Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, "Bütün dünyaya bir kere daha seslenmek istiyorum. Suriye'deki zulüm derhal bitirilmelidir. Bu zulmü bitirmeye Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler'i oluşturan güçlü ülkelerin gücü yeter. Suriye'de gerek zalim rejim yönetiminin kendi halkına yaptığı zulmü durdurmak gerek orada çöreklenmiş olan DAEŞ başta olmak üzere PYD ve diğer terör unsurlarının ortadan kaldırılmasını sağlamak elbette sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin değil bütün dünyanın birinci görevi olmalıdır." dedi.
Başbakan Yardımcıları Akdağ ve Hakan Çavuşoğlu, 19 Ağustos "Dünya İnsani Yardım Günü" nedeniyle Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından BYEGM Basın Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen "Yüreğimize Sığınanlar" fotoğraf sergisinin açılışına katıldı.
Burada bir konuşma yapan Akdağ, "Dünya İnsani Yardım Günü"nün Birleşmiş Milletler'in (BM) insani yardım amaçlı hizmet eden 22 personelinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olayın ardından belirlendiğini anlattı.
"Dünya İnsani Yardım Günü" ve düzenlenen sergi dolayısıyla bazı gerçekleri dünyaya bir kez daha ilan etmek istediğini vurgulayan Akdağ, "Bugün herkes biliyor ki; Türkiye Cumhuriyeti, dünyada insani yardım noktasında lider ülke konumundadır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin hem kendisine sığınanlara yüreğini açtığına hem de sınırların çok ötesine yardım götürdüğüne dikkati çeken Akdağ, İslam inancında "Kardeşi açken tok yatmak haramdır." anlayışının bulunduğunu dile getirdi.
Akdağ, Türkiye'nin bugün 3 milyonun üzerinde Suriyeli vatandaşa bağrını açmasının, Sudan, Somali gibi ülkelerin sağlık hizmetlerinin en önemli kısmını karşılamasının, Filipinler'den Afrika'nın en ücra köşesine kadar yardım eli uzatmasının bu kültürün, medeniyet mirasının sonucu olduğunun altını çizdi.
"Suriye'deki zulüm derhal bitirilmelidir"
Başbakan Yardımcısı Akdağ, bu yardımların en büyük mutluluk kaynakları olduğunu belirterek, "Bunun için Cenab-ı Hakk'a şükrediyoruz ki yardım etme imkanımız var. Şuna da yürekten inanıyoruz; kendi ülkemizdeki huzurun, refahın, barış içinde yaşamanın güvencesi bu yapılan yardımlardır. Biz bunun bereketiyle Türkiye'de huzur içinde yaşadığımıza her geçen gün, her türlü baskıya, gizli ya da açık risk, tehdit unsuruna rağmen, büyümemizi devam ettiren, gelişen, güçlenen bir ülke olarak yolumuza devam ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da "Bu bir vicdan meselesidir." sözleriyle ifade ettiği gerçeklik olduğunu söyleyen Akdağ, bu vicdani sorumlulukla yola devam edeceklerini vurguladı.
Akdağ, Harvard Üniversitesi'nde Suriyeli çocukların aşılanamadığına yönelik konuşmaların olduğu bir panelde çocukların savaş nedeniyle yaşadığı duruma dikkati çektiğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün dünyaya bir kere daha seslenmek istiyorum. Suriye'deki zulüm derhal bitirilmelidir. Bu zulmü bitirmeye Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler'i oluşturan güçlü ülkelerin gücü yeter. Suriye'de gerek zalim rejim yönetiminin kendi halkına yaptığı zulmü durdurmak gerek orada çöreklenmiş olan DEAŞ başta olmak üzere PYD ve diğer terör unsurlarının ortadan kaldırılmasını sağlamak elbette sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin değil bütün dünyanın birinci görevi olmalıdır.
Buna gücümüz yeter. Burada Avrupalı dostlarımız, Birleşmiş Milletler'den arkadaşlarımız var, dünyanın buna gücü yeter. Bugün Suriye'de ağlayan, gözünden yaş akan her çocuk ya da yavrusunu kaybeden annenin gözünden akan her kanlı yaşta dünya bir kere daha başını ellerinin arasına alıp 'Buna mani olabileceğim halde neden mani olmadım?' diye düşünmelidir."
Recep Akdağ, Türkiye'nin bütün imkanları kullanarak üzerine düşeni yaptığını, Türkiye'ye sığınan Suriyeli vatandaşlara sadece barınma ve gıda değil, eğitimlerinden yaşam şartlarını kolaylaştıracak imkanlara kadar her türlü olanağı sağlamak üzere çalışmalarını devam ettireceklerini kaydetti. Akdağ, "Umarım ki dünya Suriyeli çocukların, annelerin, günahsız, suçsuz insanların çığlıklarına kulaklarını tıkamaktan vazgeçer." dedi.
"Dünyanın ilk büyük ekonomileri neden insani yardımda geride?"
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu da konuşmasında milyonlarca masum insanın acı çektiği bir tabloyla karşı karşıya olunduğunun altını çizerek, Türkiye'nin çıkar odaklı siyasete istisna ülkelerin en başında geldiğini söyledi.
Çavuşoğlu, insanlara yardım eli uzatmanın milletlerin kültürel yapısı ve değerleriyle de alakalı bir durum olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin tarihi boyunca yaptığı insani yardımlar hakkında örnekler verdi.
Türkiye'nin Avrupa'daki mezhep savaşları sırasında Hristiyan insanların inançlarını yaşayabilmek için İkinci Dünya Savaşı'nda da Nazilerin zulmünden kaçanların sığındığı bir ülke olduğunu anlatan Çavuşoğlu, Hazreti Mevlana'nın "Bir mum bir başka mumu tutuşturmuş olmakla kendi ışığından bir şey kaybetmez." sözlerini anımsattı.
Çavuşoğlu, Suriye'nin bombaların genç, yaşlı, kadın, erkek, sivil, asker demeden insanların üzerine boca edildiği, 13,5 milyon insanın açlık çektiği, 6,5 milyon insan evinden olduğu ve 4 milyon insanın da mülteci durumuna geldiği bir coğrafya olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin 3 milyondan fazla Suriye vatandaşını şefkatle kucakladığını ve yaptığı 6 milyar lirayı aşkın insani yardımla son üç senenin en cömert ülkesi olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Biz dünyanın 18'nci büyük ekonomisiyiz ama şu soruyu sormak hakkımız değil mi? Dünyanın ilk büyük ekonomilerinin insani yardımlarda neden üst sırada olmadığını kendimize sormamız, öz eleştiri yapmamız gerekmez mi?" diye konuştu.
"Çıkar siyaseti gütmeyen bir anlayışla yapıyoruz"
Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu, artık gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayarak, "İnsani yardımı sadece insanca yaklaşımlarla, hiçbir çıkar siyaseti gütmeyen bir anlayışla yapıyoruz." dedi.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.