Temel Karamollaoğlu: Bu hadiselerin arkasında hangi oyunlar var onları görmeli. Ve atacağı adımların Ortadoğu’yu nereye götüreceğini iyi hesap etmeli.
İSRAİL’İN çevresinde bulunan, İsrail’in son hamleyi yapmasına engelmiş gibi görünen ne kadar ülke varsa hepsi kendi başının derdine düştü. Mısır, bütünüyle bir tehdit olmaktan çıktı İsrail’in en büyük destekçisi haline geldi. Lübnan’da bir zamanlar Hizbullah karşısında yenilgiyi kabul eden İsrail, şimdi Hizbullahı bir tehdit olmaktan çıkardı. Hizbullah’ı da İslam aleminde birbirleriyle çatışan gruplardan biri haline getirme gayreti içerisine girdi. Libya artık yok. Yani İsrail’le mücadele edecek ülkelere destek olacak bir ülke olarak yok.
HÜKÜMETE şöyle bir çağrıda bulunuyorum; Bugün Ortadoğu’da meydana gelen bütün gelişmeleri, masaya yatırıp yeni bir politika izlemenin zamanı gelmiştir. Hükümet burada elini çabuk tutmazsa yarın meydana gelecek hadiselerin tamamından mesul olacaktır. Hükümet olabilmek demek, feraset olabilmeyi gerekmektedir. Bu hadiselerin arkasında hangi oyunlar var onları görmeli. Ve atacağı adımların Ortadoğu’yu nereye götüreceğini iyi hesap etmeli.
BÜNYAMİN GÜLER
Türkiye, İsrail’in Emellerine Alet Oldu
Türkiye’nin ise, esamisi bile okunmuyor. Türkiye İsrail bu alçakça tavırları karşısında, sadece cılız ifadelerle tepkisini dile getiriyor. Ama maalesef İsrail’in karşısında olan cephenin parçalanmasında Türkiye rol oynadı. Irak’a destek vererek oynadı. Suriye’de taraf olarak oynadı. Mısır’da oynadı, Libya’da oynadı. Şuanda yapılması icap eden artık bu iç çekişmelere, Müslümanlar arasındaki çekişmelere ne pahasına olursa olsun son vermelidir. Müslümanlar birbirleriyle kavga ettikçe unutmasınlar ki ne adaleti tesis edebilirler ne de İsrail’in bu zulmü karşısında ortaya güçlü bir direnç koyabilirler. Ve burada en önemli görev Türkiye’ye ve İran’a düşüyor. Çünkü görünürde bile olsa bağımsız hareket edebilen ülkelerin arasında sayılıyor Türkiye. ‘Bağımsız hareket ediyorum’ diyemiyor. Çünkü Türkiye kendisini AB’yle bağlamış. Kendisini NATO’yla bağlamış. Kendisini ABD ve İsrail’le stratejik müttefik ilan ederek bağlamış. Ve maalesef Türkiye, güçlü bir ülke haline gelmesini Liberal ekonomik prensiplerini belirleyerek bağlamış. Türkiye bütün bunları yeniden göz önüne alıp politikaların tanzim etmek mecburiyetindedir. Biz birbirimizle uğraşırken İsrail’in bu alçakça tavırlarına mani olmamız ancak Türkiye’nin birliği sağlayacak bir politika geliştirmesi ile mümkün olur.
