Geçmişten günümüze Türk sinemasını değerlendiren sanatçı, 1950’li yıllardan örnekler vererek, “Neriman Köksal, Orhan Günşiray ve Şükran Sabuncu’nun rol aldığı ‘Fosforlu Cevriye’, Ayhan Işık, Türkan Şoray, Ekrem Bora ve Nebahat Çehre’nin olduğu ‘Acı Hayat’, filmleriyle başlayan o dönem, romantik ve duygusal bir dönemdi. Dünya da eskiden romantik ve duygusaldı. Şimdi dünyaya baktığımız zaman her ülkede aşağı yukarı problemlerin olduğunu televizyon, radyo aracılığıyla öğreniyor ve görüyoruz. Devir değişti.” ifadelerini kullandı. Hun, teknolojinin getirdiği yoğunluğun sinemayı da etkilediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Biz o filmlerimizi çektiğimizde ‘bilgisayar’ diye bir kelimeyi biliyorduk. Elimizde sürekli bize eşlik eden bu küçük aletler, telefonlar, bilgisayar ve internet yoktu. Dolayısıyla hayatımızda sadece sinema ve tiyatro vardı. Bu nedenle insan ilişkileri daha farklı ve romantikti. İki ayrı cinsin birbirine yaklaşımı daha duygusaldı. Dostluklar da çok daha köklü ve yakın durularak devam ettirilirdi. Şimdi dostluklar da çabuk bitiyor, aşklar da uzun sürmüyor. “Nikah şahidi olarak davet edildiği düğünlerde, nikah memurlarıyla konuştuğunu aktaran Hun, “Evlenenlerin yüzde 45’i bir-iki sene içinde ayrılıyor, diyorlar. Bizim zamanımızda öyle bir şey yoktu. İnsanlar birbirlerini tanırlardı ve hayatlarını beraberce devam ettirirlerdi. Maalesef hızlı bir dünyada, kişileri çabuk harcayan bir psikolojiye sahibiz. Onun için günümüzdeki sorunları yaşıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Dizilerin, hassasiyetle çekilmesi gerektiğini düşünüyorum”
Ediz Hun, dünyanın hızla değiştiğine işaret ederek, “Artık çok farklı bir dünyada yaşıyoruz. Hızla değişen dünyada, duygusuzluğa ve şiddete mahkum oluyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Televizyonda izlenen dizi, film ve programların hassasiyetle seçilmesi gerektiğinin altını çizen sanatçı, şöyle devam etti: “Televizyonu evde çocuğunuzla seyrediyorsunuz. Eve intikal eden dizilerin daha hassasiyetle çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sinemada, bütün dünyada uygulanan yaş sınırı vardır ve sinemanın kapısında belirtilir ama evde seyredilen televizyonlarda bilgi verilse bile kısıtlama olamadığı için herkes her şeyi rahatça seyrediyor. Çocuklarımızın başarılı olması çok önemli. Çocuk başarılı olmalı ki Türkiye ilerlesin. Yeni nesil bizlerden daha başarısız olursa Türkiye yerinde sayar ve geriye gider. Sizin çocuklarınız sizi aşmalı. Çocuklarınızın çocukları da onları aşmalıdır ki hep beraber ilerleyebilelim.
“Türkiye olarak dünyaya sevgimizi sunmaya devam edelim”
İşine duyduğu saygı nedeniyle gelen her teklifi değerlendirmediğini dile getiren Hun, “Ben de insanım. İnsan beşerdir, şaşar. Elbette hatalarım da olmuştur hayatımda ama umumiyetle, daima doğruların yanında oldum. Prensip sahibi ve programlı biriyim. Ediz Hun, sevginin en değerli duygu olduğuna dikkati çekerek, “Hayatımızda kin, nefret, kıskançlık, kavga olmamalıdır. Eğer sevgiyle birbirimizi kucaklar ve desteklersek, bütün problemlerin üstesinden gelecek güce kavuşuruz. Koskoca alemdeki ahenk, yaratıcının eseridir. Bu alem, sevgiyle yoğrulmuş tükenmez bir enerji kaynağıdır. Sevgi bir enerjidir. Bu enerjiyi hep birlikte hissetmemiz ve birbirimizi kucaklamamız lazım.” ifadelerini kullandı. İnsanların sevgiye muhtaç olduğunu söyleyen sanatçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sevgi yaşamın amacıdır. Sevgiye, duyguya çok önem verir ve dikkat ederim. Başta insan olmak üzere tüm canlıların özü, Yaradanın kendisidir. Yaradan bizden ne istiyor? Birbirimizi yok etmemizi mi yoksa birbirimize sevgiyle sarılmamızı, destek olmamızı ve ilerlemenin gerçekleşmesini mi istiyor? Bunun muhakemesini yapmamız lazım. “ dedi.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.