İletişimde, karşımızdaki kişinin gönlüne gidecek bir yol bulur ve buradan ona ulaşabiliriz. Bu sevgiyi geliştirir. Çünkü anlaşıldığını hisseden bir kişi karşısındaki insana güvenir ve ona sevgi ile bağlanır.
Bilirsiniz su hidrojen ve oksijenden meydana gelir. Bu iki gaz birbirine zıt, bunlardan biri yakıcı biri de yanıcıdır. Fakat ilginçtir bunlar bir arada düzenli bir bileşken olup su gibi bütün canlıların hayat iksirini oluşturuyor. Hayatın kendisi zıtların birliğidir ve siz bunu zıtlar olarak değil farklılıklar olarak görür ve sevgi ile yaklaşırsanız uyum sorunu yaşamazsınız.
Aileyi oluşturan anne baba yani iki insan yapısal ve bireysel farklarına rağmen aile gibi şefkat yuvasını kurabiliyorlar. Bunları ayakta tutan bir denge ve uyum var. Aile yaşamında her birimiz ötekine bir şeyler katarak yaşarız. Bunu sürekli kılan ise sevgi ve saygıdır.
Kadın ve ya erkek, karşılıklı ilişkilerinde “Senin ayrı dünyan, ayrı kişiliğin beğenilerin var, benim de ayrı beklentilerim, duygularım var...” seni bu çerçevede kabul ediyorum diyebilmelidirler. Farklılıkları değiştirme yoluna gitmeden saygı göstermeli ilişkilerini olumlu kılan sevgiye zarar getirmemelidirler.
İnsani farklılıklar dışında kadınla erkek yapısal bağlamda da birbirinden farklıdır.
Mesela, erkek için koltuk sadece oturabileceği bir eşyadır, oysa kadın için bunun bambaşka anlamları da vardır. Kadın koltuğu aksesuar olarak, estetik olarak, zenginlik olarak da görebilir. Kadın duygularının anlaşılmasını, ona iltifat etmenizi, dinlemenizi anlamanızı ister, böyle bir beklentiyle yaşar. Erkek ise daha çok mantık ilişkisi kurarak yaşar. Evliliklerde yaşanan en önemli sorun, eşlerin birbirlerini anlamak yerine sürekli eleştirmelidir. Bu durum ne yazık ki, aileyi ayakta tutan sevgi ve saygıyı ortadan kaldırıyor. Sevginin olmadığı bir yerde ise huzur ve mutluluktan söz edilemez.
Mutluluğun Formulü
Benzerliği yakalamak:
Ortak bir zeminde buluşmak, ortak özellikleri, ortak beğenileri, beklentileri, yetenekleri keşfederek, birlikte bir şeyler yapmaya çalışmak mutluluğunuza katkı sağlar. Böyle bir uygulamanın arka planındaki düşünce “ben saygıya, değer görmeye ihtiyaçlıyım, sen de buna ihtiyaçlısın, öyleyse bunu birlikte birbirimize verelim” çabasıdır. Aile danışmanları eşleri ortak faaliyetlere ağırlık vermeye teşvik ederek, bunun önemini sık sık dile getiriyorlar.
Kadın eve vaktinde gelen eşine zaten buna mecbursun diye karşılık verebiliyor. Bunun yerine erken geldiğin için teşekkür ederim bu vesile ile çocuklarımıza vakit ayırabilirsin diyebilse, bu söz eşi için bir ödül olabilir.
Hatta takdir edilmekten hoşlanan eş artık eve daha erken gelebilir. Aynı şekilde kadın da evde eşinin giysilerini ütülediğinde eşi bunu yapmaya mecbur diye düşünmeyip teşekkür etmelidir.
İnsanlar aile içinde birbirlerinin sevgi dillerini anlayamıyorlar dolayısıyla aralarında çatışmalar çıkıyor. Çünkü her insanın bir sevgi dili vardır. Bunu anlamak için karşınızdaki kişinin hassas olduğu konulara bakabilirsiniz. Kişinin en hassas olduğu konu onun sevgi dilinin kaynak noktasıdır. Yani kişi yaptığı bir hizmete karşılık eşi tarafından taktir edilmemiş ve bunu dert edinmişse, bu kişinin sevgi dili takdir edilmektir.
İnsanın en önemli açlığı sevgi açtığıdır. Bunu öncelikle birinci derecede yakınlarından temin eder. Temin edemediğinde ise arayışını daima sürdürür. Çünkü sevgi insanın elzem ihtiyaçlarından biridir. Aile fertleri birbirlerine sevgi ile yaklaşarak bu ihtiyacı ortadan kaldırmalıdırlar.
Sevgi varlık âleminin ortak dilidir. Aile içinde kadın erkek birbirlerine sevgilerini vererek aslında kendilerini eğitirler. Bunu yaparken de, kadın erkeğin sevgi dilini, erkekte kadının sevgi dilini görmeli ve bu doğrultuda davranmalıdır. Sevginin olmazsa olmaz koşulu sabırdır. İnsan sevdiği kişiyi kazanmaya çalışırken, ya da onun gönlünde bir yer etme çabası gösterirken hoşnut olmadığı durumlarda sabır gösteri.
Çünkü sevmek katlanmak ve fedakârlıktır. Seven kişi sevdiğine bir şekilde katlanır.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.