İlk Adım İsrail’le Münasebetimizi Kesmek
İlk adım İsrail ile olan münasebetleri tamamen kesmektir. Bunun şakası olmaz. Protesto et, ‘ilişkilerimizi ikinci dereceden elçiliğe indirdim’ bunların hiçbirinin bir manası yok. Ticari münasebetlerimizi de sonuna kadar kesmeliyiz. Aksi takdirde Türkiye’nin sözünün bir etkisi olmaz. Olmuyor da zaten. İsrail’in varlığını kabul eden Ürdün bile elçisini geri çekmiştir. Onun için Türkiye’nin ilk yapacağı işi tavrının ciddi olduğun göstermesi, İsrail ile ticari ve siyasi münasebetlerini kesmesine bağlıdır. İkinci adım, mutlaka şuanda Ortadoğu’da hem İslam ülkelerinin hem da Ortadoğu’da ortaya çıkan çeşitli grupların birbirlerini katletmesini engelleyecek yol aramasıdır. Birbirimizi öldürüyoruz. Bundan sadece İsrail yararlanıyor. Esad zalimdir ama kafayı Esad’a takıp onun indiremeyeceğini görmesine rağmen Suriye’ye tek başına müdahale edemeyeceğin bilmesine rağmen sadece bunu esas melese olarak görüp fotoğrafın tamamının görülememesi kabul edilemez.
D-8’ler Derhal Toparlanmalı
Türkiye dirayetli bir ülke ise, şuanda kısır çekişmeleri bir kenara bırakıp meydana gelen çeşitli grupları süratle birbiri ile uzlaştırıp ne olursa olsun İsrail’e karşı bir cephe oluşturması icap eder. Türkiye, İslam İşbirliği Örgütü, ‘işe yaramaz’ da dense bunun bir araya gelmesini İsrail’e karşı müşterek bir cephe oluşturabilmek için gayret etmeli. D-8’leri toparlamalı. Ve D-8’ler esas olarak ekonomik bir örgüt olarak kurulmuştur. Ama ekonomik örgütlerin siyasi tavırları vardır ve olacaktır. Türkiye bunu yapmak mecburiyetinde. Biz eğer büyük devlet olmaya, Ortadoğu’da güçlü bir devlet olmaya niyetliysek, o zaman bu tür teşebbüslerde bulunmalı ve başarılı olmanın yolları aranmalı. Yoksa İslam ülkeleri özellikle İsrail’in çevresindeki İslam ülkeleri, İsrail’in emellerine engel olmaktan çıktılar, tam tersi destekliyorlar. İsrail, Batı’da kendi yaptığı zulümler karşısında bir takım ülkelerin kendisine tavır koyduğunu da gördü, İsveç gibi. İsveç, Filistin’i tanıdı. İsveç’in böyle bir dönemde tavır sergilemesi bazıları tarafından önemsenmeyebilir. Ama İsrail tarafından önemseniyor ve önemli bir hadisedir. Bu şu manaya geliyor, İsrail artık zulmünü dünyadan saklayamıyor. Çünkü iletişim teknolojisi öyle bir noktaya geldi ki, yaptığı her hunharca hareket dünya tarafından görülüyor ve kınanıyor. Onun için İsveç’in arkasından başka ülkeler de gelecek.
Abd’nin Başına İsrail’i Ölümüne Savunacak Cumhuriyetçiler Gelecek
ABD’de İsrail’e karşı biraz daha tutarlı bir tavır sergilediği düşünülen Obama gidiyor. Onun yerine İsrail’i ölümü pahasına destekleyecek Cumhuriyetçiler gelecek, İsrail bunu da görüyor. Onun için de iki sene var iki sene sonraki seçimlerden sonra Obama’nın yerine büyük ihtimalle bir cumhuriyetçi gelecek. O zaman İsrail, bugün ki ile kıyaslanmayacak kadar hunharlaşacak. Ama o zaman iş işten geçmiş olacak. Onun için görev Türkiye’ye düşüyor. Türkiye eğer bugün İran’la bir araya gelerek, bunun içine diğer D-8 ülkelerini de davet edip, yeni bir politika izlemeye başlarsa, o zaman Türkiye’nin etkili olma ihtimali var.
