinli mülteciler, dünyanın en büyük mülteci nüfusunu oluşturuyor. Gazze’yi açık hava hapishanesine dönüştüren İsrail, bu süreçte yaptığı hava ve kara saldırılarında bin 500 kişinin katledilmesine, 5 bin 500 kişinin de yaralanmasına sebep olurken, 20 binin üzerinde binanın yıkılmasına, binlerce işyerinin, okulun ve tarım arazilerin de yerle bir olmasına sebebiyet verdi.
Orta Afrika’da 3 Bin Kişi Katledildi
Batı’nın önde gelen sömürgecilerinden olan Fransa, geçmişten beri sömürü hareketlerine devam etmiş ve özellikle bu politikalarını Afrika’da yürürlüğe koyduğu biliniyor. Fransa bu sömürgeleri yaparken bütün ulusal ve beşeri servetlerini kullanmaktan çekinmemiş Afrika’da büyük katliamlar gerçekleştirmiş. Yeraltı ve yerüstü zengini bir kıta olmasına rağmen Afrika’nın bu durumda olması başta Fransa olmak üzere Batılıların bitmek tükenmek bilmeyen hırslarının bir kanıtıdır. Hak ihlalleri raporu da bu çarpıcı gerçeği şu şekilde açıklıyor: “132 yıl boyunca Fransa’nın işgalinde kalan Cezayir’de
1954-1962 yılları arasında gerçekleşen Büyük Bağımsızlık döneminde Fransız işgalcileri, 1.5 milyon insanı katletmiş. Fransa; Cezayir’de uyguladığı baskı ve şiddeti Tunus’ta da yapmaktan geri durmamış, bölgeyi kan gölüne çevirmiş. Tunus’taki Fransız işgali 78 yıl sürmüş. Fransa’nın Moritanya’yı işgalinde ise sempozyum düzenleme bahanesi ile 400 kadar Müslüman ilim adamı bir araya getirilerek, katletmiş. Ruanda, Burkina-Faso, Çad, Gine, Cibuti, Kamerun daha birçok Afrika ülkesini sömüren Fransa, son olarak Orta Afrika’da yaptığı entrikalarla 3 bin kişinin vahşi bir şekilde öldürülmesine sebep olmuş ve olmaya devam ediyor.”
İspanya’da Irkçılık
İspanya’daki hak ihlallerini de paylaşan UHİM raporuna göre, İspanya, tarihindeki kirli sayfaları her ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın ülke içerisindeki ırkçılık devam ediyor. Raporda yer alan Uluslararası Af Örgütü’nün verilerine göre İspanya’da yılda 4 bine yakın ırkçı saldırı oluyor. Barselona’nın Brezilyalı oyuncusu Dani Alves’in “İspanya’daki statlarda ırkçılığın kontrol edilemeyecek boyutlarda” şeklindeki açıklaması İspanya’da ırkçılığın ne boyutlarda olduğunu da gözler önüne seriyor.
Dünya’nın kasası İsviçre
Dünya üzerinde yaşam standartlarının yüksek olması ve tarafsızlığı ile tanıtılan İsviçre, aynı zamanda dünyanın kasası görevini de yapıyor. Uyuşturucu, terör, insan tacirliği ve dünya üzerinde gerçekleşen her türlü kirli sektörlerden kazanılan paraların bekçiliğini yapan İsviçre, tanıtıldığı gibi demokratik ve tarafsız mı? Dünya üzerindeki hak ihlallerini araştıran Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM), İsviçre’nin notunu da verdi. Hazırlanan rapora göre, dünyanın kara para aklayan büyük bir dönüşüm merkezi olan İsviçre, yaptığı piyar çalışmaları ile kirli yüzünü saklayarak, her fırsatta tarafsızlığını dile getiriyor. Bu kirli yüzü ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın filmlere de konu olan İsviçre kasaları, Siyonist ve emperyalist güçlerin kumbarası olmuş durumda. 16. yüzyılda dahi uluslararası mal ve kredi ağının ortasında bulunan İsviçre’de pek çok ailenin serveti ABD’ye götürülen köle ticaretine dayanıyor. Dünya üzerinde bulunan İsviçre şirketlerinin sömürü sistemini de masaya yatıran rapor, bu İsviçre şirketlerinin dünya üzerinde 2.2 milyon insanı sömürdüğüne dikkat çekiyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.