Röportaj: Bünyamin Güler Hükümete Çağrı…
Şimdi hükümet, Türkiye içerisindeki problemlerle uğraşıyor. Varsa yoksa Kobani. Kendileri de diyorlar artık bunun bir oyun olduğu belli. Kobani’nin bir oyun olduğu belliyse, Suriye’deki gelişmelerin bir oyun olduğu belliyse, Irak’ta da bir oyun oynandığı belli. Ve Irak’taki oyuna en büyük desteği de maalesef Türkiye verdi. Bunu idrak etmek mecburiyetinde. Mısır’la bile biraya gelmeyi düşünmek mecburiyetinde. Evet Sisi’yi Amerika desteklemiştir, Sisi Amerika’nın bir maşası gibidir. Ama her şeye rağmen Sisi şuan Mısır’ın cumhurbaşkanıdır. Gayri resmidir şudur budur. Bizde de ihtilallar oldu, ihtilallerden sonra seçimler oldu. Onlar Türkiye’yi yönetti. Bugünde Mısır’da öyle bir durum var. Ama İhvan-ı Müslim’in ortadan kalktı, etkisiz bir eleman haline getirildi. Onun için hükümete şöyle bir çağrıda bulunuyorum; Bugün Ortadoğu’da meydana gelen bütün gelişmeleri, masaya yatırıp yeni bir politika izlemenin zamanı gelmiştir. Hükümet burada elini çabuk tutmazsa yarın meydana gelecek hadiselerin tamamından mesul olacaktır. Çünkü hükümet olabilmek demek, feraset olabilmeyi gerekmektedir. Bu hadiselerin arkasında hangi oyunlar var onları görmeli. Ve atacağı adımların Ortadoğu’yu nereye götüreceğini iyi hesap etmeli.
İslam Âleminden Cılız Kınamalar Dışında Hiç Bir Ses Çıkmıyor
İsrail, Filistin’de Mescid-i Aksa’da ortamı olgunlaştırdı. Mescid-i Aksa’yı işgal ettiler. Kirli postallarıyla Mescidi Aksa’ya girdi. Ve inancımızı tahrik edecek girişimlerde bulundular. İnsanlar öldürüldü ve dövüldü. Mescidi Aksa’da bundan sonra Yahudilerin de ibadet etmesi gereği dile getirilerek, Mescidi Aksa’nın yıkılmasına doğru ve tahrip edilmesine doğru yürüyorlar. Üzüldüğümüz nokta şu anda İslam Âleminin paramparça olmuş olması. İslam âleminden cılız ifadelerin dışında hiçbir tepki gelmiyor. Sadece iki ülkede o da samimiyetinden şüphe edilmesi gereken ifadelerle kınıyorlar hadiseyi. Sanki İsrail’in İslam ülkelerinin yapmış olduğu kınamaya değer veriyormuş gibi.
İsrail’e Mâni Olacak Ülke Bırakmadılar
Hadiseler olgunlaştı dedik. Nasıl olgunlaştı? Aslında Irak işgaliyle başladı. İsrail’in çevresinde bulunan, İsrail’in son hamleyi yapmasına engelmiş gibi görünen ne kadar ülke varsa hepsi kendi başının derdine düştü. Irak 3’e bölündü tamamen ortadan kaldırıldı. Bir IŞİD’le bile merkezi Irak hükümeti mücadele edecek gücü bulamadı. Suriye, parçalandı ve tam bir kaosa döndü. Kimin kimi öldürdüğü de bilinmiyor. Herkes birbirini öldürüyor ama gerçek şu ki sadece Müslümanlar birbirlerini öldürüyorlar. İsrail’i koruyacak İsrail’in genişlemesine mâni olacak hiç kimseyle mücadele edilmiyor. Sadece İsrail’in önünde durması gereken, İsrail’in bu yaptığı saldırılara mani olacak Müslümanlar birbirlerini katletmeyle meşguller. Mısır bütünüyle bir tehdit olmaktan çıktı İsrail’in en büyük destekçisi haline geldi. Lübnan’da bir zamanlar Hizbullah karşısında yenilgiyi kabul eden İsrail, şimdi Hizbullahı bir tehdit olmaktan çıkardı. Hizbullah’ı da İslam aleminde birbirleriyle çatışan gruplarda biri haline getirme gayreti içerisine girdi. Libya artık yok. Yani İsrail’le mücadele edecek ülkelere destek olacak bir ülke olarak yok.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.